Bağışıklık sistemi ya da vücudun savunma mekanizması her mevsim güçlü olmak zorunda. Özellikle de bakteriler ve virüslerle sık sık karşılaştığımız sonbahar ve kış aylarında… Bunun için yapılması gereken ise basit: Bağışıklık sistemini destekleyen gıdalara sofralarda yer açmak, hastalıkları önleyen ya da hastalıkların iyileşme sürecini hızlandıran bu yiyecekleri yakından tanımak. İşte size Diyetisyen Emre Uzun’dan özellikle kış aylarında bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve vücut direncinizi ayakta tutacak bir besinler listesi… Bu besinleri mutfağınızdan, diyetinizden eksik etmeyin ve yine Emre Uzun’un tarifini verdiği “Kış Çayı” ile sadece kış aylarını değil, mevsim geçişlerini de sorunsuz ve zinde atlatın…
KIŞIN DEMİR GİBİ OLMAK İÇİN...
Bağışıklık sistemi için en önemli minerallerden biri demir. Demir açısından zayıf gıdalar anemiye sebep olurken, bağışıklığı da olumsuz etkiler. Yapmanız gereken, zengin demir içeren et, kümes hayvanları, balık, kabuklu deniz hayvanları, baklagiller, tohumlar, sebzeler ve kurutulmuş meyveleri mümkün olduğunca çok tüketmek.
Bunun dışında yemek pişirirken döküm tencere kullanmak, yemekle birlikte ve yemekten hemen sonra çay-kahve içmemek de önemli çünkü demir almak kadar demirin vücut tarafından emilmesini sağlamak da önemli. Öte yandan demir zengini gıdaları C vitamini içeren gıdalarla birlikte tüketip emilimi artırmak da mümkün.
Bu arada demir takviyelerine kendi kararınızla yönelmeyin zira demir seviyesi aşırı yükseldiği takdirde bağışıklık sisteminin baskılanması söz konusu. O yüzden demir takviyelerini doktor tavsiyesi üzerine kullanmanız son derece önemli…
PROBİYOTİK DENEN FAYDALI BAKTERİLER
Probiyotik zengini besinlerin bağışıklık sistemini koruduğu tezi bugün de geçerli. Bağırsaklarda yaşayan ve faydalı bakteriler olarak bilinen probiyotiklerin görevlerinden biri de bağışıklık sistemini uyarmaları. Bağırsakların iç yüzeyini de koruyan probiyotikler, besinlerle birlikte aldığımız ancak zararlı maddelerin de bağırsaklara geçişini önlüyor. Bitmedi… Probiyotikler, üst solunum yolu enfeksiyonu gelişme riskini %42'ye kadar azaltıyor ve hastalar düzenli probiyotik kullandığı takdirde antibiyotiğe duydukları ihtiyaç hem %33 daha az oluyor hem de hastalıkları daha hızlı iyileşiyor!
En iyi probiyotik kaynakları ise şöyle: Lahana turşusu, doğal fermantasyon turşusu, yoğurt, kefir ve ayran…
HASTALIKLARIN KORKTUĞU C VİTAMİNİ
Her kış semt pazarlarını, manav raflarını dolduran portakal, greyfurt ve mandalinanın kusursuz birer C vitamini deposu ve etkili birer bağışıklık güçlendirici olduğu artık gayet iyi biliniyor. Yeşil biber, koyu yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, çilek, domates, papaya ve bezelye de C vitamini zengini diğer besinler olarak sıralanabilir.
C vitamininin antibakteriyel ve antienflamatuar olduğu da ortada… Bunun dışında hem enfeksiyona karşı vücudu koruyan bir kalkan görevi üstleniyor hem de cilt bütünlüğünü koruyor. C vitamininin virüs veya bakteriyel enfeksiyonlara karşı bağışıklık hücrelerini koruyan bir antioksidan olduğu ise son yılların buluşu. Yani insan C vitamini alarak sadece bağışıklık sistemini güçlendirmiyor, enfeksiyona yakalanma olasılığını da en aza indirgiyor. Hatta hastayken alınan fazladan C vitamini de iyileşme sürecini hızlandırıyor. Uzmanların bu noktada önemli bir uyarısı da var: “C vitamini takviyeleri yerine C vitamini içeren gıdaları tercih edin çünkü bu gıdalarda, takviyelerin içermediği yararlı bileşikler de var!”
