Kötü adamların kötü kaderi

**’YEŞİLÇAM’IN KÖTÜ ADAMI’, SOKAKTA KİTABINI SATIYOR

**

’TÜRK Sineması’nın kötü adamı’ olarak bilinen ve Yeşilçam’da 48 yılda 600 yakın sinema filminde rol alan 71 yaşındaki İhsan Gedik, rol teklifi gelmeyince, geçimini sağlamak için hazırlattığı ‘Dünden Bugüne İhsan Gedik’ kitabını elinde bastonuyla sokak sokak gezerek satmaya başladı.


Gedik, kitap satışından elde ettiği parayla geçimini sağladığını ve kızını üniversite okuttuğunu söyledi.

Yeşilçam’da 600 yakın filmde Türk Sineması’nın önemli yıldızlarıyla kamera karşısına geçen ve ’Sinemanın kötü adamı’ olarak tanınan İhsan Gedik, zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.

Reklam
Reklam

Gedik, çevirdiği sinema filmlerinin tanıtım kapakları, fotoğraf kareleri ve Türk sinemasının önemli aktörlerinin kendisi için yazdığı sözleri 174 sayfalık ‘Dünden Bugüne İhsan Gedik’ kitabında topladı. Sanatçı bu kitapları satarak para kazanmaya çalışıyor.


İstanbul’da yaşayan İhsan Gedik, otobüsle Edirne’ye gelirken sırtında yaklaşık 20 kilo ağırlığında çantasında taşıdığı kitapları, bastondan destek alarak gezdiği sokaklarda kendisini tanıyanlara ve esnafa satmaya çalışıyor. Gedik’i tanıyanlar, birlikte fotoğraf çektiriyor. Gedik, kitaplarını imzalayarak satıyor.


"YENİ JENERASYON BİZİ DIŞLADI"

Geçmişte kalan 48 yıllık oyunculuk döneminde Yeşilçam’da 600 yakın sinema filminde oynadığını ancak, yeni jenerasyonun kendilerini dışladığını belirten İhsan Gedik, şöyle konuştu:

"Sinemayı bıraktım. Çünkü; yeni jenerasyon bizi dışlayıp, çağırmadı.


Ben de kitap satarak geçimimi sağlıyorum. Güzel ağabeylerim de çıkıyor ve 50 liraya kitabı alıyor. Yeşilçam’ın eski tadı tuzu yok. Bizler unutulduk. Ben de bu kitapları dağıtarak üniversite eğitim alan kızımı okutup, geçinmeye çalışıyorum."

Reklam
Reklam

Kendisini sinema sektöründe hep ’Kötü adam’ olarak kullandıklarını belirten Gedik, "600’ün üzerinde filmde oynadım. Ayhan Işık’lardan sonra kim varsa hepsiyle oynadım. Teklif olsa diyorlar ama, çağırmıyorlar ki. Çağırılmayan yere de gidilmez."

Gedik’in sattığı kitaba özellikle esnaf ilgi gösterdi ve kitabı satın alarak destek olmaya çalıştı.


İYİ YÜREKLİ KÖTÜ ADAMLAR

Ya acımasızca adam öldürdüler, ya da gözlerini kırpmadan sevenleri ayırdılar. Kimsenin aklına hayaline gelmeyecek entrikalar çevirdiler... Aslında yürekleri yumuşacıktı ama ekmek parası için hiç benzemedikleri insanları canlandırdılar. Onlar, Yeşilçam'ın kötü adamlarıydı. Bu 'iyi yürekli' kötü adamlar, rollerini o kadar hakkını vererek oynuyorlardı ki, onları okakta görenler nefretlerini haykırmaktan geri kalmıyorlardı. Ama hep başrollerin gölgesinde kaldılar. Bütün hayatlarını verdikleri sinema onlara hak ettikleri değeri bir türlü vermedi. Pek çoğu yaşamının son dönemini zorluklar, yokluklar içinde geçirdi. Vefasızlığı da acıyı da yaşarken gördüler. İşte Yeşilçam'ın çoğu artık aramızda olmayan ama hayal perdesindeki görüntüleriyle hep aklımızda ve kalbimizde kalacak unutulmayan kötü adamları.

Reklam
Reklam

SİNEMAYA YUMRUKLARIYLA GİRDİ

Yeşilçam'ın en 'babacan' kötü adamı olan Erol Taş, sinemaya tamamen bir tesadüf sonucu girdi. Küçük yaşta babasını kaybettiği için hamallık, tezgahtarlık dahil bir çok işte çalışan Taş, bir ara boksörlük de yaptı. Hatta 1947'de hem İstanbul hem Türkiye birinciliği kazandı. Sinemaya adım atması da 'yumrukları' sayesinde oldu. Lütfi Akad'ın film çektiği bölgede işten kaytarıp olup biteni izleyen Taş bir gün arkadaşlarıyla birlikte set ekibini rahatsız eden bir grupla kavga etti. O dönemi "Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad haber göndermiş bana "bir kavga sahnesi var gelsin oynasın" diye. Böylece sinema hayatım başladı" diye anlatmıştı.


