Klamidya cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında ilk sırada yer almasına ve özellikle gelişmiş ülkelerde rastlanmasına rağmen, toplumda çok da bilinen bir hastalık değildir. 14 ila 24 yaşları arasındaki cinsel yönden aktif gençlerde görülme sıklığı, daha büyük yaş grubunda yer alan kişilerle karşılaştırıldığında, neredeyse 3 kat daha fazladır. Cinsel eğitimin yetersizliği ve kimi kültürel nedenlerle gençlerin çoğu prezervatif kullanmayı ihmal ettikleri için, hastalığın bulaşma riski de bu yaşlarda çok daha yüksektir. Bu hastalığın belirtileri ve tedavi yollarına geçmeden önce klamidya nedir öğrenelim.
Klamidya, Chlamydia trachomatis adı verilen bakterinin sebep olduğu, cinsel yolla bulaşan ve teşhis edildiğinde kolayca tedavi edilebilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Bakteri vücuda girdikten sonra hemen hiç belirti vermeden, sinsice varlığını sürdürür. Hastalar komplikasyonlar ya da başka herhangi bir sebepten doktora gitmedikleri sürece bakteriyi taşıdıklarını bilemezler. Özellikle gelişmiş ülkelerde yaygın olan hastalığın bu özelliği nedeniyle, hastaların yaklaşık %40'ının hasta olduğundan haberi olmadığı düşünülmektedir.
Cinsel yolla bulaşan klamidya, korumasız vajinal, anal, oral seks yoluyla ya da enfeksiyon taşıyan kişinin genital organlarına temas yoluyla bulaşır. Özellikle 26 yaşından küçük, birden çok cinsel partneri olan, siyah ırka mensup ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan kadınlar, klamidya enfeksiyonu bakımından risk altındadır. Doğum kontrol hapı kullanmanın riski artırdığı iddia edilir.
Klamidya Sadece Cinsel Yolla mı Bulaşır?
Klamidya sadece cinsel ilişkiyle bulaşır. Tükürük veya kan yolu ile bulaşma ihtimali olmadığı için öpüşme, şırınga, kan nakli ya da aynı tuvaleti kullanmakla bulaşmaz. Özellikle vajinal ve anal seks, ender olarak da oral seks yoluyla bulaşabilir. Çok kolay bulaşabilen bir bakteri olduğu için korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak ve şüpheli cinsel ilişkilerden sonra test yaptırmak yerinde olur.
Bakteri, doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Enfeksiyon bebekte 2 hafta içinde gelişir ve solunum yolu enfeksiyonuna, zatürreye sebep olabilir.
Çoğu kadın ve erkekte, hastalık hiçbir belirti göstermez. Bakteriyi taşıyan kişiler, taşıyıcı olduklarını bilmeden cinsel partnerlerine geçirebilirler. Nadir de olsa bazı kadınlarda;
Belirtiler cinsel ilişkiyi takip eden 5. ve 15. günler arasında ortaya çıkabilir. Bu belirtiler söz konusu olduğunda klamidya ihtimali de göz önüne alınarak gerekli tedavi yapılmazsa kasıklarda ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve adet döneminin dışında görülen kanamalar ortaya çıkabilir. Daha ileri aşamada ise enfeksiyon rahime sıçrar ve pelvik enflamatuar hastalığına (PID) sebep olur. Bu durumda kısırlık, düşük ve dış gebelik riskinde artış olduğu görülür.
Erkek hastalarda ise;
Hem erkek hem de kadınlarda bu belirtilerin ortadan kaldırılması, bakterinin vücuttan atılmasını sağlamaz. Belirtilerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedaviler sadece şikayetleri ortadan kaldırır ama hastalığın bulaşıcılığını önlemez. Klamidya enfeksiyonu teşhisi konan erkek hastaların hemen hemen yarısında üreme fonksiyonunun etkilendiği gözlenir.
