Kocaoğlu: “siyaset Kelleyi Koltuğa Almadan Olmaz”

Özelleştirme İdaresi tarafından satılan Bornova Ağaçlı Yol’daki Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne ait alan nedeniyle düzenlenen...

Özelleştirme İdaresi tarafından satılan Bornova Ağaçlı Yol’daki Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne ait alan nedeniyle düzenlenen yürüyüşe katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, burada kent gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.Ankara ziyaretinin yanlış algılandığını belirten Kocaoğlu, şöyle konuştu: “Yanlış algılandı, yahut basında yanlış algılandı. Siyaset giderek hızlandığı için sanıyorum. Esas olarak ben Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın fuar alanında bir ÇED talebi vardı, ÇED süreci başlasın isteniyordu. Onu müsteşar beyle, Ercan Tıraş beyle görüştüm. Bir de körfezde Devlet Demiryolları ile yürüttüğümüz projede bir sınır tahsisi vardı. Onu da yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Ercan Tıraş beyle görüştüm. Onlarda konuyu değerlendirdi. İkisinin de bugün yarın hallolması lazım. İşin geciktiği ve bizim önerdiğimiz sistemin doğru olduğunu onlar da kabul etti. Böylece o iki problemi hallettik."Ankara’ya çok seyrek gittiğini belirten Kocaoğlu, şunları söyledi: "Ankara’ya gitmişken görüşmek üzere Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dan randevu almıştım. İzmir’i konuştuk. Tamamen genel çerçevede bir değerlendirme oldu. Bir de iktisat kongresi var biliyorsunuz. Arkasından bizim Engelsizmir Kongresi var. Onları konuştuk. Neler yaptıklarımızı konuştuk. Adaylık konusunda açıkça söyleyeyim bir şey konuşmadık. Adaylık konusunda benim tutumumu biliyorsunuz. Süreci izliyoruz. Süreç devam ediyor. Ama ben dün de sayın genel başkanımıza gerekli bilgileri, yani İzmir ile ilgili bilebildiğim değerlendirmeleri yaptım”Başkan Koacoğlu, kamuoyunda adaylık yönünde bir beklenti olduğu yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi:“Böyle bir beklenti var, ben de buna hak veriyorum. Ama şöyle bir düşündüğünüzde nerenin belediye başkanı belli? Hiçbir yerin belediye başkanı belli değil. Süreci izlemekte bizim en doğal hakkımız. Daha çok süre var. Bu süreyi görmek istiyoruz. Bunu da hem genel merkezin, genel başkanın hem de benim belediye başkanı olarak en doğal hakkım olarak değerlendiriyorum. Süreç içersinde bu kararı vermenin doğru olacağını, İzmir için, ülkemiz için ve partimiz için doğru olacağına inanıyoruz. Böyle bir strateji yürütüyoruz. Bunu da bütün İzmirli hemşehrilerimizin ve basınımızın anlayışla karşılamasını istirham ediyorum. Durum bundan ibaret. Yoksa herhangi bir problem yok. Herhangi bir problemimiz olması için İzmir kamuoyundan farklı sinyallerin, farklı taleplerin gelmesi gerekir. Biz de kimsenin önünü kapatmıyoruz, herkes çalışmasını yapıyor. Farklı bir değerlendirme olursa ona açığız. Biz burada süreci kentimiz için, ülkemiz için ve partimiz için yararlı olacak şekilde götürüyoruz.”“HERKES HADDİNİ BİLSİN"Basında yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm ile ilgili gerekli adımları atmadığı yönündeki açıklamalara da cevap Kocaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Sayın Kentsel Dönüşüm İl Müdürü beyefendi devlet memurudur. 