"Kızıltepe olayı infaz olabilir"

Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz'ın terörist oldukları gerekçesiyle güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi olayını İnsan Hakları Derneği (İHD) de mercek altına aldı.

İHD Doğu-Güneydoğu Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek, Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, Mardin Şube Başkanı Hüseyin Cangir, Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi İrfan Eser ve Mardin Şube Sekreteri Erdal Kuzu, Kızıltepe'de meydana gelen olayla ilgili bir rapor hazırladı. İHD raporu, başta Mardin olmak üzere bölge milletvekillerine de gönderildi. Raporda, Mardin Valisi Temel Koçaklar, Kızıltepe Kaymakamı Engin Durmaz'ın İHD heyetinin görüşme talebine cevap vermediğine işaret edilerek, sadece Kızıltepe Cumhuriyet Savcısı Özlem Pınar Haktanır Akkoç ve Kaymaz'ın eşi Makbule Kaymaz ile görüşüldüğü bildirildi.

Reklam
Reklam

'OLAY, İNFAZDIR'

Olayın geçtiği yerin Kaymaz ailesinin evinin 40-45 metre kadar yakınında Kızıltepe-Mardin karayolunun kenarı olduğuna dikkat çekilen raporda, kamyonun yolun kenarında park halinde olduğu kaydedildi. Raporda, evin önünde yaklaşık üç dönümlük boş arazinin mevcut olduğu ifade edilerek, evden caddeyi ve caddeden evi görmenin mümkün olduğu vurgulandı. Kamyonda veya evin bahçe duvarında çatışma izini andıracak herhangi bir mermi izine rastlanmadığı bildirilen raporda, olay saatinde havanın kararmasına rağmen caddeyi aydınlatan hiçbir ışıklandırma mekanizmasına rastlanmadığına işaret edildi. İHD raporunda, kamyonun kapılarının kilitli olmadığı ve içeride koltuğun üzerinde yastık, yatak ile küçük bir valizin olduğu tespit edildiği belirtildi. Kamyonun deposunun yakıtla dolu olduğu tespit edildiği, olayın geçtiği yerin açık bir alan olduğu, istendiği takdirde bu insanlara hiçbir zarar verilmeden yakalanabilecekleri ihtimalinin kuvvetli olduğu tespitine de raporda yer verildi.

Olay yerinin Merkez Jandarma Komutanlığı'na yaklaşık 700-800 metre mesafede olduğu tespitine varılan raporun sonunda, olayda silah kullanan ve operasyonu yöneten bütün güvenlik personelinin zaman geçirilmeden açığa alınması talep edildi. Olay sırasında daha fazla görgü tanığı olabileceği gözönünde tutularak özellikle olayın geçtiği evlerde bulunan insanların can güvenliklerinin sağlanması ve bu temelde ikna edilerek tanıklık yapmalarının istendiği raporda, "Sözkonusu olayın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılmasına fırsat tanımak ve sorumluların adil bir yargılanmaya tabi tutularak cezalandırılmalarını sağlamak açısından sorumlular hakkında mutlaka bir dava açılmalıdır. Yargılama süresince mağdur edilen ailenin can güvenliği sağlanmalı, mağduriyetleri tazmin edilmelidir" denildi. Raporun sonuç kısmında İHD heyetinin, olayla ilgili görüşlerine yer verildi. İHD heyetinin görüşü raporda şu şekilde kaleme alındı:

Reklam
Reklam

"Heyetimiz, gerek görgü tanıkları, gerek maktül yakınları gerekse de resmi yetkililer ile yaptığı görüşmeler ve olay yerinde yapmış olduğu incelemeler neticesinde, her iki maktülün de biri çocuk olmak üzere sivil insanlar olduğu, bu kişilerin silah kullanmış olabilecekleri ihtimalinin son derece zayıf olduğu, sözkonusu olayın bir infaz olabileceği, güvenlik güçlerinin yanılması neticesinde veya kasten bu sivil insanların öldürülmüş olabileceği kanaatine ulaşmıştır."

