Kötü kolesterolden daha kötüsü

Son senelerde ilaç ve hazır gıda endüstrisi el ele verdi ve kısa zamanda tüm dünyada müthiş bir ‘kolesterol fobisi’ oluşturuldu.

İnsanlar sistemli bir şekilde ‘kolesterol manyağı’ yapıldı. Kolesterol, topluma ve maalesef aynı zamanda doktorlara da türlü pazarlama taktikleriyle kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların tek sebebiymiş gibi tanıtıldı.

Korkutma kampanyası son sürat devam ediyor, çünkü kolesterol pazarında müthiş para var. Sadece kolesterol düşürücü ilaçların yıllık satışları 25 milyar doları geçiyor.

Kolesterol gerçekleri

Kolesterol öldürücü bir zehir değil, yaşamamız için elzem olan bir maddedir. Hücrelerimizi dış etkenlere karşı koruyan hücre duvarının temel yapıtaşıdır.

Reklam
Reklam

Kortizol, testosteron, östrojen gibi hormonlar, D vitamini, safra asitleri kolesterolden üretilir.

Kolesterol hayvansal besinlerde bulunur ama vücudumuzdaki kolesterolün çok azı gıda kaynaklıdır; büyük kısmı karaciğerimizde imâl edilir.

Üstelik az kolesterol aldığımızda vücuttaki üretim artar, çok aldığımızda ise azalır. İşte bundan dolayı da ‘diyetteki kolesterolü ne kadar azaltırsak azaltalım, kandaki kolesterol bundan çok az etkilenir.’

İyi kolesterol, kötü kolesterol aldatmacası

İyi kolesterol kötü kolesterol diye bir şey yoktur. Bu bir aldatmacadan başka bir şey değildir; çünkü tek bir çeşit kolesterol vardır.

Bir başka deyişle kolesterol için iyi de denebilir kötü de ama kolesterolün hem iyi hem kötü olması mümkün değildir.

İyi veya kötü deyimleri aslında kolesterol molekülüyle değil, kolesterolün bağlandığı diğer bileşenlerle (apolipoproteinler, yağ asitleri vs) ilgilidir.

Kolesterol kanımızda hiçbir zaman tek başına dolaşamaz; lipo-proteinlere bağlı olarak bulunur.

Reklam
Reklam

Kolesterol molekülüne başka bir molekül ya da moleküller bağlandığında ise artık o çok farklı bir bileşen olur ve ortaya çıkan bileşen sadece kolesterol olarak değerlendirilemez.

Güya ‘iyi kolesterol’ diye adlandırılan aslında ‘HDL-kolesterol bileşiği’ ve ‘kötü kolesterol’ olarak bilinen ise ‘LDL-kolesterol bileşiği’ dir.

HDL, yüksek yoğunluklu lipo-protein; LDL ise düşük yoğunluklu lipo-protein kelimelerinin baş harflerinden türetilmiş kısaltmalardır.

Kanımızdaki kolesterolün yüzde 60-80’ i LDL, yüzde 15-20’ si HDL ve kalan küçük kısmı ise başka lipo-proteinlerle taşınır.

Ne HDL ve ne de LDL, kolesterolle bir yakınlıkları veya ilişkileri olmayan yağ ve protein bileşikleridir.

Meğerse LDL’ nin de iyisi kötüsü varmış

LDL-kolesterol yüksekliği birçok soruyu cevaplayamayınca ‘küçük-LDL’ kavramı ortaya çıktı ama bununla ilgili paradokslar belirince de bu sefer de “ultra küçük LDL”’ den söz edilmeye başlandı.

Son bilgilere göre, meğerse bizim kötü bildiğimiz LDL-kolesterol masummuş ve tüm olaylar bu kötülerin kötüsü ‘ultra küçük LDL-kolesterol’ molekülünün başının altından çıkıyormuş.

Reklam
Reklam

Buradan anlaşılıyor ki iyi kolesterol diye bilinen LDL-kolesterolün de iyisi kötüsü varmış!

Warwick Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada özellikle şeker hastaları ve yaşlılarda kalp krizi riskini artıran en önemli etkenin, yapışkan özelliği çok fazla olan bu ultra küçük LDL-kolesterol olduğu iddia ediliyor.

Araştırmaya göre kısaca MGmin-LDL adı verilen bu çok küçük veya onların tabiriyle ultra kötü kolesterol, kanda birikerek damar sertliğinin ilerlemesine yol açıyor.

Bu ‘ultra küçük yoğun LDL tanecikleri’ yani en kötü LDL-kolesterol taneciklerinin damar duvarından sızabildiği ve okside olduklarında hasara ve enflamasyona yol açabildikleri düşünülüyor.

Kolesterol mafyası her ne kadar ultra kötü kolesterolden söz etse de asıl kötü olan kolesterol molekülü değil, daha küçük olan ve hücre alıcıları tarafından tanınmayan ve böylece kanda biriken LDL-kolesterol tanecikleridir. Ultra kötü kolesterol yerine ‘ultra kötü LDL-kolesterol taneciği’ demek daha doğrudur.

Gelelim neticeye

Reklam
Reklam

Bu bilgilerden ortaya çıkan çarpıcı gerçek şudur: Bugüne kadar iyi kolesterol denen kolesterol de kötü denen kolesterolün iyi oldukları da kötü oldukları da doğru değilmiş.

İnsanların boş yere iyi kolesterolüm yüksek diye sevinip, kötü kolesterolüm yüksek diye üzülmüş olduklarını anlamış olduğunuzu sanıyorum.

Kanda kolesterol ölçtürüp çıkan sonuçlara sevinmek de üzülmek de aptallıktan başka bir şey değildir!

Bu değerlere bakıp tedaviye kalkışmanın adını ise sizin koymanızı istiyorum.