DERİMİZİN İŞLEVSEL ROLÜ
Tüm vücudumuzu kaplayan, su ve eletrolit gibi yaşamsal kimyasalların kaybını önleyen, vücut ısı ve bağışıklık seviyemizi dengeleyen derimiz, aynı zamanda zararlı toksik patojen mikroorganizmaların bedenimize girmesine engel olan eşsiz fiziksel bir bariyer olarak görev alan yapısal, kozmetik ve işlevsel bir organdır. İçerdiği duyu ve otonom sinir lifleri ile dış dünyadan gelen tüm dokunma, ağrı, basınç, kaşınma, ısı ve titreşimleri algılamamıza yardımcı olur.
DERİNİN ESTETİK ÖNEMİ
Derimiz sağladığı eşsiz katkıyla bize yaganelik kazandırır. Rengi, nem ve yaşlanma belirtileri kişiye özel şekillenir. Yerçekimi, yaş, güneş ışığı etkisi, genetik miras, sigara, ilaçlar, beslenme ve uyku alışkanlıkları deri ve dolayısıyla imajımızın yaşlı, yıpranmış, sağlıklı veya güzel olarak algılanmasına neden olur.
Kırışıklıklar, sarkmalar, lekelenmeler, incelme ve yağlanma, izlerle birlikte kişinin beden algısını değiştirerek kronolojik yaşından daha yaşlı, yorgun veya yıpranmış görünmesine neden olabilir. Bu durumlarda cerrahi veya cerrahi dışı birçok yöntemle deri yenilenmesi veya gençleştirilme işlemleri talep edilir.
DERİNİN MİMARİ YAPISI
Deri 3 katmandan oluşur. Epidermis (üst dermis), dermis ve hipodermis (alt dermis). Bu katların kişiden kişiye ve aynı kişide farklı yaş dönemlerinde değişen kalınlıkları ile içerdikleri hücre karakteristikleri olabilir. Avuç içi ve ayak tabanı hariç tüm beden derimiz kıl içerir.
Deriye rengini veren melanosit hücreleri epidermiste ve en yoğun genital alanda bulunurken, her 10 yılda melanosit yoğunluğu % 6-8 azalır. İmmun yanıt ve alerjiden sorumlu Langerhans hücreleri bir diğer epidermisteki hücre grubudur. Bu hücrelerin zamanla deride azalması, özellikle ileri yaşlarda güneş ışığına bağlı rastlanılan deri kanserlerinin en önemli tetikleyicisi. Epidermiste bulunan bir diğer hücre olan Merkel hücreleri basınç duyusundan sorumludur.
KIL, TER VE YAĞ BEZİ İÇERMEYEN DERİ ALANLARIMIZ NERELERDE?
Epidermis ve dermisde bulunan en önemli deri yapısı, kas yağ bezleri ve kıl köklerinden oluşan pilosebase ünitedir. Bu ünitedeki kaslar korktuğumuzda (sempatik sistemin devreye girmesi) veya soğukta tüylerimizin diken diken olmasını sağlar. Kıl soğancığında bulunan melanin pigmenti saça rengini verirken, yaşlanmayla saçlar melanin eksikliğine bağlı kırlaşırlar, saç kalınlığı azalır ve büyüme yavaşlar.
Yağ bezleri kıl kökünden beraber salgı yaparlar. Vücudumuzda 3 alanda kıl köklerinden bağımsız salgı yapan yağ bezleri bulunur. Bu alanlar göz kapakları, meme başı (areola/nipple) ve dudaklardır. Yağ bezleri sebum adı verilen bir salgı ifraz ederler. Bu salgı androjenik hormonlar tarafından yönetilir.