657 yasaya tabidir. Mevcut personel sistemine göre başka türlü il müdürü olamaz. Bu il müdürü zatı muhterem İzmir’e geldiğinden itibaren herkese akıl öğretmekte, herkesle konuşmakta, İzmir’in sağına soluna belli isim, belli yafta takarak İzmir’deki insanların kafasını karıştırmaktadır. Biz gecikmesine rağmen 7-8 yerde onay aldık, 7-8 yerde birden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizim uyguladığımız yasa, 5393 sayılısı yasanın 73.maddesi. İnsana, insan haklarına, demokrasiye, orada yaşayan insanların hakkına, gayrimenkul ve mülkiyet hakkına saygılı tamamen uzlaşmacı bir yöntemle çözülecek olan sistemden yanayız ve bunu uyguluyoruz. Bunun için de biz Bayraklı’da, Uzundere’de uzlaşma görüşmelerinde belirli bir noktaya geldik. Aktepe - Ermez’de tespit çalışmalarını sürdürüyoruz."Ege Mahallesi’nde planlama ve proje çalışmalarının bittiğini anlatan Kocaoğlu, şunları söyledi: "Mutabık kaldık. Ballıkuyu ve Örnekköy’de yine aynı şekilde. Bütün bölgelerde çalışma yapıyoruz. Onların uyguladıkları yeni çıkan yasa, 6306 sayılı yasa. Bunu uygulayana, müteahhitse müteahhitin vatandaşın gayrimenkulünü istediği gibi sahiplenmesini getiriyor. Belediyeyse belediyenin, Bakanlıksa bakanlığın. Orada vatandaşın aleyhine kullanılabilecek birçok madde var, dayatmacı bir yasa, ‘ben dedim oldu’ mantığına dayanıyor. Ve bu sayın muhterem İl Müdürü, bu yasayla kentte dönüşümü yapıyor. Bizim uygulamadığımız, aykırı bulduğumuz yasayla kent dönüşümü yapıyor. Eğer elinde bir meziyet varsa, eğer bir işbilirliği varsa, kendisi o ceberrut yasayla kent dönüşümü yapsın. Bize söz söylemenin Türkiye Cumhuriyeti’nde kimsenin hakkı yoktur. Biz Kadifekale’de heyelan bölgesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden 250 milyon lira para çıkararak, TOKİ’ye çıktığımız yolda daireleri biz vereceğiz demelerine rağmen sonra vazgeçtiler, 75 milyon liraya bir kısım daireleri alarak, Uzundere’deki konutları alarak, sadece İzmirli Kadifekale’deki vatandaşlara verdiğimiz sözümüzü, taahhüdümüzü yerine getirmek için kent dönüşümünü yaptık, gerçekleştirdik. Bize bu konuda ve bugün uyguladığımız kent dönüşümü konusunda hiçbir cepheden hiçbir Allah’ın kulu, değil siyasetçi bir şey söyleyemez."İl Müdürü’nü eleştiren Kocaoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Bu İl Müdürü eğer siyasete çok hevesliyse, devletin bürokratı değil, hükümetin bürokratıysa, hatta Bakan’ın bürokratıysa, hatta herhangi bir siyasi milletvekilinin siyasetçinin bürokratıysa, ona tavsiyem onurlu olan, etik olan şudur: İstifa eder, siyasetini yapar. Biz devlet memurluğundan siyasete geçmedik. İstifasını yapar, aday olur, seçim kazanır siyaset yapar. Bir bürokratın, 1 milyon 120 bin oyla, yüzde 56.7 oyla seçilmiş büyükşehir belediye başkanını eleştirmeye, ona akıl öğretmeye, ona kent dönüşümü öğretmeye, ona yol yöntem öğretmeye ne haddi vardır, ne hakkı vardır."Herkesin haddini bilmek zorunda olduğunu anlatan Kocaoğlu, şöyle konuştu: "Artık bürokrasiler, artık bürokratlar, hükümeti de bırakın iktidar partisinin milletvekillerinin bürokratı, onun ekibi, bunun ekibi noktasına gelmiştir. Siz bunları basın mensubu olarak yazarsanız minnettar kalırım, yazamazsınız da tabi yazamazsınız o da ayrı mesele."Başkan Kocaoğlu, Basmane çukurundaki konuyu hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: "Basmane çukurunda herkes konuşuyor, konuşuyor. O Basmane çukurunu, o hale getiren geçmiş belediye başkanımız sütten çıkmış ak kaşık gibi hâla konuşuyor. Ben geçmiş belediye başkanlarının hiç birine bu güne kadar söz söylemedim. Söylemedim. Yine de söylemeyeceğim. Ama bıçak kemiğe dayanırsa, bakın bıçak kemiğe dayanırsa kime ne söyleyeceğimi çok iyi biliyorum. Bunu da böyle bilin. Orada biz gerekli ilaçlamaları yapıyoruz. Orada bu hukuki sorun var. Vali Beyin ‘Büyükşehir Belediyesinin’ görevi demesine gerek yok. Büyükşehir Belediyesi görevini biliyor. Aynı Vali Beyin ‘Sümerbank arazisinde yasayı uygulayacağım. Ben kanunları uygularım’ diyerek müze olacak diye kendi sadece tek başına hüküm vermesi bu kentin geleneğinde