BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, bugün sabah saatlerinde 16 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen KCK operasyonlarını sert dille eleştirdi.
KCK operasyonlarında baskın düzenlenen adreslerinin listesinin Başbakan Erdoğan'ın verdiğini iddia eden Kışanak, Erdoğan'ı tehdit etmekten de geri durmadı. "Başbakan bunu aklının bir kenarına yazsın. Bu yaptığının zulümünü misli ile ödeyecektir."
[**
**](https://www.mynet.com/16-ilde-kck-operasyonu-51-gozalti-180100073587)
Erdoğan'ın Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek'e de benzeten Kışanak, "Bu halka bu zulmü görenlerin sonu Mübarek'in sonudur" dedi.
BDP'li Kışanak partisinin grup toplantısında sıcak gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. İşte Kışanak'ın konuşmasından öne çıkan bölümler...
**BEN DEVLETİN TUTUKLARIM ZİHNİYETİ**
AKP hükümetinin faşizan uygulamaları nedeniyle her grup toplantımızı yeni tutuklama haberleri ile açmak zorunda kalıyoruz. Bugün 16 ilde 60 aşkın arkadaşımız gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanların büyük çoğunluğunu 48'ini avukatlar oluşturuyor. Partimizin ilçe binaları basılıyor.
Şimdiye kadar bu opersayonlardan sonra uydurma gerekçelerle açılan davalarda bir milim dahi ilerleme sağlanamadı. Arkadaşlarımız ana dilde savunma yapmak için savunmaları alınamadı. Yaklaşık 2.5 yıldır savunma yapamayanlar cezaevinde tutuluyorlar.
Bir taraftan demokrasi adına asla kabul edilemeyecek operasyonlar yaparak binlerce insanı tutuklayacaksını sonra da bu insanlara savunma vermeyeceksiniz.
50'ye yakın avukatın gözaltına alınması 'ben devletim tutuklarım' ziniyetidir, kimse neden yapıyorsun diye sormaz' Bize dayattıkları şey bu... Bunun tek açıklaması vardır Bu faşizm uygulamadır. İstiklal mahkemelerinin aratmayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Adete Başbakan'ın iki dudağı arasına sıkıştırılmış sözcükle devlet yönetiliyor
Başbakan'ın talimatıyla Başbakan'ın uydurma operasyonları ile orta çağ zihniyeti Türkiye'nin yargı sistemi egemen olmuştur. Burada kaybedecek olan sadece Kürtler değildir. AKP hükümetinin ve Başbakan'ın alnındaki kara lekeyi silecek birşey yoktur.
**
BAŞBAKAN LİSTE YAPIYOR POLİS İSE UYGULUYOR**
Başbakan diyor ki suçsuz yere kimse alınmıyor. Sen nerden biliyorsun bu insanların suçlu olduğunu? Biz biliyoruz Başbakan'ın neden böyle konuştuğunu. Bu tutuklama talimatını bizzat Başbakan veriyor. Başbakan liste yapıyor poliste bunu uyguluyor
**BUNUN ZULMÜNÜ MİSLİ İLE ÖDEYECEKTİR**
Kim bu tutuklamaların bize yasayla ilgili olduğunu söyeleyebilir. Bu bizat sipariş listeleri ile yapılmaktadır. Başbakan bunu aklının bir kenarına yazsın. Bu yaptığının zulümünü misli ile ödeyecektir. Bu halka bu zulmü reva görenlerin sonu Mübarek'in sonudur. Sayın Başbakan zulümle abat olunmaz. Barış isteyenlere karşı bu kadar zalim yöntemlerle haddi hesabı sorulamayacak bir sistemle zulmederseniz bunun sonu benzer uygulamaları yapanlarla aynı olacaktır
**TARİH ONUN SALTANATINA SON VERECEKTİR**
Başbakan'ın bu ortaçağ zihniyetinden vazgeçmesi gerekiyor Aksi takdirde tarih onun bu saltanatına izin verilmeyecektir
Bu pervasızca uygulamalar adeta psikolojik savaşın yöntemleri de uygulanarak bir yalan furyası içinde meşrulaştırılmaya sağlanıyor Bu konuda da Başbakan ve bakanları bu operasyonların yürütücüsü birinci elden uygulayıcısı olarak sahnede yer alıyorlar Söyledikleri her söz onların yüzünü ortaya çıkarıyor.
**BAŞBAKAN'IN GEÇMİŞİNDE YÜZ KIZARTAN DOSYALAR VARDIR**
Başbakan'ın geçmişine bakıyoruz geçmişteki fezdeke dosyalarına bakıyoruz O dosyalardaki suçlar yüz kızartan suçlardır. Utanılacak bir tablodur. Biz zulüm görebiliriz ama en azındandan başımız dik alnımız açık.
Bu ülkeye demokrasinin , barışın gelmesi için mücadele ettik Eğer bu suçsa biz bu suçları işlemeye devam edeceğiz Bunlar suç değildir. Biz bunları yapmaya gayret ettik bundan sonra da mücadele edeceğiz
Başbakan'ın mumla aradığı bakanı heralde Başbakan'ın dostu olan bu bakan eğer hısımları ile araştırılacaksa biz bunu doğru bulmuyoruz. Bu bir tanecik bakan katliam suçundan aranan Sudan El Beşir'in en yakın dostu. Bize aslında bugün yaşadıklarımızın perde arkasını göstere en yakın fotoğraf. Böyle ilişkiler ağından çıksa çıksa yönetim anlayışı çıkar
**TÜRKİYE'DE KADINA ŞİDDET HAT SAFHADA**
Başbakan kadın ve erkek eşit olamaz deyip elinin tersi ile itti. Kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğini defalarca söyledi.
