Konya'da Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi tabancayla öldüren ve ardından evi ateşe veren tutuklu sanık Mehmet Altun, yaşananları anlattı.
Dedeoğuları ailesini çocukluğundan beri tanıdığını belirten Altun, şunları söyledi:
''20 yıldır aynı yerde oturuyorduk. Maktülleri çocukluğumdan beri tanırım. Ben de onlara yakın oturuyorum. Ablamlara sürekli gelir giderdik. Özellikle son 2 yıldır sürekli hafta sonları ablamlarla birlikteydik. Ablamların, komşuları Dedeoğlu ailesiyle aralarında geçimsizlikleri vardı. Benim de çocukluğumdan itibaren aram kötüydü. Sürekli sürtüşme vardı. Problemin aslı nedir bilmiyorum. Orada başkasına ait arazi vardı. Muhtemelen bu yüzden olduğunu tahmin ediyorum. Bahçeden bize doğru sürekli taş atıyorlardı. Ablamların o bölgede başka kimseyle derdi yoktu. Ablamların önceki ev sahipleri de bu aileyle araları kötüymüş. 2010 yılında ben yeni askerden geldim. Babam, ablamların, komşularıyla kavga ettiği ve kavganın da anneme küfür ettikleri için çıktığını söyledi. 2010 yılında babamın tüfeğiyle kavga esnasında havaya ateş ettim. O nedenle hakkımda işlem yapıldı. İlk ruhsatlı silahımı 2018 yılında aldım. En son olan kavgada ben yoktum. Ama sonradan olay yerine gittim. 12 Mayıs olayından sonra bir hafta ablamlarda kaldım. Silahım evde duruyordu.''
''Öncelikle benim ve ailemin, Keleş ve Çalık ailesiyle ilgili kesinlikle ırkçılık söz konusu değil. Son yaşanan olayda ailem beni azmettirmedi. Amacım barışın sağlanmasıydı" diyen sanık Altun, "Sırf o amaçla gittim. Amacım öldürmek değildi. Kesinlikle kasten öldürmedim. Böyle bir niyetim olsaydı konuşmazdım. Silahı daha önce evimde hırsızlık olduğu için aldım. O aileye karşı kullanmak için almadım. Olaydan önce psikolojik ve ailevi sorunlarım yüzünden Ankara, İstanbul, Bursa'ya gittim. Konuşmaya olaydan 2 gün önce karar verdim. Kavgadan sonra sürekli tehdit ediliyorduk. Amacım arayı düzeltmekti. Kimseye söylemedim. Söylesem izin vermezlerdi '' dedi.
Dedeoğulları ailesinin evine giderken tabancayı kendini korumak için yanına aldığını öne süren Altun, şunları söyledi:
''Silahı kendimi korumak için aldım yanıma. Benzini neden aldığımı bilmiyorum. Yakma niyetim yoktu. Saat 18.00 sıralarında o eve gittim. Öncesinde cumaya gittim. Silahı olaydan 1 gün önce yanıma almıştım. Olaydan 2 gün önce de araç kiralamıştım. Tamamen konuşmak için gittim. Dosyayı alıp isimlerini yazdım. Belediye çalışanı olarak kendimi tanıttım. Bana 'Bizim belediyeyle işimiz olmaz' dediler. Ailenin oğlu olan Barış'ın olmadığını öğrenince oradan ayrıldım. Barış gelsin öyle konuşalım, dedim. 5 dakika sonra tekrar gittim. Tanınmamak için cerrahi maske takmıştım. Ama oradan birisi beni tanırmış gibi oldu. Benden maskemi çıkarmamı istediler. Daha sonra da maskemi çıkarıp silahı elime aldım. Onlarla kibar bir şekilde konuştum. Kızlardan biri taş attı ama oradan kaçtım. Silahı doğrultup, ateş edemedim. Vurmak istemedim. Daha sonra kendimi kaybettim. Nasıl ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Kargaşa anını hatırlamıyorum. Şarjör değiştirdim bir kere, ikinci şarjörde mermi hazırdı. Daha sonra silahımı ateşledikten sonra sağa sola kaçan oldu. Yaralılar daha sonra yine saldırdı. Sadece bir kişiye yerde yatarken ateş ettim. Diğerlerini hatırlamıyorum. İçeri kaçana ise 2 kez ateş ettim. Mermiler çantamın içindeydi. Silahı ilk aldığım 2018 yılında mermileri basmıştım. Kaç kez ateş ettim hatırlamıyorum. Bu olay 15-20 dakika sürdü, diye hatırlıyorum. Zaten hepsinin öldüğünden emindim. Daha sonra da arabaya bindim. Benzin aklıma geldi. Kamera ve delillerin yok olması için direkt bidonu evin içine ittim. Ateşe verdim''
Saldırının ardından memleketi olan Bozkır ilçesindeki köylerine gittiğini anlatan Altun, ''Daha sonra olay yerinden ayrıldım. Bozkır'a gittim. Saat 18.30- 20.00 sıraları köye gittim. Giderken telefonum açıktı. Sadece araç kiralama firmazı sahibi aradı. Hızlı gittiğim için uyardı. 4-5 gün bağ, bahçe kırsal alanda yaşadım. Köye gittikten sonra sim kartı kırıp attım. Bana ulaşsınlar istemedim. Kimse beni azmettirmedi. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Onlara karşı kin duymuyordum. Sadece konuşmak istiyordum. Bana izin vermiyorlardı. 3-5 yıl husumet olmadı aramızda. Taki ramazan ayına kadar. Olaydan birkaç gün önce evlerinin önünden geçerken, el kol hareketi yaptılar ama önemsemedim. Böyle olsun istemedim. Özür diliyorum. Pişmanım''dedi.
