Gürbüz, “Araştırmalara göre kolonoskopi ile tespit edilmiş olan her 20 polipten birisinin müdahale edilmezse zamanla kolon kanserine döndüğü saptanmış durumdadır” diyor.
Dünyada akciğer ve meme kanserinden sonra üçüncü sıklıkta karşılaşılan kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen kolon kanserinin toplumda 50 yaştan sonra sıklaşarak görüldüğünü belirten Bayındır Hastanesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, erken tespitin tedavinin başarı şansını artırdığını belirtiyor.
Prof. Dr. Gürbüz, “Kolon kanseri vakalarının yüzde 90’ında teşhis konulduğunda hasta yaşı 50 ve üzerindedir. Kolon kanseri vakalarının yüzde 95’inde hastalığın başlangıcı kolon polipleri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yani kolon kanserinin ana nedeni kalın bağırsak polipleridir” diyerek poliplerle ilgili şu bilgileri veriyor:
“Kolon polipleri kalın bağırsaktan alınmazlarsa ceviz iriliğindeki ölçülere ve bazıları kalın bağırsakların tamamen tıkayacak büyülüklere varabilir. Bu polipler irileştikçe kolon kanserine dönme olasılığı artış gösterir. Bir santimetre çaptaki bir adenomatöz polibin kanserleşme ihtimali yüzde 2-3 iken, 2,5cm bir polibin kansere dönme ihtimali yüzde 50 seviyesindedir. Görüldüğü gibi kolon poliplerinin kolon kanserine dönüşmesinde standart bir risk oranı bulunmayıp, polibin büyüklüğü veya polibin patolojik incelemesi sonunda erişilen bulguların özelliğine göre belirlenen riskler mevcuttur. Her kalın bağırsak polibi kolon kanserine dönmez. Ancak kolonoskopi ile tespit edilmiş olan her 20 polipten birisinin müdahale edilmezse zamanla kolon kanserine döndüğü saptanmış durumdadır.
Kolon poliplerinin büyüklüklerinin iki katına çıkma süresi birkaç yıl ile ifade edilen bir süredir. Dolayısıyla 50 yaşından sonra belirli aralıklarla yapılacak olan takip amaçlı kolonoskopi uygulamaları kolona ait poliplerin mevcut olup olmadığını ortaya koyarak, bu poliplerin yüksek kanser riski taşıyıp taşımadıklarının tespit edilebilmesine imkân sağlar. Böylece riskli kolon polipleri daha polipleri daha büyük boyutlara varamadan teşhis edilip kolonoskopik yöntemle (polipektomi işlemi) çıkartılabilirler. Dolayısıyla rahatsızlık kolon kanseri evresine varmadan durdurulmuş olur.”
Kolonoskopi ile erken teşhis
Çok sık rastlanan bir kanser türü olmasına karşın kolon kanserinin erken dönemde saptanma şansı olduğunu da vurgulayan Dr. Gürbüz, “İç organ kanserlerinden neredeyse hiçbiri kolon kanserinde olduğu gibi bir öncü anormallik (kolon polipleri) gelişiminden sonra ortaya çıkma özelliğine sahip değildir. Yani sadece kolon kanseri için kanser öncesi dönemde saptanabilme istisnası ve şansı mevcuttur. Dünyada her yıl bir milyon yeni kolon kanseri vakası saptandığı ve yine her yıl yarım milyon insanın kolon kanserinden kaybedildiği göz önüne alındığında kolon poliplerini vaktinde tespit etmenin önemi daha kolay anlaşılır” diye konuştu.
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri sağlık politikalarında şikayeti olmayan, tamamen sağlıklı bireylerde 50 yaştan itibaren 5 yılda bir kolonoskopik tetkikleri yapılması yolu ile kolon kanseri hastalığının yaşamı tehdit edecek düzeylere varmadan teşhis edilmesi ve böylece ileri dönem kolon kanserinin önlenmesinin kabul gördüğünü ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, “Bu nedenle kalın bağırsak kanserinin hastalık polip safhasındayken engellenmesi yahut erken evre kanserken başarıyla tedavi edilmesi, yani hayatın kurtarılması öngörülmektedir” diyor ve kolonoskopinin nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor:
“Kolon poliplerinin kolonoskopi sırasında alınması işlemi, elektrik kullanılarak polibin sapı yahut tabanından kesilmesi yolu ile gerçekleştirilir. Bu polip alınması işlemi hastada hiçbir ağrı veya rahatsızlık yaratmaz. Kolonoskopi ile polip alındıktan sonra hastalar aynen sadece kolonoskopi yapıldığında olduğu gibi işlemden 30-45 dakika sonra evlerine gidebilirler. Kolonoskopi ile polip alınan hastaların tedbir açısından işlemden sonraki 24-48 saat boyunca aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir. Kolonoskopi yoluyla polip alınması işlemi polibin saplı-sapsız olması, küçük yahut iri olması durumlarında teknik ve zaman açısından bir miktar değişiklik göstermekle beraber kalın bağırsağın içini tamamen dolduracak kadar büyük olanlar hariç, alınamayacak polip yoktur diyebiliriz.”