Klamidya, çok ender olarak Reiter sendromu olarak adlandırılan, gözleri ve eklemleri etkileyen bir duruma da sebep olabilir.
Klamidya ne kadar erken teşhis edilir ve tedavi ne kadar erken başlarsa, kalıcı bir hasara sebep olmadan iyileşme ihtimali de o kadar yüksek olur. Çoğu zaman enfeksiyon herhangi bir şikayete sebep olmadığı için, başka bir nedenden dolayı doktor kontrolüne gidene kadar fark edilmez. Problemin erken dönemde fark edilebilmesi için şüpheli bir cinsel temas sonrasında klamidya testi yapılması şarttır. Tanı konulmamış ve uygun şekilde tedavi edilmemiş klamidya, erkek ve kadında üreme organlarına zarar verebilir, kısırlığa, erkeklerde prostat iltihabına sebep olabilir.
Klamidya testi ile tanı konduktan sonra, eğer başka komplikasyonlar yoksa azitromisin ve doksisilin türevi antibiyotiklerle etkili şekilde tedavi gerçekleştirilebilir. Bu ilaçlar %90 civarında başarılı sonuçlar verir. Hamile olmayanlarda tek doz ilaç kullanımı, tedavi için yeterli olur. Hamilelerde ise etken maddesi eritromisin olan antibiyotikler tercih edilir. Tedavi sırasında hastaların cinsel ilişkiye girmemeleri istenir. Tedavi sonrası tekrar PCR testi yapılması gerekmez. Gebelerde tedavi daha zor olduğundan antibiyotik tedavisinden sonra tekrar test yapılması önerilir.
Eğer klamidya teşhisi aldıysanız, son 6 ay içinde cinsel ilişkiye girdiğiniz kişilere de bu bakteriyi bulaştırmış olmanız çok yüksek bir ihtimaldir. Bu kişileri durumdan haberdar etmeniz, şikayetleri olsun ya da olmasın mutlaka test yaptırmalarını önermeniz gerekir.
Uygun antibiyotikler ile klamidyanın tedavisi çok kolaydır. Duruma göre tek doz ya da 7 günlük antibiyotik tedavisiyle tamamen iyileşme sağlanır. Tedavi sırasında cinsel ilişkiye girmemek gerekir. Tedavi son derece güvenilirdir ve sonrasında yeniden test yaptırmak gerekmez. Fakat gebelerde çok daha hassas bir tedavi gerektiğinden, antibiyotiklerin bitmesinin ardından, uygun bir zamanda testin tekrar yapılması tavsiye edilir.
Klamidya cinsel yolla bulaşan bakteriyel bir enfeksiyon olduğundan, bitkilerle tedavisi söz konusu değildir. Bitkisel gıdalar yemenin ya da içmenin bir sakıncası olmayabilir. Ama herhangi bir bitkiden elde edilen krem, losyon gibi karışımların cinsel organlara sürülmesi, içine sokulması son derece zararlıdır. Bu tür uygulamalar hiç istenmeyen başka sorunlara yol açabilir ve son derece kolay olan tedavi sürecini gereksiz yere uzatabilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda her zaman en etkili tedavi yöntemi, korunmaktır. Özellikle birbirini tanımayan eşler arası ilişkilerde prezervatif, hayat kurtarır.
Klamidya hastalığının tanısı genital organlardan sürüntü numunesi alarak yapılır. Numune kadınlarda vajinal muayene sırasında, erkeklerde ise penisin ucundan bir çubukla üretraya girilerek alınır.
Son yıllarda kadınların kendi kendilerinden numune almalarına imkan veren testler geliştirilmiştir. Bir test çubuğunu vajinasının içine yerleştiren kadınlar, bu çubuğu laboratuara götürerek tahlil edilmesini sağlayabilirler.
Erkekler için de son yıllarda daha sık tercih edilen idrar testi, penis ucundan bir çubukla girilerek yapılan testten daha pratik ve acısız olsa da, sonuç onun kadar güvenilir olmayabilir.