Türkiye'de ilk koronavirüs vakasına rastlanılması hemen herkeste şu soruyu akla getirdi: Bundan sonra ne olacak?
Habertürk canlı yayınına katılan bilim insanları vatandaşların neler yapması gerektiğini şöyle sıraladı:
Prof. Dr. Rahmet Güner (Enfeksiyon hastalıkları uzmanı)
"Şimdi hem sürpriz hem sürpriz olmayan durum. Sonuç itibarıyla uzun zamandır bu duruma hazırlık yapma aşamasını yaşadık. Bundan sonra yapacağımız bu olayı yönetmek olacaktır. Vatandaşlarımıza hep aynı mesajların gitmesi gerikiyor. Daha önce bahsettiğimiz önlemlerde herhangi bir değişiklik yok. Bu hastanın mutlaka yakınları karantina altına alınacaktır. Temas ettiği kişiler karantina altında alınacaktır. Bu tek vakamız olmayabilir. Mühim olan bundan sonra yaptığımız hazırlıklar çerçevesinde hem hastayı iyi şekilde yönetmek hem de gereken önlemlerin alınmasını sağlamak. Özellikle vakanın son zamanlarda beraber olduğu, yakın temasta bulunduğu kişileri mutlaka buna eklemek lazım. O kişilerle irtibat kurularak onların semptom ve bulgularını kayda geçirip, 14 gün süre içerisinde izleme altında olmayı sağlamak gerekiyor. Herhangi bir şikayetleri yoksa o kişilerin elbette evlerinde karantina altında tutulmaları, günlük şikayetleri var mı sorgulanmaları ve bir şikayetleri olduğu takdirde maske ile sağlık kurumlarına başvurmaları. Bu durumda yakın temasta oldukları için bu bilgiyi de karşı tarafa vermiş olacaklar. 112 ile yakınları mutlaka takip edilecektir. Bizim hayatımızda değişecek çok fazla bir şey olduğunu söyleyemem. Hastalığı olan kişilerin çok fazla kalabalık ortamda bulunmamalarını öne çıkarabiliriz. Aktif çalışan kişilerin daha önce bahsettiğimiz önlemler dışında ilave önerilerle donanmalarına gerek yok. Eğer hasta iseler sokağa çıkmasınlar. İşe gitmek gerekirse ellerini yüze götürmemeyi alışkanlık hale getirsinler. Mümkün olduğunca sıkışık ortamlarda bulunmaktan kaçınsınlar. Lütfen panik yapılacak hiçbir durum yok. Bugün olmaması beklenemezdi. Bundan sonra yöneteceğiz."
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan (Enfeksiyon Hastalıkları Başkanı)
"Bu zaten beklenen bir şeydir. Bu virüsün Türkiye'ye girmemesi diye bir şey sözkonusu değildi. Hatta bunun dışında da virüsü taşıyan insanlar olabilir. Şu anda da bir vaka çıktı. Yeni vakalar olacaktır. Mümkün olduğu kadar artmaması, hastalığın daha yavaş yayılması. Alınması gereken tedbirler var. Bu tedbirlerin bir kısmı devlet tarafından alınması gereken tedbirler, onlar mutlaka alınıyor ama insanların alması gereken tedbirler ve kurallar var. Onlara dikkat edilmesi lazım. Okullarda alınması gereken tedbirler var. Alkollü el dezenfektanları eli yeteri kadar temizler, su ve sabun da temizler. Hangisi daha kolay ve o sırada mümkünse her ikisi birlikte yapılabilir. İnsanlara en az yüzde 60 alkol konsantrasyonu olan el dezenfektanı ya da kolonyayı yanlarında taşımalarını, gerektiği zamanda bununla ellerini temizlemelerini öneriyorum. Ne zaman el temizlenmesi gerektiğini iyi bilmeli insanlar. Bilinmedik yerlere dokunulduğunda ortak kullanılan bir yerse, ellerini ağızlarına, burunlarına, gözlerine götürmeden önce mutlaka ellerini temizlemeleri lazım. Kural budur."
