"Kimyon ve anasonda özgün çeşitler tescil edilmeli"

İTB Yönetim Kurulu Üyesi Tayfur Akın: - "Ülkemizin dünya kimyon ve anason ticaretinde önemli yerlere gelebilmesi için verimi yüksek, hastalıklara dayanıklı özgün çeşitlerimizin tescil edilmiş olması önem arz ediyor. Bunu sağlayabilmek için gerekli ıslah çalışmaları bir an önce yapılmalı"

İZMİR (AA) - İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Üyesi Tayfur Akın, Türkiye'nin anason ve kimyon ticaretinde önemli yerlere gelebilmesi için özgün çeşitlerin tescil edilmiş olması gerektiğini bildirdi.

Akın, yaptığı açıklamada, yıllar itibarıyla Türkiye'deki kimyon üretim miktarının 50 bin tonlardan 19 bin tonlara, anasonun ise 28 bin tonlardan 8 bin tonlara kadar gerilediğini buna karşılık dünya tıbbi ve aromatik bitkiler pazarının her geçen gün katlanarak büyüdüğünü kaydetti.

Dünya kimyon piyasasının en önemli aktörü Hindistan'ın çalışmalarının iyi etüt edilmesi ve Türkiye'de de uygulanması gerektiğine işaret eden Akın, "Ülkemizin dünya kimyon ve anason ticaretinde önemli yerlere gelebilmesi için verimi yüksek, hastalıklara dayanıklı özgün çeşitlerimizin tescil edilmiş olması önem arz ediyor. Bunu sağlayabilmek için gerekli ıslah çalışmaları bir an önce yapılmalı." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Solgunluk ve yanıklık gibi sektörü üretim boyutunda olumsuz etkileyen sorunların çözümü konusunda acil önlem alınması gerektiğini vurgulayan Akın, zirai ilaç kalıntısının önlenmesi amacıyla daha etkin mücadele edilmesinin önemine dikkati çekti.

Kimyon ve anasonda Türkiye'nin önemli bir ihracat potansiyeli olduğunu belirten Akın, şunları kaydetti:

"Her iki üründe de ülkemize ait çeşitlerimizin olması gerekiyor. Bu amaçla bir taraftan adaptasyon diğer taraftan ıslah çalışmaları yapılarak ülkemiz üretim şartlarına ve dünya piyasalarına uygun çeşitlerin geliştirilmesi çok önemli. Konvansiyonel üretimin yanında organik üretime de ağırlık verilmeli. Bu ürünlerde ruhsatlı ilaç olması gerekiyor, şayet bu yapılamıyorsa da tavsiye listelerinin hazırlanması faydalı olacaktır. Böylece limitleri aşan zirai ilaç kalıntısını önlemek mümkün olacaktır."