yok. Bu kentin yönetiminde yok. İl Genel Meclisinin, İl Özel İdaresi'nin malları yerel sermayedir, servettir. Bunu lise mezunu çocuk bilir. Devlette bürokrat olmaya gerek yoktur."Buranın müze olmasına, Ege Medeniyetleri Müzesi olmasına karşı çıkan olmadığını anlatan Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Orada paylaşılmak istenen müze bunun örtüsüdür. Bunu Vali Bey de çok iyi bilmektedir. Orada tam yapılmak istenen 40 bin metrekare inşaat alanı olan turizm imar planı olan arsanın satılmasıdır. Elden çıkartılmasıdır. Bir yandaşa havale edilmesidir. Oradaki problem budur. Vali Beyin bunu gizlemeye saklamaya işbirliği etmeye hakkı yoktur. Vali Bey devletin valisi olmak durumundadır. İzmir’de yerelde yatırımcı en büyük kuruluş İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı belediyelerdir. Vali Beyin görevi devlet adına, devlet kurumları adına İzmir Büyükşehir Belediyesi ile buradaki yerel kurum ve kuruluşlarla, devletle, devlet kurumlarıyla koordinasyonu sağlamaktır. Yani bizim hakkımızı bizim önümüze çıkan bürokratik engelleri Ankara’da savunmaktır. Vali Bey bu görevi yapmak durumundadır ve zorundadır. Görevi budur. Ama Vali Bey de İl Müdürüne dediğim gibi siyaset yapacaksa bütün çıkışlarından bütün beyanatlarından siyaset yapmak istediğini ve hükümetin hatta hükümetin belli bir kanadının temsilcisi gibi İzmir’i yönetmek istediğini, bunca yıllık 66 yaşındaki tecrübeme rağmen görüyorum. Geçen kendisine gittim. Bunların hepsini tek tek anlattım. ‘Bunları biz diyalog içerisinde sürdürebiliriz. Basından beyanat verilmekle bunlar olmaz’ dedim. Salı günü kendisiyle makamında ziyaret ederek söyledim. Sanki ben tam tersini söylemişim gibi iki gündür basın üzerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bombardıman yapıyor. Sayın Valimizin böyle bir hakkı yoktur. Yerel seçimlerde başka bir amaçla buraya geldiyse bunu da yapmaya hakkı yoktur. İzmirli 4 milyon insan, geçmişte birçok insana verdiği gibi, Sayın Valimiz de eğer bu doğrultuda giderse ‘kanunu kullanıyorum’ diyerek hakkaniyet içerisinde davranmadığı müddetçe İzmir Büyükşehir Belediyesini ve İzmir halkını bulacaktır. Ben buradan Sayın Valime İzmir Büyükşehir Belediyesinin seçilmiş belediye başkanı olarak ya benimle belli bir kurum içerisinde belli bir hiyerarşi içerisinde beraber çalışırız, yahutta çalışamayız. Çalışamamak benim problemim değildir. Çünkü beni getiren kararname değildir. Beni getiren 4 milyon İzmirlidir."Dört milyon İzmirlinin oyu ile bu makama geldiğini belirten Kocaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "İzmirli getirdiği müddetçe buranın bir numaralı seçilmiş kişisi olarak ve bütçesi en büyük kurum olarak ve hükümetle on senedir yaptığı yatırımlarda daha fazla yatırım yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bu kentin kalkınması bu kenti kalkındırmaktan sorumluyum. İzmirli hemşehrilerimiz bize yetki verdiği müddetçe kimseyi dinlemeyiz. Biz hesabımızı zaten veriyoruz. Bunu herkes bilsin ki ölmüş eşek kurttan korkmaz. Biz öyle lafla sözle söylemle değil. Cumhuriyetten bu tarafa siyasetten gelen bir ailenin ferdi olarak, siyasetin kelleyi koltuğa almadan yapılmayacağını bilir, kelleyi koltuğa alır, siyaseti yaparız. Ben bugüne kadar konuşmadım, aman Hükümet’e saygı, aman Vali’ye saygı, aman şuna saygı, aman buna saygı. Yok kardeşim. Anlaşılmıyorsa anlatırız. Daha bildiğimiz çok şey var. Zamanı gelince bunları anlatırız. Burası Türkiye’nin en huzurlu kentidir. Devlet eliyle, bürokrasi eliyle bu kentin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur, kimsenin bozmaya da gücü yetmeyecektir.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz