Genelkurmay soruşturma açtı. İşkence iddiasını uzmanın telefonu ortaya çıkardı.
“Abi ne olur kurtar beni. Tek umudum sensin. Komutanlarım bana işkence yapıyor. Beni işkenceden öldürecekler. Ne olur abi kurtar beni. Yoksa intihar edeceğim. Allah rızası için yardımcı ol bana.”
Telefondaki ses duraksamadan “Kurtar beni, bana yardım et abi” diyor, ağzından başka bir söz çıkmıyordu. “Kurtar beni” diyen telefonu bundan yaklaşık 10 gün önce gazetedeki masamda otururken aldım. Karşımdaki sesi yatıştırmaya, olayı anlamaya çalıştım. Sakinleşmesini, olayı baştan sona anlatmasını istedim.
Taraf gazetesinde yer alan habere göre; Adı Hasan K., Şırnak’ın Namaz Dağı’ndaki 3. Komando Tugayı’na bağlı Ana Üs Bölgesi’ndeki “profesyonel birlikte” uzman çavuş olarak görev yapıyor. 20 Ekim 2010’da kent merkezine iniyor. İşlerini bitirdikten sonra askeri birliğe geri dönüyor. Komutanlarından Üsteğmen Doğukan Özgür. Ç., “İçki mi içtin lan sen” diye soruyor. Hasan K. “Hayır komutanım, içki içmiş gibi bir halim mi var” diye yanıt verince, “Seni yakacağım” diyerek bölük komutanının yanına gidiyor. Aradan beş dakika geçmeden Bölük Komutanı Yüzbaşı Murat A., Uzman Çavuş Hasan K.'nın yanına gelerek hakaret etmeye başlıyor.
**Dayak başlıyor**
“Kimsin lan sen şerefsiz” diyen bölük komutanı, uzman çavuşa yumruk atmaya, kafasına vurmaya başlıyor. Uzman Çavuş Hasan K., içki içmediğini, hastaneye, jandarmaya ve polise gidip, ölçüm yapabileceklerini komutanına söylüyor. Bölük Komutanı Yüzbaşı Murat A., “Kes sesini” diyerek, dayağa devam ediyor. Bununla da yetinmeyen Yüzbaşı, odasının yanındaki konteynere bir ip bağlatıp Uzman Çavuş’u ellerinden yukarıya asıyor. Uzman Çavuş Hasan K. ayak parmaklarının ucuna basacak şekilde ip yukarı doğru kaldırılıyor. Hasan K.’nın ellerinden konteynere asılmasında sonra bölük içtima için toplanıyor. Yüzbaşı A., 65 mevcutla toplanan bölüğe Hasan K.'yı gösterip “Bu adamla hesabınızı kesin, onu işten attım” diyerek, ağza alınmayacak hakaretler ediyor.
**Önce soğuk su, sonra domuz bağı**
Bölüğün dağıtılmasının ardından uzman çavuşun başına bir nöbetçi dikiliyor. Elleri iki saat daha konteynere bağlı olarak bekletiliyor. Bu arada bir arkadaşı Bölük Komutanı’ndan gizlice Hasan K.’nın elleri bağlı şekildeki fotoğrafını çekiyor.
Daha sonra bölük komutanının emriyle Hasan K.'nın elleri çözülüyor. Yüzbaşı Arı, “Bu seni uslandırmamıştır” diyerek, iki kova soğuk su istiyor. Bu kez beton zemine oturtulan uzman çavuşun başından aşağı su dökülüyor. Suyun ılık olduğunu fark eden Yüzbaşı Murat A. emir verip, “Çeşmeden soğuk su getirin” diyor. Getirilen iki kova buz gibi su uzman çavuşun başından aşağı dökülüyor. Bölük Komutanı Mutrat A., bununla da yetinmeyip, kovayla uzman çavuşun başına vurduktan sonra, kafasına geçiriyor. Yine küfürler ve hakaretler eşliğinde. Saat 23:00’e kadar bu şekilde bekletilen Uzman Çavuş, ardından bölük komutanın emriyle bu kez de konteynere domuz bağıyla bağlanıp, yere yatırılıyor. Sabaha kadar bu şekilde bekletiliyor.
**Sabah elleri çözülen
Uzman Çavuş Hasan K., ara ara aynı işkence yapılıyor.**
Profesyonel orduya gönüllü olarak katılan uzman çavuşun psikolojisi yaşadığı bu olayların ardından bozuluyor. Rapor alıyor. Konuyu Tabur Komutanı’na iletiyor. Şikayet dilekçesi yazıyor. Ancak “araştıracağız, halledeceğiz” denmesine rağmen zaman zaman işkence ve hakaret kaldığı yerden devam ediyor. Uzman Çavuş başka bir komutanından dilekçesinin işleme konmadığını öğreniyor.
**Komutanlar yalanlıyor**
Çarşı iznine çıktığında ise kredi kartından para çekip avukat tutuyor ve ardından da avukatıyla birlikte beni aramaya karar veriyor. Uzman Çavuş Hasan K.’yla yaptığım telefonla görüşmesinden bir hafta sonra avukatı bana elleri bağlı fotoğrafları gönderdi. Fotoğrafların gelmesinin ardından da işkence yaptığı söylenen Teğmen Doğukan Özgür Ç.'yi aradım.
Üsteğmen “Ben böyle saçma sapan şeylerle uğraşamam. Bu konu illegal bir yöntem. Beni arayamazsınız. Burası bir askeri kurum. Bunlara cevap veremem” diyerek telefonu yüzüme kapattı. Ardından da uzman çavuşa en ağır işkenceyi yapan Bölük Komutanı Yüzbaşı Murat A.’yı aradım. Murat A., Üsteğmen Ç.’den daha nazik bir üslupla “böyle bir olayın söz konusu olmadığını” belirtip, şunları söyledi: “Bu yalandır. Hakkımda suç duyurusu da yok. Böyle bir askerin birliğimizde olup olmadığıyla ilgili de size bilgi vermem söz konusu değil.”
**Genelkurmay: Soruşturma açtık**
Bu görüşmelerimin ardından birlikte görevli üç askerle görüştüm. Askerlerin üçü de işkenceyi doğruladı. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı İletişim Başkanlığı’nı telefonla aradım. Tuğgeneral Tayyar Süngü’ye bana ulaşan iddiaları ilettim. Olayı soruşturup en kısa sürede bana döneceklerini söyleyen Süngü, bir hafta geçtikten sonra önceki gün beni aradı. Süngü, kedilerini aramam üzerine olaydan haberdar olduklarını, daha önce konuyla ilgili suç duyurusu olmadığını belirtip, gerekli incelemeyi yaptıklarını söyledi.
Süngü: “Olay size anlatıldığı gibi ve her iki komutan hakkında da gerekli soruşturma açıldı” dedi.
Bir telefonla başlayan hikaye yine Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen başka bir telefonla bitti. Uzman Çavuşun isteği yerine gelmesine rağmen bir uyarıyı da yapmadan edemeyeceğim. Umarım Uzman Çavuş bana telefon açtığı için yine işkence ve soruşturma geçirmez. Bunun da takipçisi olacağımızı şimdiden söyleyelim.