Kronik hastalıklar mutfakta başlar

Uzman Dr. Hüseyin Cenkler, sağlıklı beslenmenin insanların ne yiyeceğini, ne zaman yiyeceğini, ne kadar yiyeceğini ve yediklerini hangi besinlerle yememesi gerektiğini bilme sanatı olduğunu belirterek, bu konunun uzun yıllar hekimliği meşgul eden bir konu olduğunu söyledi.

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) bünyesinde dispanser hizmetleri veren “Smart Health Life Center” doktorlarından İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Cenkler yaptığı açıklamada tıp tarihinde sağlıklı beslenmenin gelişimi ve verilen önem ile ilgili açıklamalarda bulundu.

“Bugün herkesin peşinden koştuğu şey sağlıklı beslenmedir”

Uzman Dr. Hüseyin Cenkler “Yüzyıllarca Osmanlı da perhiz uygulandı. Sonrasında adını değiştirdiler rejim yaptılar; sonrasında da adı diyet oldu. Bu diyetlerde bazı insanlara kilo verdirmesine rağmen sonrasında büyük hastalıklara yol açtı. Hatta kansere bile neden oldu. Bunların içinde de 1990 yılında İsveçte Riks Hospital'de ortaya çıkan şok diyetler. Çok kısa zamanda kilo vermek için ortaya atılan bir diyetti ama maalesef yağ yakmıyordu protein yakıyordu ve bu da insanları tehlikeli hastalıklara sürüklüyordu. Yani bir sürü diyet programları var. Bugün herkesin peşinden koştuğu şey sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı beslenerek kilo verebiliyor, tansiyonu kontrol edebiliyor, şekerini kontrol edebiliyor. Bunu yaparak büyük hastalıkların komplikasyonlarından korunmuş oluyorsunuz. Mesela sağlıklı beslenmeyle; kalp krizlerinden, beyin felçlerinden, alzheimerdan, romatizmalardan ve birçok başka hastalıktan korunmak mümkün. Zaten büyük kronik hastalıklar mutfakta başlar. Bunu bize yüz sene önce bir İngiliz doktor tavsiye etmişti. Ben üniversitedeyken beslenme öğretmenlerimiz bize şunu söylerdi 'Kahvaltı hayatta kalmak için yenir, öğle yemeği sağlık için yenir, akşam yemeği de 9'dan sonra yenirse hasta olmak için yenir. Bu kadar önemlidir beslenme. Bu sözler hala daha geçerlidir ve giderek önemi artıyor” dedi.

Reklam
Reklam

Cenkler açıklamasının devamında, uygulanması gereken sağlıklı beslenme yöntemlerine değinerek şunları söyledi;

“İnsülini baskılamak için çiğ ceviz, badem yiyin”

“3-4 sene öncesine kadar diyet programları 3 ana öğün 3 ara öğünden ibaretti. Bu şekilde programlar veriliyordu ve program bittiği anda verilen kilolar hızlı geriye alınıyordu. Bu doğru bir yöntem değil. Sebebi ise, ara öğünler verilerek metabolizmayı hızlandırmak ve ana öğünde çok fazla yemek tüketmemek. Yediğimiz her şeyin içerisinde şeker olduğu için vücut insülin salgılıyor. O insülin zamanla direnç kazanıyor ve insülinin direnç kazandığı yerlerde kilo almalar başlıyor. 3 öğün yemek insülin direnci olan insanlar için 3 haftalık zorlu bir süreç oluyor. Ben kendi hastalarıma yemek ihtiyacı olduğunda çiğ ceviz gibi şeyler yemelerini söylüyorum. Kraker, bisküvi yiyeceğine bademle cevizle bunu halledebilir. Çikolatanın içerisinde şeker var. Şeker dile değdiği anda tat hücreleri mutlu oluyor ve beynine sinyal gösteriyor. O yüzden biz çikolatayı gördüğümüzde o mutluluk hormonunun tekrar salgılanması için tekrar yemeklere saldırıyoruz. Mesela şekersiz bitter çikolataları günde 1 diş kadar çocuklara verebiliriz” dedi.

Reklam
Reklam

Dengeli beslenmenin formülüne değinen Cenkler; “24 saat içerisinde alacağımız kalorinin yüzde 40'ı karbonhidrat olacak. Ama içerisinde basit şekerler yerine, kompleks karbonhidratlar bulunacak. Yüzde 30 protein, yüzde 30 yağ olacak. Yağlardan 3’te 1'i, doymuş yağ, 3’te 1'i doymamış yağ, 3’te1'de çoklu doymamış yağ olacak. 1 kaşık zeytin yağı, 1 kaşık balık yağı, 1 kaşık da tereyağı” ifadelerini vererek açıklamalarını sonlandırdı.