Marmara Üniversitesi tarafından 81 ilde 250 atık su arıtma tesisinden alınan numuneler üzerinden koronavirüse yönelik araştırma yapıldı. Araştırma sonucu Konya'nın koronavirüs yoğunluğunun İstanbul'dan fazla olduğu belirlendi. Bunun üzerine gözler, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da yaptığı basın açıklamalarında koronavirüs vaka sayısının en fazla olduğu ilk 5 il arasında yer aldığını belirttiği Konya'ya çevrildi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, yapılan açıklamanın yanlış anlaşılmalara neden olduğunu belirterek, kentin suyunda herhangi bir problem olmadığını vurguladı. Numunelerin atık sudan alındığını dile getiren Başkan Altay, şunları söyledi:
''Konya'nın suyunda herhangi bir problem yok. Hatta şunu iddia ediyoruz; Konya'nın merkezde çeşmesinden akan suyun kalitesi, Türkiye'nin neredeyse hiçbir şehrinde yok. Hem hijyen olarak hem damak tadı olarak. Çünkü memba suyu kalitesinde suyu sunuyoruz. Buradan çıkan sonuç ne? Atık su arıtmanın çıkışından alınan numunelerdeki ölü Covid'li sayıdır. Konya atık suyun yüzde 99'unu arıtıyor. Onun için de verinin yüksek çıkması normal. İkincisi bu verinin çıkmasında Büyükşehir Belediyesi'nin ya da arıtma tesisinin bir eksiği yok. Bu sahada Covid'li hasta sayısının çokluğunu gösteriyor. Zaten Sağlık Bakanı'mız her gün söylüyor, Konya ilk 5 ilin içinde, diye. Atık su arıtmada sistem olarak çalışma mantığı olarak dünyanın uyguladığı en iyi sistemi uyguluyoruz. Hiçbir eksiğimiz yok. Dolayısıyla buradan çıkan sonuçta bizim bir kusurumuz, hatamız yok. Bunun da kamuoyu tarafından doğru algılanmasını arzu ederim.''
Necmettin Erbakan Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü araştırma görevlisi Dr. Alper Bayrakdar ise illerdeki atık su arıtma tesislerinden numuneler alınıp, izleme amaçlı koronavirüs testi yapıldığını, testin sonucunun da o ildeki vaka yoğunluğunu gösterdiğini kaydetti. Atık sudaki testin vaka sayısını vermediğine dikkat çeken Bayrakdar, ''Bu hastalık vaka sayısını vermemekte. Bize sadece yoğunluğu vermektedir. Maalesef, Konya ilimizde birçok ilimize karşı hatta İstanbul'u baz aldığımızda anlamlı bir yoğunluk var. Bunu hastanelerden ve hasta vaka sayılarından da görebiliyoruz. Atık su arıtma tesislerindeki numunelerden de bunu izlemek mümkün'' dedi.
Vakadaki yoğunluğun nedeninin hızlı normalleşmeye geçişten kaynaklandığını belirten Bayrakdar, ''Bunun sebebi tahminlerime göre, birincisi çok hızlı normalleşmeye geçiş olsa gerek, diye düşünüyorum. İkincisi Konya'da bir sosyalleşme var. Örneğin bir ramazan ayı geçirdik. Yapılmaması gereken o kadar çok uyarılara rağmen toplu iftarlar gerçekleştirildi. Toplu teravihler gerçekleştirildi. Toplu cuma namazları gerçekleştirildi. İnsanlar bu uyarılara aldırış etmedi. Sosyal mesafeyi koruyamadılar. Bayramda her ne kadar yasak olmasına rağmen bayram sonrası 'geçmiş bayramınız mübarek olsun' tebrikleri gerçekleştirildi. Bu nedenle maalesef sayılarda patlama yaşattı'' diye konuştu.
Atık suda yapılan testin koronavirüs vaka yoğunluğunu belirlediğini kaydeden Dr. Bayrakdar, ''Vaka artışı ile sudaki koronavirüs yoğunluğunun doğru orantılı olduğunu söyleyebiliriz. Direkt bize vaka sayısını vermese de karşılaştırmalı olarak oran veriyor. Konya ilini baz aldığınız zaman o sayı bize hiçbir şey ifade etmiyor ama başka illerle kıyas yaptığımız zaman yoğunluğu görebiliyoruz, vaka sayısındaki fazlalığı görebiliyoruz. Yoğunluğu azaltmak için kesinlikle bu konunun uzmanı olan Bilim Kurulu üyeleri ve doktorların tavsiyelerine uyulmalı. Maske, sosyal mesafe, hijyen kurallarına uyulmalı ve eğer çok gerekli değilse kalabalık alanlara hiç girilmemeli. AVM'ler, pazarlar daha sakin ve tenha saatler ayarlanabilir. Komşu, eş dost gezmelerine gidilmemeli'' dedi.
Dr. Alper Bayrakdar, atık sularda hastalık belirtisi olmayıp koronavirüs geçirmiş insanların da virüs kalıntılarının bulunmasının mümkün olduğunu belirtti. Bayrakdar, şunları söyledi:
''İyileşmiş insanda da korona teşhisi koyulmuş, iyileşmiş, testleri negatif çıkmış insanların gaitalarında (dışkı) dahi 4 haftaya kadar süreyle halen koronavirüs tespit edilebiliyor. Dolayısıyla sizin vücudunuzda olan bir şey, bir şekilde koronavirüsü nasıl atıyorsunuz? Öksürme ve hapşırmayla boşaltım yoluyla atıyorsunuz. Dolayısıyla sizin dışkınızda insan gaitasında bu virüs mevcut. Bunu da en iyi tespit edebileceğiniz yer atık su arıtma tesislerindeki kanalizasyonlardır. PCR testleri yapılıyor. Bu atık sudaki korona sayıları da bu şekilde belirleniyor. Tıpta boğazdan alınan sürüntüye benzer tamamen aynı bir testle bir metotla yapılıyor. Böylelikle iller bazında bir karşılaştırma yapılıyor. İlçeler bazında, mahalleler bazında da düşünülebilir. Böylelikle mahalleler arasındaki koronavirüs yoğunluğunu da bize gösteriyor. Sürüntü testleri kişi hastalanırsa hastaneye giderse ve gerekli görülürse yapılıyor. Ama birçok insan bu semptomları hissetmeden hastalığı geçiriyor. Aynı insan birçok insana bulaştırabiliyor. Sürüntü testleri hasta olan insanlardan yapılıyor. Ama atık sudaki hasta olmayan daha doğrusu hastalık belirtisi görülmeyen, görmediğimiz insanlarında da koronavirüsüdür. Diyelim ki bir mahallede hiç vaka yok. Ancak biz oradan atık su numunesi aldığımız zaman ve testleri yaptığımız zaman o mahallede vaka olduğunu görebiliyoruz. Atık sulardan alınan numuneler bize böyle bir avantaj sağlıyor. Aslında bu bir izleme parametresidir.''
Kaynak: DHA