Kimi için yanlış giden neydi?

2007 Dünya Şampiyonu Kimi Raikkonen bu yıl kendi standartlarının altında çok sönük bir sezon geçirdi ve takım arkadaşı Felipe Massa'nın arkasında ikinci planda kaldı. Fakat zaman zaman inanılmaz bir performans ve hız gösterisiyle 'ben de burdayım' dedi. Peki yanlış giden neydi?

Herkes Fin sürücünün 2008 sezonu hakkında bir düşüncesi, bir teorisi vardır. Acaba gerçekten yarış kazanmak için gerekli motivasyonu yok muydu?

Bir kez dünya şampiyonu olması onun için yeterli miydi?

Pist dışında eğlencesi kendisini daha fazla mı ilgilendiriyordu?

Reklam
Reklam

Fiziksel hazırlılık bakımından mı yetersiz kalmıştı? Yoksa sorun lastiklerde miydi veya F2008'de mi sorun vardı?

Yahut gerçekten pistlere veda etmenin arefesinde olduğu için mi böyle bir sezon geçirmişti?

Her zamanki gibi, gerçek durum sadece bunlardan biriyle açıklanabilecek olmanın ötesinde çok daha karmaşık. Sezonun son üçüncü çeyreğine kadar Kimi, Felipe Massa'ya karşı hafiften hafiften ikinci pilot olarak görülmeye başlandı. Dolayısıyla Kimi 2008'de yavaştı denilebilir mi? Aslında hayır.

Fin sürücü şaşırtıcı bir sonuçla, sezonun 18 yarışında en hızlı 10 tur derecesinin sahibi oldu. Kimi böylece, Schumacher'in kırdığı tüm zamanların rekoruna ortak oldu. Genelde sadece bir grand prixdeki hıza bakmak yarışın geneli hakkında doğru bir performans değerlendirmesi yapmamız için yeterli olmaz, ancak Kimi'nin durumunda, yaşadığı problemleri anlamamız açısından sezon genelindeki hızına bakmamız önemli ipuçları veriyor. Çünkü Fin sürücü en donuk veya sönük göründüğü zamanlarda bile en hızlı tur derecelerini kaydetti.

Reklam
Reklam

Macaristan Grand Prix'de, sıralamalarda altıncı olmuş, yarışı ise Massa'nın son turda motor arızası nedeniyle üçüncü bitirebilmişti. Hungaroring bunun en güzel örneği. Sonra Singapur'da, Massa'nın pole derecesinden 0.8 gibi çok önemli bir arayla yavaştı. Fakat yine en hızlı tur derecesi hanesinde Kimi Raikkonen'in ismi vardı.

Peki bu ne anlama geliyor? Sıralama turlarındaki zayıf performansla, en hızlı sürücülerden biri olmak arasında nasıl bir bağlantı kurabiliriz? Birçokları problemin kökeninde Bridgestone kontrol lastiklerinin yattığını düşünüyor. Diğer birçok sürücü gibi, ki buna Nick Heidfeld de dahil, Raikkonen sıralamalarda lastikleri ısıtmada problem yaşadı. Bu da şu manaya geliyor, ön lastikleri sıralamalarda optimum ısıya ulaştıramıyor.

Bridgestone Motorsporları Lastik Geliştirme Müdürü Hirohide Hamaşima ise şu soruyu soruyor: "Bu lastikler, geçen yıl başında adaptasyon sorunu yaşadığı halde, şampiyon olduğu lastiklerle aynı değil mi?"

Cevabını kendisi veriyor: "ELbette, Kimi'nin durumunda lastiklerin rolü olabilir, fakat yaşadığı sıkıntıda lastikleri ısıtmadan çok, araç ayarlarının daha çok etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu lastikler iki yıldır kullandığımız lastikler. Kimi geçen sene bu konuda bir problem yaşamadı, fakat bu yıl birçok kez lastikleri ısıtmada problem yaşadığındna şikayet etti."

