Tüm Türkiye'de olduğu gibi İstanbul'da da koronavirüsle ilgili tıbbi mücadele ve önlemler sürüyor.
Sağlık Bakanlığı'nın son açıklamasına göre, Türkiye'de toplam vaka sayısı 5 bin 698, can kaybı sayısı ise 92 oldu.
Bakanlık, bazı kaygılara dayandırarak verileri şehir bazında açıklamıyor.
Konuştuğumuz Ankara ve İstanbul'daki sağlık sektörü kaynakları ise "İstanbul'un vaka ve ölümler açısından önde olduğunu" belirtiyor.
İstanbul'da koronavirüs vakalarına karşı hem devlet hastaneleri hem de özel hastaneler yoğun olarak hizmet veriyor.
Türkiye'deki test merkezlerinin altısı İstanbul'da bulunuyor.
Bu merkezler şunlar:
Testlerin yapılması sürecini İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü organize ediyor.
Koronavirüs şüphesiyle hastanelere başvuran hastaların gerekli görülmesi durumunda sürüntü örnekleri alınarak bu merkezlerden birinde test yapılıyor.
Hem devlet hastaneleri hem de özel hastanelerde yataklı tedaviler sürüyor.
Konuştuğumuz, İstanbul'da farklı hastanelerde görev yapan doktorlar, hastalara test yapılmadan yaşanan bazı ölümlerin kayıtlara girmediğini, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın ölümünde olduğu gibi bazı olaylarda ise test sonucunun ölümden sonra geldiğini ve sonradan rakamlara eklendiğini belirtiyor.
Doktorlar, bakanlığın test sonucu pozitif çıkan hastalarla ilgili açıkladığı verilerin doğruluğuna inandıklarını, bununla birlikte İstanbul'da daha yoğun test yapılması durumunda vaka sayısının çok yüksek bir oranda artabileceğini söylüyor.
Özel hastane ve laboratuvarların koronavirüs testi yapıp yapamadıklarına dair özellikle sosyal medyada ve Whatsapp gruplarında çelişkili bilgiler ve duyurular paylaşılıyor.
Bu platformlarda, İstanbul'daki çeşitli hastane ve laboratuvarların test yaptığına dair bilgiler dolaşıyor.
Konuyla ilgili BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Reşat Bahat, koronavirüse karşı en güvenilir testin PCR testi olduğunu, test sürecinin devlet kontrolünde olduğunu, devletten bağımsız bir şekilde paralı olarak bunun yapılmasının yasal olmadığını söyledi.
Dernek Başkanı, bir özel hastanenin koronavirüs şüphesi olan bir hastasına test yapılmasına karar verildiğinde, numune alıp bunu yine devlet kontrolündeki test merkezlerinden birine gönderdiğini ve bunun da ücretsiz olduğunu belirtti.
Bahat, koronavirüse karşı doğruluk payı daha az olan serolojik testlerin yapılmasının ise yasal olmakla birlikte bazı sakıncıları olduğunu ve kazanç kapısına döndürülmemesi gerektiğini aktardı.
Bahat özetle şunları söyledi:
"Koronavirüse karşı PCR testleri yüzde 96 güvenilirdir. Benim hastaneme gelseniz de, koronavirüs semptomları var ise ve teste karar verilirse ben sizden numune alıyorum, devletin denetimindeki 20 test merkezinden birine gönderiyorum ve bunun için bir bedel almıyorum çünkü bunu devlet yapıyor. Koronavirüs semptomları olan birine PCR testini kamuya bildirmeden ve parayla yapmak suçtur."
"Yasal olan serolojik testi de anlamlı bulmuyorum. Yüzde 80 güvenli bu test, vatandaşa yanlış cesaret verebilir. Ama vatandaş ısrar ederse, bunun sonucunun altına şu yazılmalıdır: 'Bu test yüzde 80 güvenlidir, yarın hasta olmayacağınızı göstermez, bunun pozitif çıkması durumunda bile PCR'la doğrulanmalıdır."
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde sağlık malzemelerinin yetersiz olduğu yönünde paylaşımlar yapılmış ve yardım çağrısında bulunulmuştu.
Bu kampanya daha sonra durdurulmuştu.
Yine sosyal medyada hem doktorlar hem de sağlık çalışanları tarafından bu yönde paylaşımlar yapılmıştı.
Büyük bir devlet hastanesinin bünyesinde yer alan bir doktor BBC Türkçe'ye Sağlık Bakanlığı'nın son günlerde İstanbul'daki hastanelere daha fazla teçhizat gönderdiğini söyledi.
Bununla birlikte bu doktor, bunun sürekliliğinin sağlanması gerektiğini belirtti.
Birkaç haftadır gönderilen malzemelere yönelik yer yer hırsızlıklar yaşandığı, buna karşı imza karşılığı temin sisteminde tedbirlerin sıkılaşmaya başladığı da gelen bilgiler arasında.
İstanbul'da koronavirüs teşhisi konulan yurttaşlar arasında sağlıkçılar da yer alıyor.
