KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'dan Guterres’in raporuna ilişkin açıklama

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: - "Kıbrıs’ta tarafların BM parametrelerinde çözüm ve bu amaçla hazırlanmaya çalışılan referans kavramlarının oluşturulmasına ilişkin tutumlarının net ve tarafsız bir şekilde yer almasının gerekliliği raporda açık" - "Kıbrıs’ta devam eden statüko kısa vadede Kıbrıs Türk toplumuna zarar verse de daha uzun vadede statükonun Kıbrıs Rum toplumu için de iyi sonuçlar üretmeyeceğinin bilincinde olunmalıdır” - "Amacımız her zaman Kıbrıs’ın her iki toplumunun eşitlik, özgürlük, güvenlik ve barış içinde yaşayabilecekleri bir geleceği inşa edebilmek olmuştur"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunacağı raporunda, Kıbrıs’ta tarafların BM parametrelerinde çözüm ve bu amaçla hazırlanmaya çalışılan referans kavramlarının oluşturulmasına ilişkin tutumlarının net ve tarafsız bir şekilde yer alması gereğinin açık olduğunu belirtti.

Türk Ajansı Kıbrıs'ın (TAK) haberine göre Akıncı, yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının net duruşuna karşın, Kıbrıs Rum tarafının BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitlik temelinde bir çözüme hazır olmadığının yeniden kendileri tarafından teyit edildiğini ifade etti.

Reklam
Reklam

Guterres’in BM Güvenlik Konseyi’ne sunacağı raporunda, Kıbrıs’ta tarafların BM parametrelerinde çözüm ve bu amaçla hazırlanmaya çalışılan referans kavramlarının oluşturulmasına ilişkin tutumlarının net ve tarafsız bir şekilde yer alması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta çözümün, her şeye sıfırdan bir daha başlayarak değil, Genel Sekreter’in de ifade ettiği üzere, mevcut yakınlaşmaları ve 11 Şubat 2014 tarihli mutabakat metnini geçerli sayan, 30 Haziran 2017 çerçevesine dayanan, çözüm odaklı ve ucu açık olmayan takvimli bir süreçle mümkün olduğunu kaydetti.

Akıncı, “Çözümsüzlükten en fazla zarar gören taraf olan Kıbrıs Türk halkının, zarar gördüğü koşulların ortadan kaldırılması, Kıbrıs’a barışın gelmesi için cesaretle sürdürdüğü kararlı ve samimi tutum daha fazla görmezden gelinmemelidir. Kıbrıs’ta devam eden statüko kısa vadede Kıbrıs Türk toplumuna zarar verse de daha uzun vadede statükonun Kıbrıs Rum toplumu için de iyi sonuçlar üretmeyeceğinin bilincinde olunmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

- "Amacımız iki toplumunun barış içinde yaşayabilecekleri bir gelecek inşa edebilmek"

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in referans kavramları oluşturmak üzere görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute ile yaptıkları görüşmelerde, başından beri net bir duruş sergilediklerini belirten Akıncı, Genel Sekreter’in Crans Montana sonrasındaki raporunda da ifade ettiği üzere, geçmiş yakınlaşmaları ve mutabakatları geçerli sayan, 30 Haziran 2017 çerçevesini de sulandırılmaması ve çarpıtılmaması kaydıyla görüşmeyi kabul eden bir anlayışta olduklarına dikkati çekti.

Akıncı, "Birçok eleştiriye de göğüs gererek, istikrarlı tavrımızı tutarlı bir şekilde sürdürdük. Bunu yaparken, siyasi eşitlik ve etkin katılım ilkelerinin bizim için hayati önemini sürekli hatırlattık. Amacımız her zaman Kıbrıs’ın her iki toplumunun eşitlik, özgürlük, güvenlik ve barış içinde yaşayabilecekleri bir geleceği inşa edebilmek olmuştur." ifadelerini kullandı.

Akıncı, açıklamasında şunları kaydetti:

"Bu net duruşumuza karşılık Rum liderliğinin sürekli yalpalayan tavırları söz konusu oldu. Önce 'gevşek federasyon', sonra 'desentralize federasyon' dediler ama altını doldurmadılar. Guterres çerçevesini kabul ederek görüşmeye hazır olduklarını söyledikten sonra, tek çerçeve olan 30 Haziran 2017 tarihli çerçeve yerine, 4 Temmuz 2017 tarihli başka bir çerçeve icat etmeye çalıştılar. Müzakerelerin ilk haftalarında gündeme getirilen ve olmayacağı üzerinde birlikte uzlaşılan daimi bir Rum cumhurbaşkanı ve dönüşümlü başbakanlık formülünü Guterres çerçevesiyle uyumlu yeni fikir diye yine gündeme getirdiler. Bu eski olması ve olmayacağına birlikte karar verilmiş bulunulmasının ötesinde, 2’ye 1 oranında dönüşümlü başkanlık içeren Guterres Çerçevesi ile de uyumlu değildir. Yeni diye takdim ettikleri bu öneriyle de kararların basit Rum çoğunluğu ile alınması ısrarını sürdürdüler. Kaldı ki, tek toplumlu koalisyon hükümetlerinde bile, bakanlar kurulunda kararların konsensüs ile alınması temel bir prensiptir. Bakanlar Kurulu’nda kararlara etkin katılımda en az bir olumlu oy ilkesi uzlaşılmış bir unsur olduğu halde, ondan da geri adım attılar. Bu ilkeyi yalnız hayati konularda kabul edeceklerini söyledikten sonra, bu kez enerji konuları ile bütçe meselesini bile bizim için hayati önemde görmediklerini ifade ettiler."

Reklam
Reklam

Kısacası Rum tarafının BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitlik temelinde bir çözüme hazır olmadığının, yeniden kendileri tarafından teyit edildiğini ifade eden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının gerek referans kavramlarının oluşturulması, gerekse çözüm yönünde sürdürdüğü tutarlı ve yapıcı tutumuna rağmen kendinden kaynaklanmayan çözümsüzlük koşullarının sürmekte oluşu gerekçesiyle cezalandırılmaya devam edilmesinin hiçbir insani ölçütle bağdaşmadığını vurguladı.

- "Lute'nin görev tanımını tamamlayabileceği olanaklar mümkün görülmemektedir"

KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, dün, siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım konusunda Rum lider Nikos Anastasiadis'in olumsuz tavrından henüz vazgeçmediğini, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute'nin görev tanımını tamamlayabileceği olanakların mümkün görülmediğini söylemişti.

Akıncı'nın Lute ile görüşmesinde siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım konusunda Anastasiadis'in olumsuz tavrından henüz vazgeçmediğini üzülerek tespit ettiklerini dile getiren Burcu, "Bu şu demektir, geçmiş mutabakatlara saygı gösterilmemektedir. 30 Haziran'da Guterres'in sunduğu çerçeveyi aynen kabule hazır değildir. Bunu da bugün tespit etmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla bu aşamada üzülerek söylüyorum ki, Sayın Lute'nin görev tanımını tamamlayabileceği olanaklar mümkün görülmemektedir. Sanırım bu durum 15 Nisan'da Sayın Genel Sekreter'in Güvenlik Konseyine sunacağı rapora da bu şekilde yansıtılacaktır." ifadelerine yer vermişti.

Reklam
Reklam