MAKBULE KAYMAZ OLAYI ANLATTI

İHD'nin raporuna göre öldürülen Ahmet Kaymaz'ın eşi Makbule Kaymaz, olayı şöyle anlattı:

"Benim eşim Ahmet, kamyon şoförüdür. Kendimize ait kamyon ile taşımacılık yapmaktadır. Oğlum Uğur ise 1992 doğumlu ve ilkokul 5. sınıf öğrencisidir. Zaman zaman babası ile birlikte seferlere gitmektedir. Olayın olduğu günün bir sonraki gününde eşim İskenderun'a yük almaya gidecekti. Bunun için sefer hazırlıkları yapıyordu. Olayın olduğu akşam saat 16.30 sularında yemek yemek için sofrayı sermiş yemekleri de sofraya bırakmıştık. Eşim de kamyona yerleştirmek üzere evde bulunan battaniye, yatak gibi eşyalarını oğlum Uğur ile birlikte alarak sokağa çıktı. Her ikisinin ayağında da terlik vardı. Eşyaları kamyona bırakıp gelecek ve yemek yiyeceklerdi. Kamyon, evimizin 40-45 metre kadar ilerisinde ana caddenin kenarında park halinde bulunmaktaydı. Onlar sokağa çıktıktan bir müddet sonra silah sesleri duyduk. Bu sırada evde benim dışımda üç çocuğum ve kayınvalidem vardı. Silah sesleri üzerine biz korkarak aynı zamanda akrabamız olan yan komşunun avlusuna geçtik. Bu esnada ben oğlum Uğur'un kamyonun önünde diz çökertilmiş bir şekilde boynu yere eğik olarak oturtulduğunu gördüm (beyaz pantolonunu fark ettim) . Daha sonra silah sesleri aralıklı olarak gelmeye devam etti. Bir müddet sonra polisler geldi ve evimize giderek arama yaptılar. Savcı gelerek bizi götürdü ve ifadelerimizi aldı. Daha sonra oğlum ve eşimin öldürülmüş olduğunu duydum."

Reklam
Reklam

SAVCI AKKOÇ: "DELİLLERİN TOPLANMASINA VE KORUNMASINA DİKKAT EDİYORUZ"

Raporda, Kızıltepe Cumhuriyet Savcısı Özlem Pınar Haktanır Akkoç'un da açıklamalarına yer verildi. Raporda Akkoç'un açıklamaları şöyle yer aldı:

"20 Kasım 2004 tarihinde güvenlik güçlerinin alınan bir istihbarat neticesinde sözkonusu olayın geçtiği evi benim bilgim dahilinde izlemeye aldık. Bu evde yasadışı örgüt üyesi silahlı militanların olduğu ve silahlı eylem hazırlığı içinde oldukları bildirilmişti. Ancak kaldıkları evde aynı zamanda bir ailenin yaşadığı ve evde çocukların da olabileceği ihtimaline binaen eve yönelik bir operasyon gerçekleştirilmesini istemedik. Pazar günü de devam eden izleme bilgim dahilindeydi. Olayın olduğu gün saat 16.30 17.00 sularında söz konusu evden iki şahısın dışarı çıktığı tespit ediliyor, bu şahıslara dur ihtarında bulunan güvenlik güçlerine karşı silahla karşılık veriliyor, çıkan çatışmada iki şahıs da olay yerinde yaşamını yitiriyor. Orada bulunan ana caddeden her gün saat 17.30-19.00 saatleri arasında ancak değişik saatlerde askeri bir servis aracı geçmektedir. Biz bu şahısların bu araca yönelik eylem hazırlrilgili görüşlerine yer verığı içinde olduklarını düşünmekteyiz. Olaydan kısa bir süre sonra ben de olay yerine gittim. 112 acil servis de olay yerine gelmiş ve şahısların eks olduklarını tespit etmişlerdi. Ben gelene kadar hiç kimse olay yerindeki delillere karışmamıştı. Tüm deliller benim nezaretimde toplanarak olay yeri fotoğraf ve kamera ile tespit edilerek şahıslar otopsi için hastaneye kaldırıldı. Bu vakada üç yönlü bir soruşturma yürütüyoruz. Birincisi Ahmet Kaymaz'ın örgüt bağlantınsın araştırılması, ikincisi Ahmet Kaymaz'ın eşi Makbule'nin örgüt bağlantısının araştırılması, üçüncüsü ise güvenlik güçlerinin silah kullanma yetkilerinin aşılıp aşılmadığının tespit edilmesi vakalarıdır. Her üç soruşturmayı da hukuka uygun bir şekilde ve ciddiyetle yürütüyoruz. Adliyemizin bütün olanaklarını kullanarak olayı tüm yönleriyle aydınlatmaya çalışıyoruz. Delillerin toplanması ve korunması ile ilgili özel bir dikkat gösteriyoruz. Delillerin incelemesini polis laboratuvarında değil İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yaptırıyoruz."

Reklam
Reklam