Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, "Koronavirüs diye söylediğimiz zaman bir virüs türünden bahsediyoruz. Bu virüs türü de zaman zaman mutasyonlar gösterebiliyor. İngiltere mutasyonu ile süreç başlamıştı. Sonra Brezilya mutasyonu oldu. Ve Delta varyantı oldu, Delta Plus oldu. Şu anda da Mu'dan bahsediyoruz. Virüsler salgın devam ettikçe mutasyona uğrayarak sürdürülebilirliklerini sağlıyorlar. Yani yaşamlarının devamlılığını sağlıyorlar. Yeni görülen varyant için de aslında benzer bir durum söz konusu. Bu varyantın da daha çok bulaştırıcı olduğu şuan söz konusu bilgiler var. Ama daha çok öldürücü olup olmadığıyla ilgili şu an net bir bilgi elimizde söz konusu değil. Bu oldukça önemli. Hali hazırda Delta varyantı Türkiye için baktığımızda daha etkin, daha yaygın hale gelmiş durumda.
Bu virüs şu anda daha çok bulaştırıcı olduğu için orijinal Çin varyantı yani Vuhan varyantından daha fazla görülüyor. Mu varyantı da eğer belli bir süre sonra Türkiye ve benzeri ülkelerde yaygın hale gelirse belki de en dominant virüs bu olabilir. Ama bulaşma yönünden şu an için elimizde katına dayalı olarak farklı olduğunu gösteren bir şey söz konusu değil. Bazen şöyle şeyler oluyor; 'İşte bu virüs çocukları, şu hastalığı olanları daha çok tutuyor.' Hayır öyle bir şey yok. Sadece risk gruplarına göre değerlendirme yapmak gerekiyor. Tüm koronavirüs tipleri için kalabalık olan yerlerde, temasın çok olduğu yerlerde, havalandırması ters olan yerlerde ve aşısız kişilerde daha yaygın olacağı, daha öldürücü olacağı ve daha ağır sonuçlara sebep olacağını söylemek çok doğru olur. Aşı olanlarda hangi tür olursa olsun hastalık daha hafif geçiyor. Tabii ki istisnai durumlar söz konusu olabilir. Örneğin 3 doz aşıya rağmen kişi hasta olabilir, hayatını kaybedebilir. Ama genel olarak baktığımızda Sağlık Bakanımızın da açıkladığı verilere baktığımızda aşı olan insanlarda hangi varyant olursa olsun hastalık daha hafif geçiriliyor." dedi.
Prof. Dr. Mustafa Çetiner de "Ulaşım yoğun olduğu yerlerde mutasyon şanssızlığı da yada şansı da artıyor. Yani Mu varyantı da yine Güney Afrika'dan, Kolombiya'dan kaynaklı bir varyant. Ve bugün bakıldığında tüm Kolombiya'daki vakaların yüzde 36-38'ini oluşturuyor. ABD'de yüzde 2, Türkiye'de tespit edilmiş sadece iki. Yani bu varyantın daha dominant ve daha yaygın bir varyant olması için Delta varyantından çok daha hızlı yayılan baskın bir varyant olması lazım. Bunun öyle olmayacağını göreceğiz. Şu anda bence Türkiye'nin gündemindeki Mu varyantı değil, Türkiye'nin gündemindeki Delta varyantı. Tam da okulların açıldığı bu dönemde. Çünkü İngiltere varyantı ile Alfa varyantı ile karşılaştırıldığında, Delta varyantından kaynaklı yaklaşık hastane yatışları iki kat daha arttırıyor. Ve biz okulları bir taraftan açtık, bunu yapmak zorundaydık. Çünkü 18 milyon eğitim alan öğrenci, genç var Türkiye'de. Ve 36 milyon eğitim yılını biz ne yazık ki harcamak zorunda kaldık. Sadece biz değil bütün dünya bunu yapmak zorunda kaldı. Artık buradan geriye dönemeyiz. Yani öyle olduğu için bizim var gücümüzle aşılamaya yükleniyor olmamız lazım. Türkiye'de aşılama oranı arttıkça bizim varyantlarla olan hesabınız da bizim aleyhimize giderek yavaş yavaş kapanacaktır. Yani bakıldığı zaman Türkiye'de iki dozu olan hala yüzde 46. 18 yaş üstü diye bakmamak lazım. Aşılama yaşı 12'ye indi ve Delta varyantında gereken toplumsal bağışıklık oranı yüzdesi yüzde 90'lara, sayın bakanın söylediği gibi en az yüzde 85'lere çıkmış durumda. Öyle bakıldığı zaman bizim hiç tartışmasız ne kapanmaları, ne eğitimde aksamaları, bunların hiçbirini konuşabilecek durumumuz yok. Var gücümüzle bence aşılara yüklenmeliyiz ve toplumun gerçekten de aşılanması sağlamalıyız." ifadelerini kullandı.