Fabrikada işçi Mehmet A. (29), 2014 yılında Pelin H. (27) ile evlendi. Çiftin V. E. ismini koydukları bir erkek çocukları dünyaya geldi. Mehmet A., 11 kasım 2016 tarihinde eve geldiğinde eşini ve o dönem 1,5 yaşında olan oğlunu evde bulamadı. Eşine ulaşamayan Mehmet A., polise giderek kayıp başvurusunda bulundu. Mehmet A., eniştesi Durmuş B.'nin de (30) evde olmadığını ve kız kardeşinin eşine ulaşamadığını öğrendi. Mehmet A., eşi Pelin'in, birlikte kaçtığını düşündüğü eniştesi Durmuş B.'den şikayetçi oldu.
MERSİN'DE ORTAYA ÇIKTI
Pelin H., 13 Kasım'da Mersin'in Anamur ilçesinde polis merkezine giderek ifade verdi. Kendi isteğiyle evden ayrıldığını belirten Pelin H., "Ben Durmuş B. ile kaçmadım. Aramızda iddia edildiği gibi bir ilişki olmadı. Eşim benimle, çocuğumla ve evle ilgilenmiyordu. Eve geç geliyordu. Aramızda şiddetli geçimsizlik vardı. Çocuğumu Emine E. isimli bir kişiye bıraktıktan sonra evden ayrıldım" dedi. Durmuş B. ise, Pelin H.'nin Anamur'da olduğunu öğrendiğini, bilmediği bir yerde başına bir şey gelmesinden korktuğu için Anamur'a gittiğini ileri sürdü.
HASTANEYE GİDİYORUZ DİYE ÇOCUĞU BIRAKMIŞLAR
Çocuğun bırakıldığı Emine E. ise ifadesinde, Durmuş B., oğlumun arkadaşı olduğunu, gece yarısı eve gelip, çocuğun kendisinin olduğunu ve hastaneye gidecekleri için de çocuğa bakmasını istediğini söyledi. Daha sonra da Mehmet A.'nın gelip çocuğu aldığını belirtti.
Durmuş B.'nin eşi Semra B. ise, eşinin telefon mesajlarında, "Pelin ile 'canım' diye konuşuyordu. Bu nedenle eşimle tartıştım. Eşim Pelin ile kaçtı" dedi.
YEREL MAHKEME EŞİT KUSURLU BULDU
Olayın ardından Mehmet A., avukatı aracılığıyla hem çocuğunun velayetini alabilmek, hem de 50 bin lira değerinde maddi ve manevi tazminat için boşanma davası açtı. Konya 2'nci Aile Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme, iki tarafı da eşit kusurlu buldu. Kararda, ''Pelin A.'nin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, erkeğin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği, kadın ve çocukla ilgilenmediği, eve geç geldiği ve ihtiyaçları tam olarak karşılamadığı, eşine ,'kör, sağır, deli' gibi kelimeler kullandığı, eşini kastederek, 'ben ucuz aldım, hemencik verdiler' gibi aşağılayıcı sözler kullandığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu'' gerekçesiyle çocuğun, babadan alınıp anneye verilmesine, babanın, anneye 250 lira yoksulluk nafakası ödemesine karar verdi.
2'NCİ HUKUK DAİRESİ: ERKEK AZ KUSURLU
Yerel mahkemenin kararı üzerine Mehmet A.'nın avukatı Gülsen Pişmiş karara itirazda bulundu.
İtiraz üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2'nci Hukuk Dairesi, açılan davada yerel mahkemenin verdiği kararı reddetti. Dairenin kararında, "Erkeğin eşini kastederek, 'ben ucuz aldım, hemencik verdiler' şeklindeki sözlerle aşağıladığı eylemine vakıa olarak dayanılmadığı halde usulünce ileri sürülmeyen vakıanın kusur tespitine esas alınıp davacı/davalı erkeğe kusur olarak yüklenmesi hatalıdır. Kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, erkeğin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, ihtiyaçları tam olarak karşılamadığı, eve geç geldiği, ilgisiz davrandığı, eşine hakaret ettiği eylemlerine nazaran boşanmaya neden olan olaylarda davalı/davacı kadının daha ziyade davacı/davalı erkeğin daha az kusurludur. Tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru olmamıştır. Bu durumda davalı/davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu ise de erkek de kusurlu olup kendisi de boşanmayı talep ettiğine göre evlilik birliğin devamında erkek tarafından korunmaya değer yarar kalmamıştır" denildi.
BABAYA 18 BİN LİRA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
Kararda çocuğun anneye verilmesinin isabetsiz olduğu belirtildi. Annenin babaya 10 bin lira maddi, 8 bin lira manevi olmak üzere 18 bin lira tazminat ödemesine hükmetti. Kararda, "Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun yaşı ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında babaya tevdi olunan çocuk için aylık 200 lira tedbir ve iştirak nafakası taktir edilmiştir. Kararda, kadının erkeğe göre daha ziyade kusurlu olduğu, kadının boşanmaya neden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı, davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaktadır. Bu nedenle Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52'nci maddesi hükmü dikkate alındığında erken için 10 bin lira maddi, 8 bin lira manevi tazminat taktir edilmiştir" denildi.
Mehmet A.'nın avukatı, kararın emsal niteliğinde olduğunu belirtti. (DHA)