KIŞIN MUTFAKTAN ZENCEFİL EKSİK OLMASIN
Zencefil biyoaktif yani canlı organizmalar, dokular ve hücreler üzerinde etkili olan bir gıda maddesidir. Çünkü kendisi de tıpkı antibiyotikler, enzimler ve vitaminler gibi biyolojik olarak faal durumdadır. Dolayısıyla enfeksiyonları durdurmada son derece etkilidir. Ayrıca E. coli, Candida ve Salmonella da dâhil olmak üzere bazı bakteri türlerinin büyümesini önleyen antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Yapılan araştırmalar, taze zencefilin birçok solunum yolu enfeksiyonundan sorumlu olan sinsityal virüse (HRSV) karşı etkili bir mücadele yürüttüğünü kanıtlamıştır. Zencefil ayrıca hem probiyotik açısından zengindir hem de bulantıyı önleyen bir kök baharattır. Kış aylarında tazesiyle ya da çay haliyle mutlaka elinizin altında bulunması gerekir.
SARIMSAK GİBİSİ YOK!
Sarımsaktaki aktif bileşikler, enfeksiyon riskini azaltır. Bu aktif bileşiklerden alisin sayesinde bağışıklık sistemi, soğuk algınlığı ve gribi iyileştirebilir. Alisinin, insanı soğuk algınlığından %63 koruduğu ve hastaları da ortalama 3,5 gün daha erken iyileştirdiği kanıtlanmıştır. Sarımsak özü alan hastalar ise hem %21 daha az hastalık belirtisi göstermiş hem de %58 oranında daha hızlı iyileşmiştir çünkü sarımsak bakteriyel ve viral enfeksiyonlarla mücadele eden güçlü antimikrobiyal ve antiviral özelliklere sahiptir. Kokusu sizi endişelendiriyorsa günde iki-üç kez bir tane karanfille birlikte tüketebilir, etkisini artırmak için de ezip, pişirmeden önce 10 dakika bekleyebilirsiniz.
ÜZÜMSÜ MEYVELERİ İHMAL ETMEYİN
Sonu “-berry” ile biten ve bizde “üzümsü meyveler” olarak yer alan bazı yemiş türleri de kış aylarında bağışıklığı en fazla destekleyen besinler arasında. Örneğin böğürtlen, frambuaz, yaban mersini, yabani çilek, üvez, Bektaşi üzümü, ahududu, kızılcık, mürver, bu yemişlerden bazıları. Elbette hepsi aynı mevsimde yetişmiyor ve örneğin dut gibilerinin kuru olanı epey makbul. Üzümsü meyveler, Amerikan yerlilerinin soğuk algınlığı gibi enfeksiyonları tedavi etmek için yüzyıllardır kullandığı şifa kaynakları çünkü bu meyveler antimikrobiyal özelliklere sahip ve polifenoller bakımından da hayli zengin. Araştırmalar, üzümsü meyvelerdeki polifenollerinin bünyeyi influenza virüsüne, dolayısıyla gribe karşı koruduğunu gösteriyor. Staphylococcus, E. coli ve Salmonella enfeksiyonlarına karşı da savunma sağlıyorlar. Bağışıklığı artırdıkları da yüksek miktarda c vitamini içerdikleri de biliniyor.
HİNDİSTANCEVİZİ YAĞININ FAYDASI
Hindistancevizi yağı antimikrobiyal özelliklere sahip bir yağ kategorisi olarak bilinen orta zincirli trigliseridleri (MCT'ler) içeriyor. İçerdiği laurik asit ve monolaurin ise zararlı virüsleri, bakteri ve mantarları öldürüyor. Araştırmalara göre hindistancevizi yağı mide ülseri, sinüzit, diş boşlukları, gıda zehirlenmesi ve üriner sistem enfeksiyonlarına yol açan bakteri türleriyle de aktif halde mücadele ediyor. İnfluenza ve hepatit C'den sorumlu virüslere karşı da etkili olduğu öne sürülüyor. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen candida albicans ile de mücadeleye yardımcı oluyor. Uzmanların önerisi, yemeklerde tereyağı veya bitkisel yağlar yerine kullanmamız yolunda… Ancak toplum olarak Hindistan cevizi yağına pek aşina olmadığımız için yüksek alımda mide bulantısı veya sulu dışkı sorunuyla karşılaşmamız da mümkün. En ideali ise günde iki yemek kaşığı kadar (30 ml) almak ve bağışıklığı destekleyen avokado, fındık, zeytin ve ketentohumu yağlarına da bünyede yeterli yer ayırmak.