Sebum (yağ) salgısı yaşlı kadınlarda her on yılda bir %32, erkeklerde %23 azalırken yaşlandıkça yağ gözeneklerin (porların) daha belirgin olmasının nedeni yağ bezlerinin artan boyutlarıdır. Ter bezleri vücut ısısının düzenlenmesinden sorumludur. Tüm vücudumuzda sadece 2 alanda bulunmazlar. Bu alanlar dudak çizgisi ve tırnak yatağıdır. Yaşlanmayla beraber ter bezlerinin işlev ve sayıları azalır.
KOLLAJEN
Kollajen fibroblastlar tarafından yapılan derimizin yapı taşı olarak kabul edilirler ve dermisde bulunur. Kollajen deriye mekanik direnç ve sağlamlık verir. Dermiste bulunan elastik fibriller deriye esneklik veren yapılardır.
DERİ YAŞLANMASI
Deri yaşlanması iç(sel) ve dış faktörlerce belirlenir. Kronolojik ve iç yaşlanma miras alınan genetik kodlarla belirlenir ve kaçınılmazdır. İçsel yaşlanmanın karakteristik özellikleri gevşeme, sarkma ve oluklanmadır (derin çizgilenme). Epidermise ait yaşlanma belirtileri düzleşme ve incelmedir.
İncelen deri travmalara hassaslaşır, bu hasar derinin daha kolay yırtılmasına neden olur. Dermis ve deri altı yağ dokusu yaşlandıkça kalınlığını yitirir, deriye sağlamlık ve bütünlük kazandıran kollajen liflerinin çap ve sayıları azalır. Dışsal deri yaşlanmasının en önemli belirleyicisi ışık (foto) hasarıdır. Bunun da en önemli nedeni güneş ışığıdır. Fotohasarın neden olduğu yaşlı ciltte, kuruluk, kırışıklık, lekelenme, esneklik kaybı ve yüzeyel belirgin damarlanmalar gözlenir. Yaşlanmayla kollajen ve elastik fibriller zayıflar, parçalanır ve hacimlerini kaybederler.
DERİ YAŞLANMA TEDAVİLERİ, ESTETİK CHECK-UP KAVRAMLARI NEDİR?
Uyku hijyeni, yeterli ve temiz su tüketimi, stresle etkin mücadele, kontrollü/seçici beslenme, sürdürülebilir egzersiz programları, sigara, aşırı alkol ve toksik hava koşullarına maruz kalmamak, güneş ışınlarından etkin korunma, erken yaşta başlanan deri özelliğine göre seçilecek olan nemlendirici ve koruyucular, proflaktik/proaktif estetik işlemler ve 40’lı yaşlardan sonra alınacak takviye vitamin ve gıdalar yardımıyla geç ve güzel yaşlanabilirsiniz.
Proflaktik/proaktif cerrahi dışı estetik uygulamalar arasında, enerji bazlı cilt yenileme/gençleştirme işlemlerini (Ulterapi, PRP, Radyofrekans, cilt soyma, mezoterapi, IPL ve Lazer gibi), Hyaluronik asit içeren dolgu ve ürünleri, nörotoksin (Botilinum Toksin-A) uygulamalarını sayabiliriz.
Bu işlemlerin tümü yüzümüz başta olmak üzere el sırtı, dekolte ve boyun dahil tüm alanlar için tercih edilebilir. Cerrahi yenileme işlemleri germe ve asma ağırlıklı kontur işlemleridir. Cerrahi dışı tüm uygulamalarla kombine edilebilirler.
ESTETİK CHECK-UP
Koruyucu ve Proaktif estetik işlemler öncesinde Estetik check-up’tan geçerek geleceğe dönük, size özel hazırlanmış ve bütünsel tedavi ilkeleri gereği hem genel sağlık standartlarınızı içeren hem de plastik cerrahi/dermatolog bakış açısıyla şekillendirilen uzman desteği talep edebilirsiniz.
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Doç. Dr. Nedim Sarıfakıoğlu
www.ankaraestetikcerrahi.com
Facebook: @NedimSarifakioglu
Instagram: @nedimsarifakioglu
YouTube-Doç. Dr. Nedim Sarıfakıoğlu