Duruşma diğer sanıkların dinlenmesiyle devam etti.
Konya'da, Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi tabancayla öldüren ve ardından evi ateşe veren tutuklu sanık Mehmet Altun'un dinlenilmesinin ardından 12 Mayıs'ta 2 aile arasında yaşanan kavga nedeniyle tutuklu bulunan diğer sanıklar Lütfi Keleş ile Veli Keleş'in oğlu Ali Keleş, SEGBİS üzerinden, tutuksuz sanık Veli Keleş ise duruşma salonunda ifade verdi.
Mehmet Altun'un eniştesi Lütfi Keleş, 'azmettirme' suçlamasını reddederek, ''Böyle bir şeyden haberim yoktu. Haberim olsaydı da kabul etmez, yaptırmazdım. Hep ara bulmaya çalışıyordum. 12 Mayıs'taki olaya sonradan katıldım. Cezaevine girdikten sonra Mehmet Altun ile görüşmedik. Ziyaretime eşim, çocuklarım, ablam ve eniştem geldi. Eşimin kardeşi olduğu için eşi ve annesi, babasıyla Mehmet Altun, evimize ara ara ziyarete gelirdi. Olaydan 4-5 ay önce bana silahının olduğunu söylemişti ama hiç görmedim. Aileden kimsenin azmettirdiğini düşünmüyorum, olamaz da. Harun oğlu Ali Keleş, cezaevine para gönderiyor" dedi.
Dedeoğulları ailesinin avukatlarından birinin "12 Mayıs'taki kavganın ardından suçun üstlenilmesini kim istedi?" sorusu üzerine Lütfi Keleş, "Tarım işleriyle uğraştığımız için işlerimiz kaldı. Eşim de tutukluydu. Bu nedenle suçu üstlendim. Karşı taraf devamlı tahrik ediyorlardı. O yüzden 'Uslandılar mı?' diye sordum. Bizi yalan ifadeyle içeri soktular. Mehmet Altun, kendi Facebook hesabından silah resmi göstererek 'Güzel mi?' diye sordu. Ben de 'Silahlarla ilgilenmem, senin de mi var?' diye sordum. Onda silah olduğunu bu şekilde öğrendim. Benim Kürtlerle bu zamana kadar bir sorunum olmadı" cevabını verdi.
Mayıs ayındaki kavga nedeniyle tutuklu olan Ali Keleş de ifadesinde şunları söyledi:
"Veli Keleş, babam olur. Olayla ilgili Mehmet Altun ile görüştüğümüz, konuştuğumuz yoktur. Yolum düştükçe hallerini, hatırlarını sormak için uğrarım. 2 aile arasında geçen hiçbir olaya karışmadım. 2010'daki olayı sadece duydum. Mehmet Altun ile samimiyetimiz yok. 12 Mayıs'ta yaşanan kavga olayında yer aldım. Bu yüzden yargılanıyorum. 12 Mayıs'taki olaydan sonra Mehmet Altun ile bir görüşmemiz olmadı. Silahı olduğundan haberim yoktu, telefon açtığımda annem ile görüşürüm. Dosyadaki imza olayından haberim yoktu. Eşim, oğlum ve annem ziyaretime geldi. Babam ile beraber cezaevinde olduğumuz için kuzenim Ali ağabey, bizimkilere para yatırır. Bizimkiler de sonra ona ödeme yapar. Hiç kimse ile 'Şikayetten vazgeçilirse cezaevinden çıkabiliriz' gibi bir görüşme yaşanmadı."
Sanıklardan Veli Keleş de suçlamaları reddederek, "Böyle bir şey olduğunu bilsek asla kabul etmezdik. 12 Mayıs'tan sonra kimseyle olayımız olmadı. Mehmet'in bu olayı yapacağından haberimiz yoktu. Böyle bir konu aramızda hiç konuşulmadı. Olay günü ailemden kimseyi görmedim. Olaydan sonra Ali Çalık beni aradı. Dedeoğulları tarafından ateş sesi geldiğini söyledi" dedi.
Duruşmaya ara verilirken, aranın ardından diğer sanıkların dinlenilmesine devam edilecek.
DHA