1957'de Mümtaz Alpaslan'ın yönettiği Acı Günler ile sinemaya giren Taş, başlangıçta küçük rollerde oynadı. Ama kısa zamanda yıldızı parladı. Dokuz Dağın Efesi, Dikenli Yollar, Gecelerin Ötesi, Toprağın Teri, Hudutların Kanunu, Duvarların Ötesi, Susuz Yaz'ın da aralarında bulunduğu bir çok filmde oynadı. Çok sayıda ödül kazandı.

Reklam
Reklam

İlk eşiyle evli olduğu yıllarda dönemin ünlü yönetmeni Elia Kazan vasıtasıyla Hollywood'dan iyi bir teklif aldı. Ama eşine kanser teşhisi konulunca bu teklifi reddetti. Ona teklif edilen rolü daha sonra kabul eden Ömer Şerif ise dünya sinemasının en ünlü aktörlerinden biri haline geldi.


Yaşamının son dönemini pek çok Yeşilçam emektarı gibi hak ettiğişekilde geçiremeyen Taş, Cankurtaran semtinde kendisiyle özdeşleşen bir kahvehane işletiyordu. 1926 Erzurum Karaköse doğıumlu olan Erol Taş 1998 yılında hayata veda etti.


BİR OTEL ODASINDA ÖLDÜ

Yönetmen Kemal İnci'nin kardeşi olan Bilal İnci, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra sinemaya yöneldi.


Bir Türk'e Gönül Verdim, Alageyik, Büyük Yemin, Beyaz Mendil gibi filmlerde oynadı. Deli Yürek, Fahri Baba, Berivan, Yusuf, Ayışığı Neredesin, Kayıt Dışı İnci'nin rol aldığı TV dizileri. Bir Türk'e Gönül Verdim adlı filmdeki rolüyle 2. Adana Altın Koza Film Festivali'nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü kazanan İnci, 2005 yılında Beyoğlu'nda kaldığı otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti.

Reklam
Reklam

HAYATININ SON DÖNEMİNİ ZORLUKLAR İÇİNDE GEÇİRDİ

İlkokulu bitirdikten sonra kunduracılık, dökümcülük, kuyumculuk gibi değişik işlerde çalıştı. Sinemaya 1953 yılında Köyün Çocuğu adlı filmle adım atan Hamzaoğlu, ilk başrolünü 1961 yılında oynadı. 1969 Adana Altın Koza Film Festivali, 1970 Antalya Altın Portakal Film Festivali, 1991 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü kazandı. 1999 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü'nün sahibi oldu.


1999'da Marmara Bölgesi'ni yerle bir eden depremde evini kaybetti. 2000 yılındaki ölümünden önce TV ekranlarında göründüğünde eski halinden eser yoktu. Hastalık yüzünden zayıflayıp tanınmaz hale gelmişti. Yeşilçam'da kendisi gibi karakter oyuncusu olan pek çok meslektaşının kaderini paylaşıp yapayalnız ve yardıma muhtaç bir şekilde hayata veda etti.



EN İYİ KALPLİ KÖTÜ ADAM

Kimi zaman 'arkadaş canmısı sevimli dost" kimi zaman da "kötü adam" olarak Yeşilçam'ın unutulmazları arasına adını yazdırdı. Çalışma hayatına foto muhabiri ve gazeteci olarak başladı. Kaderi İzmir'de bir lokantada otururken değişti. Lokantaya gelen bir film yapımcısı fiziğini beğenince sinemaya adım attı. 1965 yılında ilk başrolünü oynadığı Hüseyin Baradan Çekilin Aradan filmi nedeniyle adı onu hiç izlememiş genç kuşaklar arasında bile popüler oldu.

Reklam
Reklam

Sürekli basın kartı sahibi olan Baradan, paranın insana en çok yaşlılıkta gerekli olduğu felsefesini benimsediği için planlı programlı yaşadı ve pek çok meslektaşının yaşadığı yokluğu görmedi. Sigara alışkanlığı yüzünden sağlığını kaybetti. Bu yüzden de gençlere sigara içmemeleri konusunda sık sık nasihat ederdi. Baradan, 2004 yılında hayata veda etti.