Reklam
Reklam

"Dolayısıyla esas olarak bunda araç özelliklerinin geçtiğimiz seneye göre farklı olmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Ferrari understeer'e biraz daha meyilli bir araç. Bu yüzden Kimi sıralamalarda aracı kontrol edemedi, fakat bazen de yarış sırasında en hızlı tura imza attı."

Konu burada biraz daha anlaşılır olmaya başlıyor. Ferrari F2008'in understeer'e yatkın olduğu biliniyor. Bu da, Raikkonen'in sıralamalarda, özellikle understeer'e yatkın pistlerde sıkıntı yaşaması manasına geliyor. Buna bir de lastik ısıtma problemi eklendiğinde durum daha da kötü oluyor.

Yarışta ilk bölüm geri kalırken Bridgestone lastikleri aşınmaya başlıyor. Denge açısından bu genellikle araçta oversteer'e yönelik bir hareket doğuruyor. Bu da tam Kimi'nin yaşadığı problemin dengelenmesi yani yaşadığı oversteer probleminden kurtularak ideal duruma ulaşması ve en hızlı araca sahip olması manasına geliyor.

Fakat sonra BMW'nin veya Heikki Kovalainen'in, hatta belki de bir veya iki Toyota'nın arkasında sıkışıp kalıyor ve buradan çıkacak hızı da bulamıyor. Lastikler aracın kontrolünde değişikliğe yol açıncaya kadar, hızını gösterme imkanı bulduğu ikinci veya üçüncü bölümlerde yeniden hız kazanıyor.
Raikkonen'in 2008'deki birçok yarışta yaşadığı hikaye bu.

Reklam
Reklam

Hamaşima devam ediyor, "Esas olarak, lastikler yarış sırasında understeer'e meyillidir. Muhtemelen Kimi'nin aracı biraz daha meyilli, fakat lastikler oversteer'e doğru giderken Kimi araçta iyi bir denge buluyor ve sonuçta bu denge yarışın en iyi tur derecesini getiriyor."

Elbette, mesela Magny-Cours gibi, pistin özelliğinden dolayı sıralamalarda lastiklerin ısınmasının kolay olduğu yerler var. Kimi bu sıralamalarda gerçek potansiyelini gösterebiliyor. Ayrıca Spa gibi, Raikkonen'in açılış turunda öne geçme imkanı olduğu yerler de bulunuyor. Bu tür yarışlara şahit olduk.

Fakat gerçek şu ki, sürüş stilini F2008'in understeer'e meyilli özelliğine adapte etme mücadelesinin, kendisini rakipleriyle mücadeleden uzaklaştırdığı birçok yarış oldu.

Ama işe bakın ki, Raikkonen'in eski formuna dönmesinin işaretçisi olabilecek Belçika Grand Prix, tam tersine dünya şampiyonluğunu savunma şansını ortadan kaldırmış bir yarış gibi göründü. Bu tabii muhtemelen yaptığı hatanın sonucuydu.

Zaten Raikkonen bu yarış sonrasında, "Şu an araçtan daha memnunum. Fakat yaptığım hata iyi olmadı. Bu yüzden tam istediğim sonucu alamadım, ama en azından araç daha iyi gidiyor" demişti. Fakat yarışın ilk birkaç turunda hatasını düzeltti. Açılış turunda Les Combes'e girerken Massa'yı otların üzerine doğru itmesi motivasyonsuzluğun işareti değildi ve kesinlikle eski Kimi'yi gösteriyordu.

Reklam
Reklam

İkinci turda Lewis Hamilton'ın La Source'ta attığı spini değerlendiren Raikkonen bir kaç tur sonra liderliği ele geçirdi. Bu yarışta herşey tersine dönebilirdi ama son turlarda yağmur başladı.