Prof. Dr. Tevfik Özlü (Bilim Kurulu Üyesi)
"Aslında şaşırtıcı değil, beklediğimiz bir durumda. Sayın Bakan da daha önceki açıklamasında 'Türkiye'de hastalık olabilir, bunu tespit edemedik ama bu yok anlamına gelmiyor' demişti. Bugün artık 109 ülke gibi Türkiye de koronavirüs görülen ülke aşamasına geçmiştir. 90 günlük bir süreç hazırlanması için yeterli bir süreçti. Epeyce bir zaman kazandık. Bu süreçte bütün sağlık teşkilatı kendini hazırladı. Farkındalık, bilgi paylaşımları yapıldı. Dolayısıyla hazırız, telaşa, paniğe gerek yok. Bu bir vaka ama bundan sonra bunu izleyen vakalar da olabilir, olabilecektir. Bizim yaşadığımız ülkede de koronavirüsle karşılaşma olasılığımız artık var. Bu bir paniğe yol açmasın, koronavirüsler de diğer solunum virüsleri gibi karşılaştığımız virüslerden bir tanesi. Diğer virüslere göre ölümcüllük oranı daha düşük. Bizim alabileceğimiz tedbirler virüsten daha güçlü dedi sayın bakanımız. Dünyadaki verilere baktığımızda da hastaların yüze 80 hastaların hasta olarak atlattığını biliyoruz. Ölüm oranı da yüzde 2'ler civarında. 50 yaşının üzerinde ise ancak diğer hastaları varsa ölüm oranı yüksek olabiliyor. 70 yaşında ise maalesef biraz yüksek. 50 yaşın üstünde hiper tansiyon, koah, diyabeti olan ya da ileri yaşta olan kişilerin kendilerine daha çok dikkat etmeleri açısından önemli. Gençlerimizin de yaşlılara hastalığa bulaştırmama açısından dikkat etmelerine fayda var. Öksürük, ateş, solunum sıkıntısı olunca, yurtdışı seyahat öyküsü varsa ya da olmasa bile maske takıp gerekli sağlık kurumlarını araması yeterli olacaktır. Genelde bir algı var. Yeni bir hastalık dolayısıyla hastalık karşısında yapılacak bir şeymiş gibi algı oluşturuyor ama bu hastalık tedavi edilen bir hastalık. Vakaların çok önemli kısmı takiple atlatılacak hafif olgular. Elimizde bugün hastaları tedavi edeileceğimiz tıbbi imkanlar, ilaçlar var. Daha önce Sars, Mers gibi daha ölümcül hastalıklar vardı ama dünya bununla başa çıkabildi. Bugün ölüm oranı çok daha düşük bir koronavirüsle karşı karşıyayız. Özellikle havalar ısınmaya başladı, bu da bir avantaj. Türkiye 90 gün içinde hazırlıkları tamamladı, virüsün hızını kestiği bir döneme giriyoruz. Belki Türkiye'de ağır bir salgın yaşamayabiliriz. Bundan sonra hastalığın yayılmasını, engellemek, azaltmak, hızını kesmek gibi tedbirler alınacaktır. Bilim Kurulu'nda sürekli görüş alışverişi var. Bugüne kadar daha çok vaka girmemesi için alınan tedbirler sözkonusuydu. Şimdi ise bulaşım azaltılmasıyla ilgili tedbirler alınabilir. Toplu organizasyonlar, toplantılar, kongreler, maçlar gibi faaliyetlerde virüsün hasta kişilerden sağlam kişilere geçmemesi için bazı tedbirler alınması gündeme gelebilir."
"Okul konusu şu ana kadar gündeme gelmedi. Okulların kapatılması da bir tedbirdir. Şu anda böyle bir tedbirin sırası gelmiş mişmidir, Bilim Kurulu bunu tartışır. Bu tedbirler verilere dayanarak yapılıyor. Kişisel görüşlere göre değil, toplumda hastalığın ne sıklıkta görüldüğü risk hesaplamaları üzerinden görülüyor. Bilim Kurulu bir danışma kuruludur. İdari kararlar Sağlık Bakanlığımıza aittir. Bakanlığımız bu konuda her zaman ileride oldu. Dünyada bazı tedbirleri Türkiye öncül olarak almıştır, okullar konusunda henüz netleşmiş bir öneri yok. Bilemiyorum gündeme gelebilir. Sars'ta hazırlıksızdık. İlk ataktı o. Çok şaşırtıcı oldu. Ölümcüllük oranı çok fazla olmasına rağmen kısa bir süre sonra hastalık kendi kendini sınırladı. Bu iyi bir senaryoydu. Şimdi daha sonra Mers olayını yaşadık. Şimdi covit dediğimiz hastalıkla karşı karşıyayız. Daha önce yaşadığımız deneyimlerden dolayı korkumuz vardı. Virüsle baş edebilmeniz için özelliklerini bilmeniz lazım. Bu virüsün korkulan tarafı hızlı yayılması. Bugün İtalya'dan söz ederken tümüyle bir ülkenin karantina altına alındığını söylüyoruz. Bu şimdiye kadar görülmemiş bir önlem. Bu tedbirler işe yarıyor. Çin'de artık gerileme dönemi başlamış durumda. Bir tarafta korku var. Öbür taraftan da bu tedbirlerin işe yaradığını görebiliyoruz. Onun için umutsuzluğa kapılmamıza gerek yok ama tedbir almakta fayda var. Öncelikle böyle bir hastalıkla ki, ki bunlar viral solunum yolu virüsleridir. Böyle bir hastalıkla başa çıkabilmek sadece Sağlık Bakanlığı'nın veya idarenin yapabileceği şey değildir, halkımızın da rol oynaması lazım. Bu süreçte dikkat edilmesi gerekiyor. Hastaysanız maske kullanacaksınız. 1 metreden fazla mesafeyi koruyacaksınız. Ellerinizi sık yıkayacaksınız, suya sabuna dokunacaksınız. 1 ay öncesine göre toplum bu kurallara çok daha uyumlu ve dikkatli."
Prof. Dr. Yeşim Taşova (Çukurova Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları)
"Herkes koronavirüsten nasıl korunacağını çok iyi öğrendi. Bu virüsün bize gelmemesi anormal olurdu. Daha yayılmasını, riskli grubun enfekte olmasını engellemeye çalışacağız. Özellikle enfeksiyon hastalıkları uzmanları el dezenfektanıyla elimizi sık sık yıkıyoruz. Özellikle öksürük, ateş şikayetiyle gelen hastalara mümkün oldukça maske vererek çok hızlı şekilde muayenesini yaparak hızlaştırmaya çalışıyoruz."