ÖNCE JÖN OLDU, SONRA KÖTÜ ADAM

Daha çok kötü adam olarak hatırlanmasına karşın Turgut Özatay, aslında sinemaya jön olarak adım attı. Daha sonra Cüneyt Arkın ve Kemal Sunal başta olmak üzere dönemin gözde aktörlerinin başrol oynadığı filmlerde kötü adam olarak kamera karşısına geçti.


"Sezercik, Küçük Mücahit" filminde Eokacılar'ın başı, "Kurban" filminde Abbas, "Umudumuz Şaban" filminde arsa sahibi müteahhit, "Korkusuz Korkak" filminde limona deli olan Ayı Abbas, "Üç Kağıtçı" filminde minibüsçü Hasan, "Atla Gel Şaban" filminde sıkı sıkı baba kasedini arayan Davut, "Keriz" filminde Zülfü'nün şehirde kabzımallık yapan köylüsü, "Talih Kuşu" filminde kumar masasında oyun oynayan adamlardan biri, "Zehir Hafiye" filminde "Manyak Mahmut" rollerini oynadı. Onun da hayatının son dönemi zor koşullarda geçti. 2002 yılında akciğer kanseri nedeniyle hayata veda etti.

Reklam
Reklam


PARASIZ KALDI, SEKS FİLMLERİNDE OYNADI

Sinemaya 1946 yılında başlayan Kazım Kartal, kamera karşısına en çok 'kötü adam' rolüyle geçen aktörlerden biri. Bine yakın filmde yan rollerde yer alan Kartal, iki tane de senaryo kaleme aldı. 1970'li yıllarda seks filmleri furyasında da kamera karşısına geçen Kartal bunun nedenini de şöyle anlatmıştı: "Parasız kaldığım dönemlerde bakkaldan veresiye alışveriş bile yapamayıp, alay konusu olmak canıma tak demişti, mecburdum".


ÇASOD üyesi olan sanatçı, 2003 yılında bir dizi filmin çekimi için gittiği Erzurum'da rahatsızlanıp İstanbul'a dönmesinden kısa bir süre sonra kalp krizi neden yaşamını yitirdi.


EN YAKIŞIKLI KÖTÜ ADAM

Önder Somer, aslında jön rolü oynayabilecek fiziksel görünüme sahip bir 'kötü adam'dı. Genellikle filmin 'esas kızını' aşık olduğu sevgilisinden ya da eşinden ayıran güzem gözlerini ve bebek yüzünü kullanarak kötülük yapan salon erkeği rollerinde kamera karşısına geçti. Seks filmleri furyasının başladığı dönemde sinemayı bıraktı. 1997 yılında geçirdiği bir trafik kazasında yaşamını kaybetti.

Reklam
Reklam

SOYADINI BİLEN ÇOK AZ

Hafif açılmış saçları ve kötü gülüşüyle Yeşilçam'ın masum kızlarının kabusu oldu yıllarca. Bulduğu her yerde onlara tecavüz ettiği için de adı hep 'tecavüzcü coşkun' olarak hatırlandı. Öyle ki onu görenlerin aklına Coşkun Göğen ismi değil 'tecavüzcü Coşkun' lakabı geldi hep. 1972'den 2005'e kadar kamera karşısına geçen Göğen şu sıralar Antalya'da bar işletmeciliği yapıyor.


İÇKİNİZE İLAÇ ATAR, SİZİ BAYILTIR VE....

Aradan kuşaklar geçti ama hala bir çok anne yeni yetişen kızına tanımadığı yerlerde gazoz ya da çay içmemesini söylüyorsa bunun sebebi Nuri Alço'dur. 'Cool' görünüşlü Alço, filmlerinde masum kızların içkisine ilaç katıp onları bayıltır, sonra tecavüz eder bu da yetmezmiş gibi bütün bunları kameraya çekerdi. Geri kalan vakitlerinde de uyuşturucu ya da kadın pazarlardı.


Türk sinemasının en karizmatik kötü adamlarından biri olan Nuri Alço, aslında çok farklı meslek dallarında çalıştı. Bir bankara kredi istihbarat şefliği, daha sonra da bir ilaç firmasının bölge temsilciliğini yaptı. Bir süre de mankenlik yapan Alço, 1970'li yılların başında sinemaya geçti. Onu son alarak Nekrüt adlı filmde izledik. En geniş hayran kitlesine sahip olan kötü adamlardan biri Nuri Alço.


EN KARİZMATİK KÖTÜ ADAM

Parlak ve bakınca insanı ürperten mavi gözleriyle, sigarayı serçe parmağının arasına sıkıptırıp tutuşuyla sinsi, gaddar, acımasız bir kötü adamdı. Bir çok filmde Cüneyt Arkın ile beraber oynadı. Film çevrelerinde, oynadığı filmlerden elde ettiği kazancını kendi yönettiği filmlere yatıran gerçek bir sinema sevdalısı olarak tanındı.