Afyonkarahisar'ın Emirdağ İlçesi'nde 4 yıl önce vatani görevini yaptığı askeri birlikte 2 bin 400 metrelik koşu sırasında kalp krizi geçirip kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Esat Mengilli'nin (27) komutanları tarafından dövüldüğü; kalp rahatsızlığı olduğunu belirtmesine rağmen koşuya zorlandığı ve bu nedenle öldüğü iddia edildi.
Babanın şikayeti üzerine, bir astsubayla 3 uzman çavuş hakkında 10'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle askeri mahkemede dava açıldı.Jandarma Kıdemli Üstçavuş Özay Ayvaz (34) ile uzman çavuşlar Mustafa Korkmaz (35), Muhittin Baş (34) ve Sinan Almış'ın (34) 'İştirak halinde ölümle neticelenen asta müessir fiil' suçundan Eskişehir Askeri Mahkemesi'nde yargılandıkları bildirildi.
Baba Yusuf Mengilli, "Komutanları bize, Esat'ın kalp krizi geçirip şehit olduğunu söylediler. Onu şehitlikte toprağa verdikten yaklaşık bir yıl sonra terhis olan arkadaşları gelip, oğlumun komutanları tarafından dövüldüğünü söyleyince biz de dava açtık" dedi.
TEÇHİZATLI KOŞU SIRASINDA FENALAŞIP DÜŞTÜ Emirdağ 3'üncü Jandarma Eğitim Tabur Komutanlığı'nda 7 Şubat 2007 tarihinde meydana gelen olayda, 73 günlük er Esat Mengilli, birliğinde düzenlenen 2 bin 400 metrelik teçhizatlı koşuya katıldı. Mengilli varış yerine 500 metre kala fenalaşıp yere düştü. Askeri ambulansa alınan Mengilli kaldırıldığı Emirdağ Devlet Hastanesi'nde doktorların yaklaşık 45 dakika süren çabalarına rağmen yaşamını yitirdi. Verilen doktor raporlarında Esat Mengilli'nin geçirdiği kalp krizi sonucunda öldüğü belirtildi. Mengilli, memleketi olan Hatay'da düzenlenen askeri törenin ardından şehitler mezarlığında toprağa verildi.
'DÜŞÜNCE, TEKME VE SOPALARLA DÖVÜLDÜ' İDDİASI Olaydan yaklaşık bir yıl sonra vatani görevlerini tamamlayıp tehris olan bir grup er Hatay'a giderek ölen Esat Mengilli'nin babasıla görüştü. Erler, baba Mengilli'ye oğlunun koşu öncesinde ve koşunun sonlarına doğru yere düşmesi nedeniyle komutanları Jandarma Kıdemli Üstçavuş Özay Ayvaz ile jandarma uzman çavuşlar Mustafa Korkmaz, Muhittin Baş ve Sinan Almış tarafından tekme ve sopalarla dövüldüğünü iddia edip, vatani görevlerini tamamladıkları için bu konuda tanıklık yapabileceklerini söyledi.
Baba Yusuf Mengilli bu iddia üzerine, Emirdağ'ın askeri yargı olarak bağlı olduğu Eskişehir'deki 1'inci Hava Kuvveti Komutanlığı askeri savcılığına suç duyurusunda bulundu. Askeri Savcı Hava Hakim Üsteğmen Ali Yılmaz tarafından açılan soruşturmada olay tarihinde Esat Mengilli'nin birliğindeki acemi erlerin ifadeleri alındı.
TERHİS OLAN ERLER İFADE VERDİ Terhis olan erlerden Hüsamettin Vural askeri savcıya verdiği ifadesinde koşu sırasında yere düşen Esat Mengelli'yi astsubay Özay Ayvaz ile uzman çavuşlar Mustafa Korkmaz, Muhittin Baş ve Sinan Almış'ın tekme atıp yerde sürükleyerek zorla koşturmaya çalıştıklarının söyledi. Tanık er Mehmet Ali Yıldırım da, koşu sırasında yere düşen Esat Mengilli'ye astsubay kıdemli üstçavuş Özay Ayvaz'ın sopayla vurduğunu öne sürdü. Er Halil Sarıoğlu da, Esan Mengilli'nin koşu öncesi rahatsızlığı olduğunu söylediğini, bunun üzerine astsubay ile uzman çavuşların Esat'a sopa ile vurduklarını, ardından yapılan koşuda da yere düşen Mengelli'ye yine aynı kişilerin sopayla vurup tekmelediklerini iddia etti.
10 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ Askeri Savcılık 21 Temmuz 2009 tarihinde hazırladığı iddianamede astsubay kıdemli üst çavuş Özay Ayvaz, jandarma uzman çavuşlar Mustafa Korkmaz, Muhittin Baş ve Sinan Almış'ın, 'İştirak halinde ölüm ile neticelenen asta müessir fiil' suçundan yargılanmalarını istedi. Eskişehir Askeri Mahkeme'de açılan davada 10 yıla kadar hapis cezaları istenen 4 sanığın tutuksuz yargılanmalarının devam ettiği ve suçlamaları kabul etmedikleri belirtildi.
ANNE- BABA: SUÇLULAR CEZALANDIRILSIN Baba Yusuf Mengilli (63) ile anne Fetva Mengilli (60), olayda suçu olanların cezalandırılmasını istedi. 4 kızlarının olduğunu, tek erkek çocukları Esat'ın vatani görevini yaparken yaşamını yitirdiğini belirten Yusuf Mengilli şöyle konuştu:
"Oğlumun öldüğü tarihte tabur komutanlığından bizi arayıp Esat'ın 2 bin 400 metre koşusunda geçirdiği kalp krizi sonucu şehit olduğunu, cenazenin gönderildiğini, tabutu açmamamız gerektiğini aksi halde şehitliğinin düşeceğini söylediler. Biz söylenenlere uymayıp tabutu açtık. Oğlumun boğazında kan birikintisi, kafasında kan ve alnında morluk vardı. Bu şekilde biz defnettik. Olaydan bir yıl aşkın süre sonra oğlumun asker arkadaşlarından bir grup geldi. O zamanlar asker oldukları için konuşamadıklarını, ancak geceleri uyuyamadıklarını belirterek Esat'ımın kalp krizinden değil, yediği dayaklar sonucu öldüğünü anlattılar. Şikayetçi olmamız durumunda artık asker olmadıklarını, kimseden korkmadıklarını kendilerinin de mahkemede her şeyi anlatacaklarını belirttiler. Ben çocuğumu vatani görevini yapması için gönderdim. Birkaç kişinin dövülmesi sonucu öldü. Aziz vatan için gerekirse ben de seve seve canımı veririm ama, bu şekilde eğitim vermekle görevli komutanlar tarafından dövülerek öldürülmesi için değil. Hakkımızın aranmasını istiyorum. Tabur içerisinde bu olayı örtbas etmeye çalıştılar. Olayda suçu olanların cezalandırılmasını istiyorum. Adaletin yerini bulacağına inanıyorum."
DHA