Sağlık Bakanı Koca da son günlerdeki açıklamalarında koronavirüs tedavisi gören sağlıkçıların olduğunu teyit etti.
BBC Türkçe'ye konuşan, İstanbul'da farklı yerlerde görevli doktorların ve İstanbul Aile Hekimleri Derneği'nin açıklamaları, kentte koronavirüs tedavisi gören sağlıkçıların sayısının en az "onlarca olduğunu" gösteriyor.
Tedavi görenler arasında hem doktorlar hem de oran olarak onlardan daha fazla olmak üzere sağlık çalışanları yer alıyor.
İstanbul Acıbadem International Hastanesi'nin çalışan 33 yaşındaki Dilek Tahtalı, 24 Mart'ta yaşamını yitirdi.
Hastane yetkilileri BBC Türkçe'ye, Tahtalı'nın fatura takip bölümünde çalışmakta olduğunu belirtti.
Tahtalı'nın yaşamını yitirdiği Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Başhekimliği tarafından yapılan açıklamada, "Tahtalı'nın Covid-19 enfeksiyonu dışında, kronik hastalıklarının da mevcut olduğu" belirtildi.
Tahtalı'nın Twitter hesabında 7 ve 9 Mart'ta, kendini kötü hissettiğini belirttiği paylaşımlar yaptığı görülüyor.
7 Mart'taki paylaşımda, "Burun tıkanıklığı-Aşırı geniz akıntısı-Baş ağrısı-Halsizlik-Gün sonu başlayıp gece uyutmayan kriz halinde gelen öksürük nöbetleri" ifadelerini kullanan Tahtalı'nın 9 Mart'taki paylaşımında ise "Bi düş artık ateş bi bırak yakamı yeter" cümlesini kullandığı görülüyor.
Aile üyeleri, Tahtalı'nın 10 Mart'ta hastaneye başvurduğunu belirtiyor.
Sağlık Bakanı Koca, Cuma akşamı yaptığı açıklamada, Tahtalı'nın, taşıyıcı olan ve başka yakınları hastanede bulunan bir kişinin muhasebe işlemleri için kendisiyle temasıyla virüsü kaptığını söyledi ve şunları ekledi:
"O temasla virüsü kapıyor. Ondan önce de ateşinin olduğunu biliyoruz. Muhtemelen mevsimsel bir grip tablosu vardı. Onun üzerine koronavirüs taşıyan birisiyle temas etmesi üzerine takip edildiği hastaneye gidiyor.
"Daha önce kronik hastalıkları nedeniyle takip edildiği bir başka özel hastaneye gidiyor. Orada 58-59 yaşında bir kişi ile temas ediyor. O kişi yoğun bakıma girmiş oldu ve o kişiyi de kaybettik."
Tahtalı'nın naaşı 26 Mart'ta, memleketi Amasya'da toprağa verilirken, olay sosyal medyada koronavirüsün sanılanın aksine hem gençleri de etkilediği ve hem de sağlık sektörü çalışanlarının ciddi riske maruz kalması açısından tartışmalara neden oldu.
İstanbul'da kentin iki yakasında koronavirüs ölümleri için mezarlıklar belirlendi.
Önce sosyal medyaya düşen mezarlık bilgileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından da teyit edildi.
Bu kapsamda Avrupa yakasında Kilyos, Anadolu yakasında ise Yukarı Baklacı mezarlıkları, koronavirüs ölümleri için defin yeri olarak belirlendi.
Bu arada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, koronavirüsle mücadele kapsamında aldıkları önlemleri açıkladı.
İmamoğlu'nun açıkladığı maddeler şöyle:
İBB kentin farklı noktalarındaki billboardları, üzerinde "#birliktebaşaracağız. Bu zor günlerde birbirimizle yardımlaşacağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. Hep birlikte başaracağız" yazılarıyla donattı.
Öte yandan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ise salgına karşı aldıkları önlemler kapsamında 65 yaş üstü ve maddi durumu iyi olmayan 50 bin kişiye 6 hafta boyunca gıda kolisi yardımı yapılacağını açıkladı.
Yerlikaya açıklamasında, "Hayırseverlerimizin desteğiyle 300 bin gıda kolisi hazırlıyoruz. Gıda kolileri pazartesiden itibaren mobil uygulama firması "Getir" tarafından teslim edilecek" dedi.
İstanbul'da yeni tedbir açıklamalarıyla sokaktaki nüfus yoğunluğu azalırken geçtiğimiz hafta sonu havanın güzel olmasıyla özellikle sahillerde insan ve araç yoğunluğunun oluşması kaygı yaratmıştı.
Bu hafta sonu ise hem son bir hafta içerisinde açıklanan yeni tedbirler hem de hava durumu tahminin yağmurlu olarak görülmesi nedeniyle yoğunluğun geçen haftaya nazaran düşmesi bekleniyor.
PANDEMİ NEDİR? - Pandemi nedir, ülkeleri nasıl etkiler?