YÜZYILLARIN SAĞLIK DOSTU MEYAN KÖKÜ
Meyan, Glycyrrhiza glabra bitkisinin kurutulmuş kökünden yapılan bir baharat. Asya ve Avrupa geleneksel tıbbının ayrılmaz bileşenlerinden biri olan meyan kökü, E. coli, Candida albicans ve Staphylococcus aureus da dâhil olmak üzere bazı mantar ve bakterilerle savaşıyor. Meyan kökü de grip, gastroenterit ve çocuk felcinden sorumlu virüslere karşı savaşabiliyor. İçerdiği yüksek orandaki şeker nedeniyle, özelikle şeker alımını azaltmak isteyenler için meyankökü çayı olarak tüketilmesi öneriliyor. Çok fazla meyankökü tüketmek ise bazı durumlarda riskli, özellikle yüksek tansiyona sahip olanlar, anormal kalp ritmi bulunanlar ve erken doğum riski taşıyanlar dikkat etmeli…
YAĞLI TOHUMLAR, KURUYEMİŞLER
Kuruyemişler ve yağlı tohumlar birer vitamin ve mineral deposu, özellikle de selenyum, bakır, E vitamini ve çinko açısından… Bu vitamin ve mineraller ise bağışıklık sisteminin en önemli destekçileri. Kuruyemiş ve tohumların, içerdikleri lifler bir yana, önemli antioksidan ve sağlıklı yağlar bakımından da zengin olduklarını unutmamak gerekiyor.
TATLI PATATESİN İÇERDİĞİ A VİTAMİNİ
İşte bir A vitamini zengini sebze: Tatlı patates… Kış aylarıyla ilgili hemen her zaman C vitamini ön planda tutulsa da A vitamini de bu hastalık mevsimi için son derece önemli. Örneğin bir çalışmaya göre, A vitamini eksikliği bulunan çocukların solunum semptomlarına yakalanma olasılığı normal A vitamini düzeyine sahip çocuklarla kıyaslandığı % 35 daha yüksek! Bu da
Yüksek oranda A vitamini içeren besinleri tüketerek, zayıf bağışıklık sisteminin ve enfeksiyonlara açık bünyelerin üstesinden gelinebileceğini gösteriyor. A vitamini takviyesi alan bebekler de aşılara daha fazla yanıt veriyor. Elbette A vitaminin de kararında tıketilmesi gerekiyor çünkü fazlası mide bulantısı, baş ağrısı, kemiklerde zayıflama, koma ve hatta erken ölüm gibi olumsuz etkilere yol açabiliyor. Bu nedenle en ideali, A vitaminini yiyip içtiklerimizden karşılamak. A vitamini, tatlı patates dışında havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabak, marul, kuru kayısı, kırmızı biber, balık ve dalak, ciğer gibi sakatatta bulunuyor.
BU TAKVİYELER GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK İÇİN...
Bağışıklık sisteminin iyi çalışması ve hastalıklara karşı dirençli olması için, çeşitli besin maddelerinin dengeli ve düzenli biçimde tüketilmesi gerekiyor. Yukarıda saydığımız gıda maddelerini tüketen ve bu sayede dengeli bir diyet uygulayan herkes, güçlü bir bağışıklık sistemi için tüm günlük gereksinimlerine ulaşabilir.
Yine de bağışıklık sistemimizin ihtiyaç duyduğu her besin maddesi mutlaka yiyecek ve içeceklerle karşılanamayabilir. Bu gibi durumlarda yapılması gereken, bazı bilinen takviyeleri kullanmaktır. Örneğin;
Probiyotikler: Genellikle laktobacillus ya da bifidobakteri türleri ile desteklenen bağışıklık sistemi, günde 2-3 milyarlık koloni oluşturabilir.
C vitamini: Günde yaklaşık 75-90 mg civarında alınacak C vitamini, hastalık sırasında 1 gram artırılırsa daha da fayda sağlayabilir.
Multivitamin A: Demir, çinko, bakır, E vitamini ve selenyum içeren maddelerin RDI'ları, % 100'ünü karşılamak için yeterli miktarda olmalıdır.
Çinko Pastilleri: Soğuk algınlığı belirtilerinin ilk günlerinde alınan günlük en az 75 mg’lık dozlar enfeksiyon süresini azaltmada etkili olabilir.
D Vitamini: Vücuttaki D vitamini yetersizliği grip, sinüs enfeksiyonları ve bronşit de dâhil olmak üzere solunum yolu enfeksiyonları riskini artıracaktır. En büyük D vitamini kaynağı olan güneşin kendini az gösterdiği kuzey yarı kürede ve kış mevsiminde, D vitamini takviyelerini günlük en az 600 IU (15 mcg) olarak tüketmek gerekir.
DİYETİSYEN EMRE UZUN'DAN PORTAKALLI KIŞ ÇAYI TARİFİ:
Kış ayları boyunca elinizin altında hazır bulunduracağınız bu kış çayı ile hem bağışıklık sisteminizi güçlendireceksiniz, hem de hastalıkların en yaygın olduğu kış mevsimini sorunsuz ve sağlıklı geçireceksiniz. İşte malzemeler:
4 dilim portakal
3-4 adet karanfil
Yarım çubuk tarçın
1 küçük kök zerdeçal
1 tatlı kaşığı hibiskus
4 su bardağı su
Hazırlanışı:
1 litre su içerisinde tarçın hariç bütün malzemeler kaynayana kadar ısıtılır ve servis edilir.