Sağlık Bakanlığı ile DSÖ tarafından yürütülecek 'Covid-19 ile Mücadelede Ulusal Kapasitenin Güçlendirilmesi Projesi'nin açılışı AB Başkanlığı'nda gerçekleştirildi. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen açılış toplantısına, Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, AB-Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve DSÖ Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev katıldı. AB fonlarıyla desteklenen 24 ay sürecek projenin bütçesi 5 milyon 300 bin avro. Proje ile hızlı antijen test kapasitesinin arttırılması ve halk sağlığı laboratuvarlarının hem insan kaynağının hem de teknik kapasitesinin geliştirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın başta Covid-19 olmak üzere potansiyel salgın tehditlerine karşı tarama, teşhis ve izleme kapasitesinin artırılması, Covid-19 için yapılan testlerin sonuç alma sürelerinin azaltılması ve böylece, hastalığın yayılmasının önlenmesi amaçlanıyor. Proje kapsamında gerçekleştirilecek 'Genom Analizi' çalışmaları aracılığıyla virüsteki mutasyonların zamanında tespit edilmesi de hedefleniyor.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı, koronavirüs ile mücadelede Türkiye ve AB'nin işbirliği yapmaya devam ettiğini vurguladı. Kaymakcı, koronavirüs krizinin ilk günlerinde Türkiye'nin diğer AB ülkelerine ve diğer ülkelere hızlı şekilde tıbbi malzeme yardımında bulunduğunu, 141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşını Türkiye'ye sağlıklı şekilde dönmesini sağladığını hatırlattı. Kaymakcı, "Bu dönemde AB ile de işbirliği yapıldı. Türkiye umarız önümüzdeki dönemde AB Dayanışma Fonu'ndan da kaynak sağlayabilir. Çünkü koronavirüs ile mücadele kıtamız Avrupa'da ortak hareketi gerektiriyor. Bugün bahsettiğimiz projeyi aslında 2016 yılı IPA fonlarından sağlamış olduğumuz bazı tasarruflar sayesinde gerçekleştiriyoruz. Biz Türkiye aday ülke olarak IPA fonlarını en verimli şekilde kullanmaya devam ediyoruz. Proje ile Türkiye'nin koronavirüs ile mücadeledeki gücü daha da artacak. Türkiye-AB ilişkilerinde de umarız 2021 yılı olumlu gündemin uygulanabileceği bir yıl olacaktır. Bunu sağlık alanında da diğer alanlarda da göreceğiz. Türkiye'nin AB'ye üyeliği hem Türkiye hem AB için hem de üçüncü dünya için bir kazançtır. Türkiye'nin AB üyeliğinin AB'ye en değerli aşı olacağına inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin AB üyeliği aşısı AB'yi daha sağlıklı, daha güçlü yapacaktır" ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe de pandemi nedeniyle tüm dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğini, Türkiye'nin de bu süreçten etkilendiğini belirtti. Meşe, "Pandemi ile kapsamlı mücadele etmek için tüm kurumlarımız ile etkin iş birliği içinde çalışıyoruz. Etkili test politikası, kapsamlı filyasyon ile salgınla mücadelede önde gelen ülkeler arasındayız. Yakın zamanda başladığımız aşı kampanyası ile 1,3 milyonu aşkın kişi aşılanmıştır. Yakın zamanda çok iyi noktalara ulaşacağız. Ülkemize değer katacak her türlü çalışmayı da yakından takip ediyor ve destekliyoruz. Bu kapsamda bu proje de bize zor zamanlarda uluslararası iş birliğinin önemini göstermiştir. Salgının başından beri DSÖ ve AB ile bilgi ve tecrübe paylaşmaya önem veren bakanlığımız bu projeyi hazırlamıştır. Çok kısa bir zaman zarfında kabul edilen projemiz kapsamında bulaşıcı hastalıkların izlemi ve salgınlarda önemi olan erken uyarı kapasitesini daha da güçlendirecektir. Ayrıca pandemi ile etkili ve kapsamlı mücadelenin başarıya ulaşmasında uluslararası alanda işbirliğinin daha da önem kazandığı bu dönemde projemizin örnek teşkil edeceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
DSÖ Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, projeye ilişkin, "Bu proje aramızdaki verimli işbirliği ve ortaklığın devamı ve Türkiye'nin sağlık güvenliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu pandemi, sağlığın tüm yaşamımızın tarafları üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir. Küresel düzeyde şu anda 100 milyon vakaya ulaşılması bekleniyor. Hepimiz, bu virüsün daha da fazla bulaşmasını engellemek için elimizden geleni yapmalıyız. Bu proje ülke kapasitesinin tanı kitlerini güçlendirmeyi amaçlıyor. Zamanında tespit, salgınların kontrolü için çok önemli. Bu durum bu projeyi çok ilgili kılıyor. Zira birçok ülkede virüsün yeni mutasyonlarını da görüyoruz" diye konuştu.
Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, bir yıl öncesinde koronavirüsün bulaşma ölçeğini tahmin etmenin söz konusu olmadığını vurgulayarak, "Belki bir uzman bunu öngörmüş olabilir. Şimdi hepimiz bu devam eden enfeksiyon ve ölüm dalgası ile baş etmek için çabalıyoruz. Bu pandemi dünya çapında birlikte mücadele etmemizi gösterdi. Bu pandemiden etkilenmeyen ülke yok. Şimdiden tabii sosyo-ekonomik etkilerini hafifletmek için neler yapılabileceğini düşünmek lazım. Bu kriz çerçevesinde ortaklarımız ile çalışmalıyız. Bu proje bulaşıcı hastalıklarda Türkiye'yi destelemeyi amaçlıyor. Hedefimiz kısa vadede Türkiye'nin antijen test kapasitesini arttırmak" ifadesini kullandı.
(DHA)