Kadına şiddette Türkiye'de rekor kırıyor. Bir kadın cinayeti işleyene sorun cevabı hazırdır 'Benim istediğim gibi yaşamadı bunu kabul etmedi o yüzden yaptım...'
Başbakan kendi zihniyetini herkese kabul ettirmeye çalışıyor Nereye gideceğimize neye karşı çıkıp çıkmayacağımıza AKP hükümeti karar veriyor. Onun sınırları içinde yaşarsak yaşıyacağız. Biz eşit haklarımız için özgür halk olarak yaşamak için sonuna kadar mücadele edeceğiz Sizin çizdiğiniz sınırlara hapsetmeyeceğiz
BM 2011 kadına şiddet raporu açıklandı Kadınların yüzde 39'u şiddet görüyor. Böylesi bir ülkede bu zihniyetin yansımalarını ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.
Kadını ikinci sınıf olarak bakan ülkeler kadını siyasayet ve ekonomik açıdan uzaklaştıran ülkelerde kadına şiddet artıyor. AKP hükümetinde de kadına şiddet artmıştır.
Son 6 yılda 4190 kadın cinayetlere kurban gitti. 2011'in ilk 8 ayında rakam 143. Bu rakamlar adete katliam gibidir. Bunlar tek tek kendisini kaybetmiş birkaç erkeğin işlediği cinayetler değildir.
**POLİSİYE YÖNTEMLERLE KADINA ŞİDDET ÖNLENEMEZ**
Kadından sorumlu bakan kadına şiddet konularını 'şöyle takip edeceğim böyle takip edeceğim' diyor. Sanki ortada kriminal bir şiddet var o da bunu bu yolla engelleyeceğim sanıyor Polisiye yöntemlerle kadına şiddet önlenemez
AKP hükümetinin kadına şiddete karşı yaptığı mücadelenin sonucunu alamadığını görüyoruz Bu zihniyeti aşmadan uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak mümkün değildir
Onlar kadın örgütlerini de hedef tahtalarına koymuşlar. Şuan yaklaşık 400 kadın cezaevinde.
**N.Ç DAVASINDA TÜRKİYE'NİN YARGI ZİNİYETİNİ GÖRDÜK**
N.Ç davasında verilen karar bu erkek egemenlikli zihniyetin birkez daha göstergesi oldu. Türkiye yargı sistemindeki zihniyet erkek örgütlüdür.Bu davada bunu birkez daha gördük
**TÜRKİYE KADINA ŞİDDETTE ÖNEMLİ DE BİR ADIM ATTI**
Kadına yönelik olaylarla önemli sayılan bir gelişme de var. Bunu da görmezden gelmeyiz. Kadına yönelik ve aile içi şiddetin önelenmesi Avrupa Konseyi sözleşmesi Türkiye tarafından imzalandı. Bunun Genel Kurul'da onaylanmasını bekliyoruz Bu sözleşme iki ana konuda kriterler sunuyor
Bunlardan birisi; devlet aile içi şiddette sorumluluk altına girecek.
İkincisi ise; kadın erkek eşitliği arasında bağ kuran bir sözleşme. Bu da kadın özgürlüğünde iyi bir aşama olacaktır.
**BAŞBAKAN SENİN TALİMATIN -18 DERECEYE HÜKMEDEMEDİ**
Van'da yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle Başbakan'ın söylediği somut tek söz var ' Yaza kadar dayanın'...
Çocuklar yaza kadar dayanamıyor Başbakan. Senin talimatın -18 dereceye hükmedemedi.
**ÇOCUKLARIN KATİLİ YÖNETİM İKTİDAR AFETİDİR**
6 yaşındaki Öznur depremden 1 ay sonra yaşamını yitirdi. Geçen hafta 3 çocuk yaşamını yitirdi. Bu çocukların katlili doğal afet değil yönetim iktidar afetidir. Biz deprem bölgesinden döndüğümüz ilk grup toplantısında Van -20 derecelere çıkıyordu Bu kış çadırda geçmez dedik. Eğer devlet ilk gün devlet bu kış çadırda geçmez deseydi orada geçici konutlar olurdu.
Ama bunu BDP söyledi diye Başbakan bunu suçlama haline getirdi. Buradan medyaya sesleniyorum Van'da yaşanan dramı göstermek için BDP'ye ambargo koymayın.
Bir ay geçti geçici konutlarla ilgili adım atılmadı Bu iktidar ne yaptı? Hangi işi bu deprem felaketinde zamanında yaptılar cevap versinler. Tamamını kamuoyunun baskısı sonucunda geçikerek yapmaya başladırlar Ama bu orada insanların hayatına mal oldu Geçici konutlar neden yapılmıyor Bunun hesabını halka vermek zorundasınız?
Başbakanın yaptığı tüm uygulamalar 'Orayı terk et git başının sokacak yer bul' şeklindedir Başka birşey demiyor iktidar
**VAN'I AFET BÖLGESİ İLAN ETMEKTEN KAÇIYORLAR**
Biz Başbakan'a artık demogaji yapmaktan vazgeçmesini söylüyoruz. Karşımızda kamu kaynaklarını elinde bulundurduğunu kabul eden bir Başbakan görmek istiyoruz. Çünkü Başbakan ve yardımcıları Van'ı afet bölgesi ilan etmeyerek bundan kaçıyorlar.