İSTANBUL (İHA) - Başbakan Yardımcısı ve Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Aralık ayında yapılacak Kopenhag Zirvesi'nde aday ülkelerin üyelikleri hakkında önemli kararların alınacağını söyledi.
Türk Amerikan İşadamları Derneği'nin (TABA Am-Cham) bu akşam düzenlediği ve ABD eski Başkanı Bill Clinton'ın da katıldığı "Avrupa Birliği Yolunda Türkiye - Avrupa - ABD İlişkileri" konulu konferansta konuşan Yılmaz, "Eğer Avrupa 21. yüzyılın zorluklarına pozitif katkıda bulunacak bir global aktör olarak ortaya çıkacaksa, bu değişime gerçekten de yardımcı olabilecek tek aday ülke Türkiye'dir" dedi.
Aralık ayında yapılacak Kopenhag Zirvesi'nde aday ülkelerin üyelikleri hakkında önemli kararların alınacağını ifade eden Yılmaz, "Ulusumuz Kopenhag Zirvesi'nden Türkiye'nin bir an önce birliğe katılımını destekleyecek olumlu bir karar alınmasını beklemektedir" şeklinde konuştu.
"Kopenhag Zirvesi'nde üyeliğimize ilişkin önümüze ayrımcı engellerin konulmayacağı hususunda bir güvence almak istemekteyiz" diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu hususta bazı kuşkularımızın bulunmasının haklı nedenleri vardır. Bazı önemli Avrupalı devlet adamlarının kültürel farklılıklara işaretle AB'yi bir Hıristiyan kulübü olarak tanımlama eğilimleri toplumumuzda ciddi kuşkulara yol açmaktadır. Bize göre bu tarz görüşler Avrupa değerlerini hiçe sayan sığ bir yaklaşımdır. Bu tarz düşüncelere bakmaksızın AB üyeliğine doğru olan yürüyüşümüz sürecektir. Bunun Türkiye ve AB için bir gereklilik, hatta tarihi bir sorumluluk olduğuna inanıyorum.
Eğer Avrupa 21. yüzyılın zorluklarına pozitif katkılarda bulunacak bir global aktör olarak ortaya çıkacaksa bu değişime gerçekten de yardımcı olabilecek tek aday ülke Türkiye'dir."
Avrupa'nın birleşmesinin artık bir hayal olmaktan çıktığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'nin şu an tarihinin en kapsamlı genişleme sürecini yaşadığını, mevcut onbeş üye ülkenin yanı sıra, Türkiye'nin de bulunduğu 13 aday ülkenin, Avrupa Birliği'ne hazırlandığını ifade etti. Yılmaz, ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin ve ABD ile ilişkilerinin tamamlayıcı ve destekleyici unsurlar olarak gördüğünü, AB'nin hem güvenlik mimarisini, hem de ekonomik boyutunu zenginleştirecek kilit ülkelerden biri olacağını sözlerine ekledi.