ANKARA (İHA) - Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, "İşçiler aldatılıyor" sözlerini kabul etmediklerini belirterek, "Bizler ulusal varlıklara sonuna kadar sahip çıkma görevimizin gereğini yerine getiriyoruz" diye konuştu.
Petrol-İş 25. Dönemi 5. Olağan Başkanlar Toplantısı bugün Türk-iş Genel Başkanı Salih Kılıç ile çeşitli sendikalar ve şube başkanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda bir konuşma yapan Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, AB'nin geçmişten bugüne Türkiye'nin hasta bir ülke olduğunu iddia ettiğini ve psikolojik baskı uyguladığını belirterek, "Avrupa'nın da Anayasa oylamasıyla beraber bütçenin yetersizliği ve tartışmaları noktasında hasta konumuna geldiğini görmekteyiz" dedi.
Kılıç, AB Sosyal Şartı'nın uygulanmasındaki çekincelerin kaldırılmasını istediklerini de dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özelleştirmeler konusunda yaptığı konuşmasında, ciddi rahatsızlıkların ortaya çıktığını belirten Kılıç, "Özelleştirmeler sonucunda çalışanların tepkisini yalnız kendi konumlarını korumak için yapılmış, sendikaların da kendi hayatiyetlerini sağlamak için yapılmış gibi bir kanaatin, hele hele 20 yıllık özelleştirme uygulaması sonunda 10.5 milyar dolar gelire karşılık 244 işletmenin özelleştirmesi sonunda, ne iç borcun, ne de yeni yatırımların olmadığının görülmesinden sonra, devamlı zarar eden, teknolojisi geri kalmış gibi takdim edilen işletmelerin özelleştirilmesinden sonra, özelleştirmenin amaç ve ilkesi olarak ortaya koydukları istihdam yaratmak ve yeni iş alanları açmak, gelir dağılımını düzenlemek gibi yaklaşımların fiyaskoyla sonuçlandığının göstergesi olarak ortaya çıkan özelleştirme, hem sosyal hem insani hem de ekonomik boyutunun iflas ettiğini, 20 yıldan beri gelmiş geçmiş bütün iktidarların da aynı uygulamayı hayata geçirdiğini hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz" şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özelleştirmelerden son 5 ayda 1 milyar doların Hazine'ye aktarıldığını söylediğini anımsatan Kılıç, "Bu paraların nereye gittiğini Türk halkı bilmek zorundadır. Eğer Hazine'ye aktarılan para iç borca, dış borca gidiyorsa, yatırım ve istihdama dönüşmüyorsa, özelleştirmenin iç, dış borcu ve bütçe açıklarını kapatmaya yönelik olduğunu inkar edemezler" açıklamasında bulundu.
Başbakanın işçilerin tahrik edilmesiyle ilgili sözlerine de cevap veren Kılıç, "Biz kimseyi tahrik etmiyoruz. Biz kar eden, verimli çalışan kurumların yabancı şirket ve yerli işbirlikçilerine blok olarak satışına 'evet' demiyoruz. Başbakan ne derse desin" dedi. AB ülkelerinin özelleştirmelerde yüzde 50+1 payı ellerinden bırakmadan sadece yüzde 30-40 oranındaki hisseleri sattığını ifade eden Kılıç, "İşçilerin aldatıldığına yönelik sözleri kabul etmiyoruz. Bizler ulusal varlıklara sonuna kadar sahip çıkma görevimizin gereğini yerine getiriyoruz" şeklinde görüş bildirdi.
ILO VE AB NORMLARI
Artık köşe yazarları ve liberal çevrelerin de özelleştirmelere karşı olduğunu belirten Kılıç, "Türk Telekom'un T'sini, Tüpraş'ın T'sini, Erdemir Çelik'in Ç'sini bilmeyen insanlarla bu özelleştirmenin yapılmasının vebalinin" Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kadar siyasi iktidarı da sorumluluğu olduğunu söyledi. 20 yılda özelleştirmelerden 10 milyar 363 milyar dolar kazanıldığını belirten Kılıç şöyle konuştu:
"İktidara soruyorum. Bu güne kadar işsizlik yok edildi mi? Bütçe açıkları kapandı mı? İç ve dış borcu bitirdin mi? Dış ticaret dengesi sağlandı mı? Ülkede istihdam yaratacak yatırımlar yapıldı mı? Eğer ciddi anlamda yerli ve yabancı holdingler, Türkiye'de yatırım yapmak istiyorlarsa, 49 ilde teşvik belgesiyle desteklenen bir politika var. Buralara yatırım yaparlarsa biz de destekleriz."
Petrol-İş Başkanı Mustafa Öztaşkın da, hükümetin AB İlerleme Raporu'nda yer alan çalışma ve sosyal yaşamın ILO ve AB normları doğrultusunda düzenlenmesine ilişkin adım atmadığını belirterek, hükümetin Avrupa Sosyal Şartı'nı da meclise sunduğu tasarıya çekinceler koyarak onaylamak istediğini söyledi. Öztaşkın ayrıca hükümetin, Avrupa Sosyal Şartı'nın işleyişine imkan sağlayacak Kollektif Şikayet Protokolü'nü de onaylamaktan kaçındığını kaydetti.
Avrupa Sosyal Şartı'nın çekincesiz olarak kabul edilmesinin istediklerini vurgulayan Öztaşkın, "Sosyal şartın çekincesiz olarak onaylanması çalışma hayatı başta olmak üzere ekonomik ve sosyal birçok alanda değişikliği de gündeme getirecektir" dedi. Öztaşkın bu şekilde kamu çalışanları ve işçilerin sendikal haklarına yönelik kısıtlamaların ortadan kalkacağına işaret etti. Özelleştirmelerde gelinen boyutun sosyal devletin tasfiyesi olduğunu kaydeden Öztaşkın, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri konusuna da değindi. Öztaşkın, 371 bin işçiyi kapsayan görüşmelerin tıkandığını belirterek, "Hükümetin olumsuz tavrını sürdürmesi halinde grev ve direnişler hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya konmalıdır" dedi. Öztaşkın, iş kolu sayısının ILO standartlarına çekilmesi, her iş kolunda tek sendika, ülkede tek işçi konfederasyonu olması gerektiğini de belirterek, "Bu anlamda üç işçi konfederasyonumuz hiçbir ön şart öne sürmeden birleşmeyi gündemlerine almalı, daha sonraki aşamada da işçi-memur ayrımı yapmadan bütün emek örgütleri tek çatı altrzine'ye aktarılan para iç borcaında toplanmalıdır" diye konuştu.
Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Türk-İş Başkanı Kılıç, Başbakan Erdoğan'ın özelleştirmelerle ilgili açıklaması ve Sosyal Güvenlik Yasası ile ilgili ne yapacaklarının sorulması üzerine, Başbakan'ın konuşmasında aslında Ticaret Odası'nı, dolaylı olarak da kendilerini kastettiğini belirtti. Kılıç, kimseyi tahrik etmediklerini belirterek, "Biz iktidarların sahiplenemediği olayları sahiplendik. 'Alın terini sömürenler' dediği çok uluslu şirketlerle onların yerli işbirlikçileridir" dedi.