ANKARA (ANKA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerine Deniz Feneri soruşturmasıyla yanıt verdi. CHP Genel Başkanı, “Peki, Sayın Erdoğan bu olayda işin ucu acaba size mi dokunuyor? Sayın Başbakan ve Sayın Adalet Bakanı bu işe neden burunlarını soktuklarını kamuoyuna açıklamalıdırlar. Ben şimdi bize gelen duyumları Sayın Başbakan’a soruyorum. Vaktiyle Deniz Feneri Derneği üzerinden oluşturulan fonlarla bir ilişkiniz var mıydı, yok muydu” diye sordu.
Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündemdeki konuları değerlendirdi.
-"VATANA İHANETLE EŞDEĞER BİR CÜRÜMDÜR"-
Deniz Feneri soruşturmasında yaşananlara dikkat çeken CHP Genel Başkanı, “Yüksek yardımseverlik duygusu milletimizin önemli vasıflarından birisidir. Bizi biz yapan değerlerimizin başında gelir. Bizi zor zamanlarda ayakta tutan temel dinamik bu duygudur. Buraya hile karıştırılmaz. Buraya hile karıştırmak vatana ihanetle eşdeğer bir cürümdür” dedi.
-“BİR HALKA YAPILACAK EN BÜYÜK HAKARET BAĞIŞLARI AMACI DIŞINDA KULLANMAKTIR”-
İnsani yardım teşkilatlarının, en ufak bir hileye, en ufak bir şaibeye adının karışmaması gerektiğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, “İşin doğası bunu gerektirir. Milli hayatımızın devamlılığı da bunu gerektirir. Bir halka yapılacak en büyük hakaret ve kötülük; onun zekat adı altında, fitre, sadaka adı altında yaptığı bağışları amacı dışında kullanmaktır. Hiçbir devlet böyle bir olguya seyirci kalamaz. Hiçbir devlet halkının aldatılmasına ve onun yüce duygularının sömürülmesine göz yumamaz” dedi.
-“HÜKÜMETİ SANCI TUTTU”-
Deniz Feneri Derneği hakkında bir dava açıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Konuyu şahsen incelediğim, araştırdığım için biliyorum çok ciddi delillere dayanıyor. Kaldı ki ayrıca ortada mahkeme huzurunda yapılmış itiraflar da var. Gelin görün ki, daha dava açılmadan hükümeti bir sancı tuttu. Ne kadar eğdiler büktülerse de dava açılmasına mani olamadılar” dedi.
-“BEN İDDİA EDİYORUM BUNDAN SONRA HİÇBİR SAVCI BAŞBAKAN’A SELAM VERMİŞ BİRİNE DAVA AÇAMAZ”-
Deniz Feneri soruşturmasını yürüten 3 savcının görevden alınmasına değinen CHP Genel Başkanı, “Dünyanın hiçbir hukuk devletinde böyle bir şey olamaz. Yürümekte olan bir davaya iktidarlar bu şekilde müdahale edemezler. Ederlerse kamu vicdanı ayağa kalkar. Şimdi sormak gerekir. Hani Türkiye bir hukuk devletiydi? Hani yargı bağımsızdı? Şayet bu ülkede Başbakan'ın ahbaplarına dokunulamıyorsa ne hukuk vardır, ne de yargı bağımsızlığı... Ben iddia ediyorum; bundan böyle hiçbir savcı Başbakan'a selam vermiş birine dava açamaz, hiçbir hakim ceza veremez” dedi.
-“NEDEN KORKUYORSUNUZ SAYIN BAŞBAKAN”-
Turpun büyüğünün heybede durduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Neden korkuyorsunuz Sayın Başbakan, neyin açığa çıkmasından korkuyorsunuz?” diyerek Başbakan’a şu soruları yöneltti:
“Bu olayın ortaya koyduğu bir diğer gerçek de, Sayın Başbakan'ın çağdaş uygarlığın adamı olmadığı gerçeğidir. Kendisini hukukun da, yargının da üstünde gören bir Başbakan 21. yüzyıl Türkiye’sinin Başbakanı olamaz. İşin bir de öbür yüzü var. Sayın Başbakan ve Sayın Adalet Bakanı bu işe neden burunlarını soktuklarını kamuoyuna açıklamalıdırlar. Ben şimdi bize gelen duyumları Sayın Başbakan’a soruyorum: Vaktiyle Deniz Feneri Derneği üzerinden oluşturulan fonlarla bir ilişkiniz var mıydı, yok muydu? Bir bilginiz var mıydı, yok muydu? Savcıların görevden alınmasının, davanın sanıklarından birisinin bir şeyler yapılmazsa konuşacağı tehdidiyle bir ilgisi var mı, yok mu? Kanal 7’de arama yapılacağını Kanal 7’ye bildiren köstebek kim? Bu, size çok yakın çalışan bir çalışma arkadaşınız mı? Savcıların görevden alınmasının arkasında bu gerçeklerin ortaya çıkmasından duyduğunuz telaş mı var? Bu yüz kızartıcı suçu işlediği ileri sürülenlerle ne tür bir kader ortaklığınız oldu ki, davayı açıkça ört bas etmeye çalışıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz Sayın Başbakan, neyin açığa çıkmasından korkuyorsunuz? Deniz Feneri Derneğiyle ilgili bir şaibe henüz açıklığa kavuşmamışken, bir şaibe de hükümet eliyle yaratılmıştır. Hükümetin bu paniği bu telaşı hayra alamet değildir. Turpun büyüğü heybede duruyor. Tedarikçi firmaları kimdir? Bu firmalardan hangi fiyatlarla mal alınmıştır? Bu firmalarla Dernek yöneticileri arasında nasıl bir ilişki var? İşin arkasında daha başka kimler var? Millet adına hepsinin aydınlatılmasını istemek demokrasinin, uygar olmanın, ahlakın temel kuralı değil midir?”
