Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı Academic Hospital’da görev yapan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Erol Avşar, kolon kanserinin yaygın görülmesinin yanı sıra düzenli taramayla önlenebildiğini ve buna bağlı ölümlerde ciddi bir azalma görüldüğünü bildirdi. Kolon kanserinin gelişimini önleyen altın standardın, tüm kalın bağırsağın görüntülenebildiği kolonoskopi olduğunu belirten Avşar, kolon kanserinin bir işlemle önlenebilmesinin diğer kanser türlerine göre bir avantaj yarattığını söyledi. Avşar, 45-50 yaşındaki herkesin düzenli kolonoskopi yaptırması durumunda 20-30 yıl sonra kolon kanseri vakalarının neredeyse kalmayacağını vurguladı.
Yaş ve Ailede Bulunması En Büyük Risk Faktörleri
Sigaranın kolon kanseri riskini arttıran etkenlerin başında yer aldığını belirten Prof Dr. Erol Avşar, diğer risk faktörlerini şöyle açıkladı:
•Yaş: 50 yaş ve üstünde olanlar, cinsiyet ayrımı yapmaksızın büyük risk taşıyor.
•Ailede olması: Ailede, özellikle birinci derece yakınlarında kolon kanseri olanlar ile ailesinde erken yaşta (55 yaş öncesi) kanser hikayesi olanlarda risk artıyor.
•Bazı polip türlerinin bulunması: Adenomatöz polip varlığı riski arttırıyor.
•Jinekolojik kanser: Kendisinde ve ailesinde rahim, yumurtalık veya meme kanseri olanlarda risk artıyor.
•Beslenme şekli: Lifli gıdaları az tüketmek, bol yağlı, hayvansal protein ağırlıklı beslenmek riski arttırıyor.
•Genetik: Kalın bağırsağın genetik hastalıkları (herediter kolon kanseri) kolon kanseri gelişmesinde yüksek risk oluşturmaktadır.
•Diğer yatkınlık durumları: Daha önce kolorektal kanser veya polibi ile iltihabi bağırsak hastalığı olması da kişide kolon kanseri riskini arttıran faktörler arasında yer alır.
Kolon Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarıyor
Prof. Dr. Erol Avşar, kolon kanserinin kolay belirti vermeyen ve yavaş büyüyen bir kanser türü olduğunu, ancak belirti vermeden önce tarama testleri ile tanısı konulunca tedavisinin mümkün olduğunu belirtti.
Avşar, kolon kanserinin belirtileri hakkında; “Kalın bağırsak iki metrelik bir organ... Bağırsağın sağını tutan kanserler ile solunu tutan kanserler farklı belirti veriyor, kanserin bulunduğu tarafa göre hastanın şikayetleri değişiyor. Bağırsağın sol tarafı daha dar bir bölge... Buranın kanserlerinde daha çok dışkıda incelme, kanama, dışkı düzeninde değişme gibi bulgular oluyor. Sağ tarafta bağırsak daha geniş olduğundan, kanser burada sinsi bir şekilde ilerliyor. Bölge daha geniş olduğu için belirti vermesi daha uzun sürüyor. Hastada, halsizlik, kansızlık, iştahsızlık ve karın ağrısı gibi belirtiler oluyor.” diye bilgi verdi. Avşar, ağrılı dışkılama, yeni ortaya çıkan demir eksikliği anemisi, kilo kaybı ve karında kitle hissinin kolon kanseri açısından önemli belirtiler olduğunu da sözlerine ekledi.
Her hastanın başlı başına ayrı bir vaka olduğunu belirten Prof. Dr. Erol Avşar, yaş başta olmak üzere hastanın şikayetlerine bakarak teşhis koyduklarını söyledi. Avşar, “Toplum genelinde yaşlanmayla birlikte kolon kanseri riski artıyor. 50 yaş ve üstü büyük risk taşıyor. 50 yaşındaki bir kişiyle 20 yaşındaki bir kişiye farklı yaklaşıyoruz. 20 yaşında kanser riski düşük ama kansızlık, yutma güçlüğü, inatçı kusma, kilo kaybı, anüsten kanama, muayenede karında kitle varsa bunları alarm kabul edip daha ciddi yaklaşıyoruz.” diye konuştu.
Kolon kanserinde erken tanı ile sağ kalma süresi arasında doğrudan bir ilişki olduğuna dikkat çeken Erol Avşar, bu yüzden bu tümörde tarama testlerinin amacının kanser belirtileri henüz gelişmeden önce tanı konulabilmesini sağlamak olduğunu vurguladı.
Kolon Kanseri Teşhisinde Altın Standart Kolonoskopi
Prof. Dr. Erol Avşar, kolon kanseri teşhisinde en iyi tarama yönteminin, tüm kalın bağırsağın görüntülenebildiği kolonoskopi olduğunu belirterek, bu işlemle kolon kanserlerinin öncüsü olan adenomatöz poliplerin saptanarak aynı işlem sırasında çıkarılabildiklerini söyledi. Kolon kanserinde, kanserin yüzde 90 oranında polipten geliştiğine dikkat çeken Avşar, “45-50 yaşında bir hastaya kolonoskopi yaptığınızda, polipi görüp çıkarırsanız hastanın kaderi değişiyor. Bağırsak kanseri riskiniz varsa kolonoskopi ile bu risk sıfırlanıyor.” dedi.
İşlemin uygulanabilmesi için hastaya bir günlük sıvı diyeti uygulandığını ifade eden Erol Avşar, kolonoskopinin, gelişmiş anestezi ilaçları sayesinde tek bir iğneyle ağrısız bir şekilde kolayca yapılabildiğini belirtti. 20-25 dakika süren bu işlem sırasında hastanın tam uyku halinde olduğunu ve hiçbir şikayeti olmadığını bildiren Avşar, kolonoskopinin kolon kanseri için önemini şöyle anlattı: “Hastanın ne kadar yaşayacağını hastalığın evresi belirliyor. Kalın bağırsağın içinde 3-4 santimlik kanser oluşumlu bir polip varsa ve bu polipi kolonoskopi sırasında çıkarırsak kanseri ameliyatsız almış oluruz. Böylece hastanın ömrünü uzatmış yani normal hayat süresini kısaltmamış oluyoruz.”
Hastalığın bağırsak duvarına yayılımına göre yaşam süresinin değiştiğini ifade eden Avşar, “Bütün kalın bağırsak kanserleri için 5 yıllık hayatta kalma ihtimali yüzde 60... Erken evrede ise bu oran yüzde 90’a yükseliyor. Hastalık karaciğere yayılmışsa 5 yıllık yaşam süresi yüzde 10 civarında...” diye konuştu.
Düzenli Kolonoskopi Yaptırılsa 20-30 Yıl Sonra Kolon Kanseri Kalmaz
Sağlıklı bireylerin 50 yaş sonrasında, ailesinde kolon kanseri hikayesi olanların risk arttığı için 40 yaşında kanser taramasına başlaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Avşar, ailesinde herediter kanser olanların ise çok daha erken yaşta taramalara başlaması gerektiğini söyledi. Avşar, 45-50 yaşındaki herkesin düzenli kolonoskopi yaptırması durumunda 20-30 yıl kolon kanserinin oldukça azalacağını vurguladı.