Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından Başbakan Abdullah Gül'e bir mektup gönderdi. TİSK Başkanı Refik Baydur ve Genel Sekreter Bülent Pirler imzasıyla, Başbakan Abdullah Gül'e gönderilen mektupta, uluslararası değişime ve ülke sorunlarının hızlı şekilde çözmeye dönük bir seferberliğe ihtiyaç olunan bir dönemde kurulan 58. hükümetin ülke ve millet için hayırlı olması temmenisinde bulunuldu.
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan "Acil Eylem Planı"nda önceliğin ekonomik sorunların aşılmasına, toplumun önünün açılmasına yönelik tedbirlere yer verilmesinin büyük bir hoşnutlukla karşılandığı vurgulanan mektupta, ülkenin gücünün ekonomi alanındaki başarıya bağlı olduğu kaydedildi.
Türk ekonomisinin başarısının iç ve dış pazarlarda yabancı rakiplerle mücadele eden reel sektör işletmelerinin rekabet gücü kazanmasıyla mümkün olduğuna dikkat çekilen TİSK mektubunda, bu başarılamadığı sürece Türkiye'nin uluslararası rekabet gücü sıralamasındaki yerinin gerileyeceği belirtildi.
EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY ÇALIŞMALI TİSK mektubunda, ülkenin geleceği açısından rekabet gücü ekseninde tüm toplum kesimlerinin ve özellikle işçi, işveren ve hükümet üçlüsünün işbirliği yapmasının zorunluluk olduğu vurgulanarak, bu işbirliğini etkin kılabilmenin en etkin yolunun yasal statüye kavuşmuş Ekonomik ve Sosyal Konsey'e işlerlik kazandırmak olduğu kaydedildi.
Konsey'in bir çalışma programı dahilinde ve düzenli olarak toplanması, araştırma ve inceleme yaparak görüşler oluşturması istenen mektupta, AB, insan kaynakları gibi konularda kurulmuş bulunan, ancak bugüne kadar faaliyet göstermeyen çalışma kurullarının işlevsel kılınması istendi.
AB'NİN İSTİHDAM STRATEJİSİYLE BÜTÜNLEŞMELİYİZ Mektupta, giderek ağırlaşan işsizlik sorununun çözümü için istihdam odaklı politikaların uygulanmaya konulması gerektiği vurgulanarak, Türkiye'nin ulusal istihdam politikasını sosyal diyalog yoluyla geliştirmesi ve AB istihdam stratejisi ile bütünleştirmesi istendi.
Acil Eylem Planı'nda çağdaş iş kanunu tasarısının yasalaştırılacağı yönünde bir önceliğe yer verilmeyişinin büyük bir eksiklik olduğu kaydedilen mektupta, 15 Mart 2003'te yürürlüğe girecek iş güvencesi yasasının tek başına kabul edilmesinin ülke ekonomisine ve insanına büyük zarar verdiği iddia edildi.
İşletmelerin iş güvencesi yasası ile AB ve İLO normlarının çok üzerinde ağır yükümlülüklerle karşı karşıya bırakıldığı vurgulanan TİSK mektubunda, Bilim Komisyonu'nca hazırlanan ve günün şartlarını uygun iş kanunu tasarısının zaman geçirilmeksizin yasalaştırılması istendi. Tasarının beklemeye tahammülü olmadığına işaret edilen mektupta, "İş kanunu tasarısı, iş güvencesi yasası ile eş zamanlı uygulanmadığı takdirde çözüm bekleyen iş ve işsizlik sorunu daha da büyüyecektir" denildi.
TİSK mektubunda, işletmeler üzerindeki yüklerin gözden geçirilerek, rekabet etme ve istihdam yaratma hedeflerini gerçekleştirmeye imkan tanıyacak bir düzeye çekilmesi, vergi, SSK primi, işsizlik sigortası primi, tazminat gibi ücret işgücü maliyetlerinin belirli bir takvime bağlı, kademeli olarak daha düşük düzeylere indirilmesi istendi.
Reel sektörün vergi yükünü azaltacak reforma gidilmesi talep edilen mektupta, yatırımlara uygulanan indirim stopajının kaldırılması, kurumlar vergisinin dünya ortalaması olan yüzde 15-25 düzeyine çekilmesi gerektiği kaydedildi.