Hamilton, Fin rakibini geçti ve biraz da tartışmalı şekilde kapanış turlarında La Source'da Raikkonen'den liderliği geri aldı. Ferrari araçları ıslak zemini pek sevmemesine karşın Raikkonen şaşırtıcı şekilde iyi bir sürüşle Hamilton'ı birkez daha geride bırakmayı başardı ancak liderliği birkaç tur sonra Blanchimont'da yaptığı kazaya kadar sürdü.

Bu arada Raikkonen'in daha sonra kendisinin de ifade ettiği gibi, 2010 yılı sonuna kadar sözleşmesinin yenilenmesine rağmen, sezon sonuna doğru motivasyonu önemli oranda zayıfladı.

Raikkonen Fin TV kanalı MTV3'e yaptığı açıklamada, motivasyonu hakkında sorulan bir soruya, "Olan bu. Sadece üçüncülük için mücadele ettiğinizi biliyorsanız, tüm yarış boyunca, normaldeki hızınıza sahip olamayabilirsiniz. Eğer sollama yapma veya pozisyonunuzu geliştirme şansınız yoksa, yarış kesinlikle çok da ilgi çekici olmuyor. Tabii şampiyonluk için mücadele ettiğinizde herşey tümüyle farklı oluyor" demişti.

Reklam
Reklam

İspaya GP'ye dönersek, orada Raikkonen için herşey çok iyi görünüyordu. Barselona'da podyumun tepesine çıkmıştı ve sezonun ilk dört yarışında ikinci zaferini yaşamıştı. Sürücüler klasmanında Hamilton'nı dokuz puan önündeydi. Herşey çok iyi görünüyordu. Özellikle Ferrari'deki ilk senesinde baskı altında olduğu açıklamalarının yapıldığı 2007 sezonuna göre işler fazlasıyla iyiydi.

Sonraki dört yarış ise Raikkonen için, çok önemli puanlar kaybetmesine neden olan şanssızlıklarla geçti. Monako'da pole pozisyonundaydı. Fakat takım, starta 3 dakika kala lastiklerin araca takılı olması gerektiği kuralına uymadığı gerekçesiyle Raikkonen'e pitten geçme cezası verildi. Monako'yu puansız bitirdi. Kanada'da iddialı olduğu bir yarışta, kırmızı ışıkların yandığını geç farkeden Hamilton'ın pit çıkışında arkadan çarpması nedeniyle Fin sürücü bu mücadeleyi de yarış dışı kalarak puansız bitirdi.

Magny-Cours'ta ise, yarışı domine edecek hıza ve performansa sahip olduğu bir mücadelede egzost problemi nedeniyle ikinci oldu ve iki puan kaybetti. Silverstone'da ise, ilk pit stopta Hamilton'dan liderliği ele geçirdi. Ancak yağmur pisti göle çevirince Raikkonen Ferrari aracının hoşlanmadığı hava koşulunda yine çok önemli puanlar kaybederek dördüncü sıraya kadar geriledi.

Reklam
Reklam

Son dört yarıştaki tüm şanssızlıklara rağmen, sezonun ikinci yarısında şampiyonluğunu savunabilecek sayıda yarış vardı. Zafer sayısını üçe, dörde çıkarabilirdi. Bu da en azından şampiyonanın sonuna kadar iddialı olmasını sağlayacaktı. Ayrıca ikinci yarıda elde edebileceği bir zafer, ihtiyaç duyduğu fazladan bir 0.1-0.2 saniyeyi bulmak için kendisinde bir canlanmaya yol açabilirdi. Ama olmadı.

Raikkonen'in, sahip olduğu kabiliyeti ve imkanları ortaya koyması açısından, en kötü sezonunu geçirdiğini söyleyebiliriz. Şimdi akıllardaki soru şu: Olanlardan sonra Raikkonen yeniden bir çıkış yapabilecek mi? Bunun cevabı önümüzdeki sene uygulanacak yeni kurallar ve hepsinden önemlisi de Ferrari'nin oluksuz lastikleri ne kadar avantajlı kullanacağı konusuna bağlı.

TurkiyeF1.com