-“SAYIN ERDOĞAN İPİN UCU ACABA SİZE Mİ DOKUNUYOR?”-
Başbakan Erdoğan’ın bu tür olaylarda, “İşin ucu kime çıkarsa çıksın, nereye dokunursa dokunsun üzerine gideceğiz” dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ama Deniz Feneri olunca hayır… Peki, Sayın Erdoğan bu olayda işin ucu acaba size mi dokunuyor? Dün Türkiye’de yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, iktidar eliyle katledilmiştir, adalet katledilmiştir” dedi.
-“AŞİRET DEVLETİ DEĞİLİZ, MUZ CUMHURİYETİ DEĞİLİZ”-
Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’e ait olduğu iddia edilen ses kaydına da değinen CHP Genel Başkanı, “Meğer en mahrem kurumlarımızın çalışma ofisleri yolgeçen hanına dönmüş. Meğer devletin en mahrem toplantılarına sokulan bir 'uzunkulak', oradan Allah bilir nerelere yayın yapıyormuş da bizim haberimiz yokmuş” dedi.
Daha kaç toplantının dinlendiğinin bilinmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Buradan alınan bilgiler içerde dışarıda kimlere servis edildi, bilmiyoruz. Bırakın bu cevapları bilmeyi, bu soruları sormayı akıl eden bir Allah’ın kulu çıktı mı? Hayır çıkmadı. Biz dünkü devlet değiliz. Aşiret devleti değiliz, Muz Cumhuriyeti değiliz” dedi.
-“DEMEK Kİ BU KASETLER ELİNİZDEYDİ”-
Günlerdir Başbakan’dan konuyla ilgili bir açıklama yapmasını beklediğini belirten CHP Genel Başkanı, “Günlerdir bekliyorum Sayın Başbakan çıksın bir açıklama yapsın, yüreğimize su serpsin diye. Umurunda değil. Çıkmış bir hükümet yetkilisi, diyor ki 'bu konuşmalar bizim yaptığımız atamaların ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymuştur.' Ne anlama geliyor bu? Demek ki o atamaları yaparken bu konuşmalara vakıftınız. Bu kasetler elinizdeydi” dedi.
-“YALAN SÖYLEMEYİ BIRAKIN SAYIN BAŞBAKAN”-
Başbakan’ın kendi yakınlarının kılına zarar geldiğinde aslan kesildiğini ifade eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Recep Tayyip Erdoğan; devletin gizli toplantıları, gizli konuşmaları işportaya düşerken susuyor. Zannediyor ki bu problem sadece TSK’yı ilgilendirir. Devlet hayatımızın ciddiyeti bu Başbakan'ı ilgilendirmiyor. Ulusal güvenliğimiz bu Başbakan'ı ilgilendirmiyor. Beka sorunumuz bu Başbakan'ı ilgilendirmiyor. Ama 'Deniz Feneri'ndeki akçalı dalavereler bu Başbakanı ilgilendiriyor. Çıkmışlar pişkin pişkin, 'yabancı servisler dinlemiştir' diyorlar. Ben şimdi soruyorum. Bu yabancı servisler herkesi dinliyor da, siz neden nal topluyorsunuz? Bunları biliyorsunuz da neden önlem almıyorsunuz? Aslında ortaya çıkan bir tablo var. Yalan söylemeyi bırakın Sayın Başbakan. Bütün bu kanunsuz dinlemelerin arkasında sizin sessiz desteğiniz var. Onun için bu güne kadar hep ipe un serdiniz. İnsanlar mağdur edilirken, kurumların saygınlığı ve güvenilirliği ayaklar altına alınırken. Bugüne kadar kafanızı hep başka tarafa çevirdiniz.”
-“BU BÖYLE GİTMEZ SAYIN BAŞBAKAN”-
“Bu böyle gitmez Sayın Başbakan. Yanlış yoldasınız Sayın Başbakan” diye seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Genelkurmay Başkanı, kendi çalışma ofisinde, komuta heyetiyle toplantı yaparken dinleniyor. Kurumları birbirine tuzak kuran bir devlet, devlet mi olur? Böyle devlet mi yönetilir? Bu olay dünyanın neresinde yaşansa yer yerinden oynardı. Bizde vakayı adiyeden sayılıyor. Çünkü kepazeliğin her türlüsünü kanıksadık. Bu böyle gitmez Sayın Başbakan. Ya korumanız gereken değerleri korursunuz ya da hukuki sorumluluğunuz doğar. Yanlış yoldasınız Sayın Başbakan. Bu ülkeyi tek parti gömleğine sığdıramazsınız. Bu ülkeyi tek parti perspektifine sığdıramazsınız. Bu ülkeyi tek parti hegemonyasına itaat ettiremezsiniz. İstediğiniz kadar dinleyin, dinletin. İstediğiniz kadar ortalığa korku salın. Demokrasinin, hukukun, insan haklarının, özgürlüğün tadını almış bir toplumu korkunun esiri yapamazsınız.”