KKKA'ya 4 yılda 30 kurban

ANKARA (İHA) - Daha çok kırsal bölgelerde görülen ve 2 hafta içerisinde ölümcül etkisini gösteren Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, Türkiye gibi nüfusun ciddi bir bölümü kırsal kesimde yaşayan ülkelerin kabusu haline geldi.

"Hyalomma" türü bir kene tarafından bulaştırılan virüs, son 4 yılda Türkiye'de 30'a yakın kişinin ölmesine neden oldu. Keneler aracılığıyla insanlara geçen korkunç hastalıktan basit yöntemlerle korunmak mümkün. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi şikayetlerle kendini gösteren hastalıktan korunmak için özellikle kırsal alanlarda vücudun kene saldırılarına karşı kapatılması büyük önem taşıyor. Edinilen bilgilere göre, Türkiye'de KKKA hastalığının kene ısırığı sonucu ortaya çıktığı 2003 yılında tespit edildi. KKKA, hayvanlara ve insanlara kenelerin ısırmasıyla geçiyor. Hayvanlarda belirtisiz seyrederken, insanlarda öldürücü olabiliyor. Daha çok, kırsal kesimlerde yaşayan insanlar risk gruplarını oluşturuyor. Hastalık ani başlayan ateş, baş ve kas ağrıları, kırgınlık, halsizlik ve iştahsızlık gibi belirtilerle başlıyor. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi şikayetlerle devam ediyor. Bunlara daha sonra vücudun muhtelif yerlerinde görülen kanamalar eşlik ediyor. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü ve Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd Doç. Dr. Turan Buzgan, kene ısırığı sonucu vücutta görülen kanamaların nedenini şöyle açıklıyor:

Reklam
Reklam

"Vücudumuzda 'trombosit' adı verilen kanama hücreleri var. Bunlar kanamayı önleyici görev yapıyor. Ancak kenelerin ısırmasıyla vücuda giren virüs yüzünden trombositlerin sayısı giderek azalıyor ve damarlarda hasar meydana geliyor. Bu da kanamaya sebep oluyor. Diş eti, burun, kulak kanaması gibi dış kanama ya da vücudun birçok yerinde morarmalar oluşarak iç kanama şeklinde de görülebilir."

Uzmanlar, hastalığın belirtilerinin, kene tarafından ısırılan kişiye virüsün geçmesini müteakip genellikle 1-3 günde ortaya çıktığını söylüyor. Bu süre, en fazla 9 gün olabiliyor. Hastalığa yakalananların hemen hastaneye yatması hayati önem taşıyor. 2 haftada kaybedilmeyen hastalar, KKKA'ya karşı ömür boyu bağışıklık kazanıyor.
Geçmişe dönük bir bulgudan bahsedilememekle birlikte KKKA, Türkiye'de ilk olarak 3 yıl önce görüldü. Tokat'taki bir vakanın ardından Gümüşhane, Erzurum, Çorum ve Sivas gibi illerden de benzer bildirimlerin gelmesi Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Hastalığın tıp fakültesi eğitim kitaplarında yer almaması ve Türkiye'de ilk defa görülmesi teşhisi zorlaştırdı. Kan numunelerinin Fransa'ya gönderilmesiyle kenelerden geçen bir virüsün hastalığa yol açtığı ortaya çıktı. Ardından oluşturulan bilimsel komisyon hastalığın görüldüğü illerde incelemelerde bulundu. Araştırma sonucunda virüsün "Hyalomma" türü bir kene tarafından bulaştırıldığı ve virüsün Türkiye'de de çok yaygın olduğu tespit edildi. Sağlık Bakanlığı bu sonuç üzerine 2004 yılında Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nü devreye soktu.

Reklam
Reklam

Türkiye'de bugüne kadar 500'ü aşkın KKKA vakası tespit edilirken, son dört yılda ölenlerin sayısı 30'a yaklaştı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2002-2003 yılında 150 vaka 6 ölüm, 2004 yılında 249 vaka 13 ölüm, 2005 yılında (24 Haziran 2005'e kadar) 55 vaka 1 ölüm gerçekleşti. 2006 yılında ise 6 kişi hastalık sonucu yaşamını yitirdi, ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Tokat, Sivas ve Çorum başta olmak üzere 22 il, hastalık yönünden riskli yerler olarak tespit edildi. Hastalık ilk kez 1944-1945 yıllarının yaz aylarında Batı Kırım steplerinde ürün toplamaya yardımcı olan Rus askerlerine musallat oldu. 1956'da ise Kongo'da görülmüş. Bu yüzden Kırım Kongo kanamalı ateşi adıyla dünya tıp literatürüne geçti.

BİR KENE 5-7 BİN YUMURTA ÜRETİYOR Uzmanlar, KKKA'nın kontrolü için bugün dünyada kabul görmüş bir uygulamanın mevcut olmadığını, hastalığın tedavisinin de bulunmadığını söylüyor. Korunmada kişisel tedbirlerin büyük önem taşıdığını hatırlatan uzmanlar, "Hastaların uygun şartlara sahip hastane takiplerinin yapılması ve destek tedavisinin sağlanması için gerekli imkanlar sağlanmıştır" dedi.

Reklam
Reklam

Uzmanlar, hastalığı önlemek için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bir ilaç gönderildiğini ancak bu ilacın ölümleri engelleyemediğini belirterek, "Etkili olduğu söylenen ilacın böyle olmadığı WHO'ya bildirildi. Hastalık ülkemiz açısından bir vaka. Bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyor. Doğadaki keneyi yok etmemiz mümkün değil. Çünkü, kırsalda yaşayan ve orman bitki örtüsünün içine yerleşebilen bir hayvan. Bir kene 5-7 bin arası yumurta üretiyor, virüsü yumurtalarına geçirebiliyor. Bu nedenle kene nüfusunu en aza indirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Kene ısırığı sonucu ortaya çıkan KKKA hastalığının diğer tarafı ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı. Bakanlık, hastalığa karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla 81 ilin valiliğine bir genelge gönderdi. Hastalığın yayılmasında rol oynayan kenelerle mücadele konusunda çalışmalar yapıldığını belirten bakanlık yetkilileri, risk taşıyan 22 ilde Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yapıldığını söylüyor. Bu arada Sağlık Bakanlığı'nca oluşturulan Bilimsel Komisyon, yarın bakanlık binasında olağanüstü toplanıyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da katılmasının beklendiği toplantıda, bilim adamları hastalığın son durumunu masaya yatıracak. Kurul, toplantı sonunda kamuoyuna açıklama yapacak.

Reklam
Reklam

Sağlık Bakanlığı, KKKA hastalığına karşı alınması gerekenleri şöyle sıraladı:

"- Hayvanlardaki kenelerle mücadele edilmeli, hayvanlar kenelere karşı ilaçlanmalı.
- Çalı, çırpı, su kenarı veya gür otların bulunduğu alanlara piknik veya başka bir amaçlı gitme durumunda pantolon paçaları çorap içine alınmalı ve vücut kene yönünden kontrol edilmeli. Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmeli.
- Keneler vücuttan uzaklaştırılırken koparılmamalı, bir cımbızla sağa sola oynatılarak çıkarılmalıdır.
- Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli, patlatılmamalıdır.
- Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı gibi) dökülmemelidir. Çünkü bu kimyasal maddeler kenelerin kusmasına sebep olduğundan kusmuktaki virüsler, kenenin kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girebilirler."