Korona virüsünün belirtilerini ve vücutta meydana getirdiği sağlık problemlerini anlatan Dr. Ahmet Faruk Yağcı, “Bu virüs bir grip gibi (burun akıntısı, hapşırma, öksürme) belirtiler gösteriyor ve genç sağlıklı bireylerde bir hafta sonra etkisini yitiriyor. Virüs öncelikle akciğerde viral zatürre yapıyor. Akciğerin bütün alanlarını kaplayabiliyor ve adeta ısıyla temas eden bir plastik gibi akciğerin büzülmesine sebep oluyor. Akciğerin bütün alanlarını hızla etkisi altına alıyor ve o alanları adeta yakıyor. Bunun yanı sıra akciğerin oksijen alışverişi yapmasını engelliyor ve böylece; kalbe, böbreklere ve karaciğere düzgün oksijen gidemiyor. Bu da organ yetmezliğini meydana getiriyor ve bunun arkasından da ölüm geliyor” dedi.
Virüsün yaş ile birlikte öldürücülük oranının arttığını belirten Dr. Yağcı, “Dünyada şimdiye kadar 0 ila 9 yaş arasındaki bireyler için bir ölüm oranı bildirilmedi. 10 yaşından yaklaşık 30 yaşa kadar olan bireylerde ise binde 1 ila 2 arasında ölüm oranı görüldü. Ölen bireylerin ise genelde başka bir hastalığının olduğu ve virüsün bunu tetiklemesiyle ölümün yaşandığı söyleniyor. 30 yaşından itibaren ölüm oranları yüzde birlere kadar yükseliyor. Asıl tehlike altında olan grup ise 60 ila 79 yaş aralığıdır. Bu yaş grubunda ilave hastalığının olup, olmamasına bakmaksızın ölüm oranları yüzde 14’e çıkıyor. Açıkçası bu virüs yaşlıları tehdit ediyor” diye konuştu.
Korona virüsün farklı bir yapısı olduğuna dikkat çeken Dr. Yağcı, “Korona virüs grubundan olan Covid-19 virüsü yeni bir virüs ve çok ciddi hasta etme özelliği var. Virüsün tedavisi için bir takım denemeler yapılıyor ancak henüz bir sonuca ulaşılamadı. AIDS tedavisinde kullanılan AZT (Zidovudine) ilacının bu virüs için de kullanıldığı ve oldukça başarılı olduğu söyleniyor” şeklinde konuştu.
Alınacak önlemleri sıralayan Dr. Yağcı, “Gribal enfeksiyonlardan korunmak için insanların öncelikle yakın temastan uzak durması gerekiyor. Hasta olanların iş yerlerinden tecrit edilip, evine yollanması lazım. Çünkü öksürük ya da hapşırmayla ortama dağılan damlacıklara temas etmek, hastalığın bulaşmasına neden olacaktır. Bunun dışında kişinin özdirenci yüksek tutulmalı. Yani beslenmesine dikkat etmeli. Bağışıklığın güçlenmesi için soğan, az haşlanmış sebzeler ve kara mürver ekstresinin tüketilmesini öneriyorum. Sigara ve alkol kullanılmamalı. Bir takım rahatsızlıkları varsa onları da tedavi ettirmeli. Sıkça el, yüz yıkamak çok faydalı. Dezenfektanlar ile el dezenfekte edilmeli” önerilerinde bulundu.
Grip aşısının yeni virüslere karşı korucuyu olduğunu ve mutlaka yaptırılması gerektiğini de belirten Dr. Yağcı, aşıyla ilgili şu ifadelerde bulundu:
“Grip aşıları her yıl bir önceki yılın en fazla görülen virüs cinslerinin dört tanesinden elde ediliyor. Yani bir önceki yıl görülen o dört virüsün proteinlerine karşı geliştiriliyor. Özellikle 40 yaşın üzerindeki bireyler, çalışma ortamının kalabalık olduğu kişiler, diyabeti, kalp ve böbrek yetersizliği, akciğer rahatsızlığı olanlar ve onların aile büyüklerinin grip aşısı olmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü aşılar daha önce görülen virüs enfeksiyonlarını engellediği gibi yeni virüs enfeksiyonlarının da şiddetini azaltıyor. Bu aşı her yıl ağustos ayının sonundan başlayarak, Ekim ayı sonuna kadar yaptırılabilir.” (İHA)