ANKARA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Türkiye'de 947 adet doğal sit, 6 bin 192 adet arkeolojik sit, 194 adet kentsel sit, 132 adet tarihi sit, 385 adet karma olmak üzere toplam 7 bin 850 adet sit alanı bulunduğunu bildirdi.
CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, Bakan Koç'un cevaplaması istemiyle TBMM'ye verdiği soru önergesinde, İzmir'in Çeşme ve Alaçatı bölgelerinde koruma altında olan birçok sit alanının sit derecelerinin düşürdüğünü ve bazı alanların ise doğal sit kapsamından çıkardığını hatırlatarak, işlemlerin gerekçelerini sordu. Bakan Koç, söz konusu soru önergesine verdiği yazılı cevapta, bu kararın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından verildiğini belirterek, "Alınan kurul kararları, sit dereceleri düşülerek yapılaşmaya açılma çabası olmayıp, yapılan literatür ve arazi çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan bilimsel veriler doğrultusunda Çeşme ve Alaçatı Belediye ve mücavir alanları kapsamındaki sit alanlarının koruma statülerinin bilimsel ve gerçekçi esaslara dayandırılarak koruma kullanma dengesinin yeniden belirlenmesidir" ifadelerini kullandı. Koç, Türkiye'nin, doğanın ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik olarak taraf olduğu ve onayladığı uluslararası sözleşmeler ve bağıtların bulunduğunu ifade etti. Türkiye'de 947 adet doğal sit, 6 bin adet 192 arkeolojik sit, 194 adet kentsel sit, 132 adet tarihi sit, 385 adet karma olmak üzere toplam 7 bin 850 adet sit alanı bulunduğunu belirten Koç, "3386 sayılı ve 5226 sayılı kanunlarla değişip 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında günümüze kadar bakanlığımca yapılan çalışmalar sonucunda koruma altına alınmış olup bunların bir kısmı herhangi bir özelliği nedeniyle uluslararası sözleşmeler kapsamına girebilmektedir. Bunların dışında diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yetki ve sorumluluk alanına giren yerler de bulunmaktadır" ifadelerine yer verdi.
Bakan Koç, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Mevzuatı kapsamında yapılan tespit ve tescil işlemlerinde, ilgili ve faaliyeti bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yanısıra çeşitli akademik çevrelerin ve Çeşme-Alaçatı kararında olduğu gibi konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de tespiti yapılan alanlar hakkındaki görüşlerinin alındığını, uluslararası yükümlülüklerin göz önünde bulundurulduğunu kaydetti.
Gediz ile Çeşme-Alaçatı bölgelerinin birbiri ile karşılaştırılmayacak kadar farklı alanlar olduğunun altını çizen Koç, "Emsal gösterilen mahkeme kararının aksine Çeşme-Alaçatı Bölgesinde, önceki sit kararlarındaki çelişkiler ve tutarsızlıklar nedeniyle, İdare mahkemeleri kararları sonucunda sit dereceleri düşürülerek ya da sitten çıkarılarak, sit alanlarının bütünlüğü tamamen bozulmuştur. Bunlara ilişkin onlarca mahkeme kararı bulunmaktadır. Kaldı ki İzmir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 18.02.2006 gün ve 1182 ile 1184 sayılı kararları; Seferihisar'dan itibaren Karaburun'u da içine alarak Çeşme Yarımadası'nın batı ucuna kadar uzanan ve yarımadanın tamamına yayılan Çeşme Yarımadası Doğal Sit Alanlarının, yalnızca Çeşme ve Alaçatı Belediye ve mücavir alan sınırlarını ve dolayısıyla tüm doğal sitlerin çok küçük bir kısmını kapsamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.