FATİH TURAN -OSMAN ŞİŞKO / TRABZON (DHA) TRABZON Karadeniz Teknik Üniversitesi Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür yardımcısı Doç. Dr. Aykut Akgün, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde özellikle yaz mevsiminin bitimine yakın aralıklarla yağan şiddetli yağışlar ve sonrasında meydana gelen sel ve heyelan afetlerini değerlendirdi. Bölge vatandaşlarının AFAD tarafından oluşturulan 'Heyelana duyarlılık' haritalarını dikkate almalarını öneren Akgün, "Doğaya karşı bilinçsiz müdahalede doğa kendisini hatırlatıyor ve olumsuz cevap veriyor" dedi. KTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür yardımcısı Doç. Dr. Aykut Akgün, bölgede etkili olan yağış sonrası oluşan ve can kaybında da neden olan sel ve heyelanları değerlendirek bölge vatandaşlarına tavsiyelerde bulundu. 'BİLİM ÖNEMLİ VERİLER SUNMAKTA' Heyelanlar, heyelanların gelişimi ve özellikle heyelana duyarlı potansiyel alanların belirlenmesi konusunda çalışmalar yürüten Doç. Dr. Akgün, doğal olayla doğal afetin farklılığına dikkat çekerek "Bölgede görülen heyelan ve sel aslında doğal süreçler. Bunları ve oluşumlarını engellemek aslında mümkün değil. Ancak bunların insanlar ile etkileşime geçtikleri noktada insana verebilecekleri zararı azaltmak ya da bunları önlemek mümkün. Dolayısıyla bir doğal olayı engelleyemezsiniz ama o doğal olayının insana verebileceği zararı ve bunların önüne geçebilir ya da azaltabilirsiniz. Bunun için bilimsel ve mühendislik faaliyetler bunun için önemli veriler sunmaktadır. Onun için doğal olayla doğal afeti ayırt etmek gerekir" dedi. 'YAPILMASI GEREK ÇOK BASİT' Bölgede yerleşim yeri seçilirken bilimsel kriterlere ve mühendislik ölçütlerine uygun davranılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Akgün "Doğu Karadeniz'de en çok etkilendiğimiz olaylar; sel ve heyelan. Burada her 2 olayı da tetikleyen faktörlerin başında yağış geliyor. Burada bu tetikleyici faktörün çalışmaya başladığından itibaren insanların ve insanlarla ilgili her türlü unsurun, bundan nasıl etkilenebileceği ve bu durumdan da en az ya da hiç zararla nasıl çıkabileceği üzerine biz çalışmalar yapıyoruz. Dünyada bu böyle. Buna aslında bölge değil ülke genelinde bakmak gerekiyor. Bir defa yanlış yerleşim yeri seçilmektedir. Özellikle dere yataklarına yerleşim kurulması ve binaların, fabrika ve benzeri alanların kurulması sel olayında ciddi can ve mal kaybına neden olmaktadır. Heyelanlarda hemen hemen durum aynıdır. Heyelanlarda heyelana duyarlı alanlarda öncelerden herhangi bir ön kestirim yapmadan bir yerleşim kurulması ya da bir yol açılması, kazı yapılması o kütlenin harekete geçmesi dolayısıyla da zarara sebebiyet veriyor. Burada genel olarak yapılması gerek çok basit. Yerleşim yerlerinizi seçerken bilimsel kriterlerine ve mühendislik ölçütlerine uygun davranılması gerekiyor. Bu yapıldığında afet olaylarında yaşanılanlar azalabilir" diye konuştu. 'DOĞA KENDİSİNİ HATIRLATIYOR' Doğaya karşı bilinçsiz müdahalede doğanın kendisini hatırlatarak olumsuz cevap verdiğine dikkat çeken Akgün şöyle konuştu: "Yerleşim alanlarıyla ilgili planlamalarda mutlaka uzmanlardan fikir alınması gerekiyor. Bu konuda AFAD ciddi bir çaba içerisinde. Keza üniversiteler bu konu hakkında ciddi bilgilere sahip. Planlamalar yapılırken ön değerlendirmelerin yapılması ve ortaya çıkabilecek sonuçlar itibarıyla bu planlamaların yapılması son derece önemlidir. Bu sayede can kaybı yaşadığımız olayların önüne geçilmiş olacak. Bunun başka bir çözümü maalesef yok. Özellikle insan etkisi, ormansızlaştırma olarak tariflenen bitki örtüsündeki tahribat bölgede maalesef uzun yıllardan beri heyelanların tetiklenmesinde bir faktör. Bu önemli bir husustur. Doğaya karşı bilinçsiz müdahalede doğa kendisini hatırlatıyor ve olumsuz cevap veriyor. Önemli olan bu olumsuz yanıtların önüne bilimsel ve mühendislik kriterle geçmeye çalışmaktır" HEYELANA DUYARLILIK HARİTALARINA DİKKAT Meteoroloji tarafından yapılan uyarıları ve AFAD tarafından oluşturulan heyelan duyarlılık haritalarının dikkate alınması tavsiyesinde de bulunan Akgün şöyle dedi: "Artık köylerdeki yerleşim alanları belli. İnsanlar özellikle bulundukları yerin heyelana duyarlı olup olmadığını bilemezler. Bu konuda da bilinçlendirme de gerekiyor. Dolayısıyla her vatandaşın üzerinde bulunduğu yerin heyelan açısından nasıl bir duyarlılığa sahip olduğunu bilmesi gerekiyor. Bu tarz yoğun yağışların olduğu dönemde yapılan uyarılar sonrasında da eğer vatandaşlar bulundukları yerin heyelana karşı duyarlı bir alan olduğunu biliyorsa bu durumda muhakkak tetikte olmaları gerekir. Bir de her heyelanlı alanın 'Nasıl güvenli bir alana getirilebilir' diyerek çalışma yapılabilir. Bu da tabi ki biraz maliyet gerektirmektedir. Ama planla son derece önemlidir. AFAD bu konuda çalışmalar yürütmektedir. Türkiye'de her bölge bulundukları yere ait orta ölçekli haritalarla heyelan duyarlılık haritaları oluşturdu. Vatandaşların heyelana duyarlılık haritalarını dikkate almalarını öneriyorum. Özellikle bu haritalara AFAD'a başvurarak gerçekleştirilebilir. Ancak bu şekilde bir önlem alınabilmesi mümkün" Yağışların bölgede aralıklarla süreceği ve bu konuda da vatandaşların tedbirlerini alarak dikkatli olmaları gerektiğini kaydeden Akgün, ayrıca Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yapılan Türkiye'de heyelan envanter haritasının güncellenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz