Kucak İsteme Sendromu

Kucağa gitmek istemeleri bir tür mesaj olabilir mi?

Dış dünyanın gürültüsünden, yabancı yüzlerden ve bilinmeyen nesnelerden de kaçış noktasıdır bir anlamda. Elinden bırakıldığı anda adeta bir fır döndü gibi oradan oraya koşan küçükler, anne-babalarını şaşırtarak bir anda kucağa gitmek istedikleri bir döneme geçebilirler. Peki kucağa gitmek istemeleri bir tür mesaj olabilir mi?

İlk adımlar...

Oğlum, adım atmanın mutluluğunu yaşadığı sıralarda elinden tutturmak istemez, tek başına hareket etmeyi tercih ederdi. Fakat son zamanlarda kendi başına yürümek istememesi, merdivenden inmemesi, artık yeni edindiğimiz bir davranış haline dönüşmeye başladı. Artık onu yolda yürütmeye çalışmak bile imkansız. Çocukların davranışlarındaki bu tür ani değişimlerin nedeni ise; dönem dönem ilginç ve farklı davranışlar sergilemeleri. Bebeklik döneminin sonlandığı ve çocukluk evresine geçiş dönemi olan 2 yaşından başlayan bu değişimler 4 yaşına kadar devam eder. Ayrıca bu süreç farklı davranışların ortaya çıktığı dönemlerdir. Emekleme ve ilk adımları atma çalışmalarının ardından yürümeyi öğrenen çocuklar, elinin erdiği her yere kendi başına gitmeye çalışır. Bu anlamda pek çok tehlikeyle de yüz yüze gelebilir. Aslında kendi başına yürüyor olmasıyla karşılaştığı tehlikeler bir yana konulursa, anne açısından son derece rahat bir dönemin de başlangıcıdır. Uzun bir süre bebek arabalarına, anne kucağına bağlı olarak büyümeye çalışan bebeğin kendi başına hareket edebiliyor olması annenin de işini kolaylaştırır.

Reklam
Reklam

Anne kucağına geri dönüş

Çocukların çevresindeki her şeye son derece ilginç ve keşfedilmesi gereken bir dünyadır. Ayrıca kişiliğinin temellerinin de atıldığı bu dönemde, inanılmaz meraklı ve her türlü bilgiye açık olurlar. Aynı zamanda içinde yaşadığı toplumu tanımaya çalışırken farklı davranış biçimleri de sergilerler. Çocuklar, özellikle kendi ayaklarının üzerinde desteksiz durmaya başladıkları andan itibaren çok hızlı hareket edebilme kabiliyeti geliştirirler. Aile için bu çok yorucu ve yıpratıcı bir dönemdir. Annelerin rahat ettiklerini sandıkları bu anlarda birdenbire her şey tersine döner. Bir-iki hafta öncesine kadar annesinin elinden tutmayı bile reddeden çocuk, aniden çıktığı keşif yolculuklarını kendi adımlarıyla yapmaktan vazgeçer ve tekrar annesinin kucağını ister. Hatta bu konuda o kadar ısrarcı olur ki durum ağlama ve öfke nöbetlerine kadar gidebilir. İşte bu durum "Anne Beni Taşısana/ Beni Kucağına Al Sendromu"dur. Zaman zaman son derece sıkıntı verici olsa da çocukların psikososyal gelişim süreçleri içinde son derece normal bir olaydır.

Reklam
Reklam

Anneden ayrılmak, korkuyu tetikler

Evden dışarı çıkmaya hazırlandığınız anlarda, çocuğunuz bunu fark edip hemen ağlamaya ve kucağınıza gelmek istemeye başladıysa bu durum sizi endişelendirmesin. Yeni yeni bazı duyguları keşfeden çocuklar, bu dönemlerde anneden ayrılma korkusu nedeniyle bu tür davranışlar geliştirirler. Anneden ayrılma korkusunun ve bu sendromun pek çok farklı sebebi ya da tetikleyeni var. Özellikle bu dönemde annesinin kucağına tekrar gitmek isteyen çocuğun çevresine karşı geliştirdiği korku ve güvensizlik duyguları ön planda gelir. Öncelikle çok hevesle ve binbir gayretle düşe kalka yürümeye çalışan ve başaran çocuğun bu ani geri dönüşünün temelinde de son derece mantıklı gerekçeleri var: Kendi başına özgürce hareket edebilen, her yere gidebilen çocuk, artık annesinin bakımına eskisi kadar muhtaç değildir ve pek çok şeyi kendi başına yapabilir. Bunu fark ettiği anda geri dönüş de başlar. Annesinden ayrılmaktan ve uzaklaşmaktan korkar. Yürümek aslında bir anlamda başkalarından bağımsız olmak, kendi kişiliğini ve kimliğini bulmaktır. Biz yetişkinler için sıradan adımlar olarak görülebilecek bu eylem, çocuğun kendi sınırlarını belirlemeye başladığı, kişisel özgürlüğünü kazandığı bir dönemde kazanılır. Ancak, bazen özgürlük korkutucu olur. Çocuk için her yere gidebilmek, aynı zamanda sevilen bazı şeylerden de uzaklaşmak anlamına gelir. Bu nedenle tekrar anne kucağını isteyerek bir anlamda bağımlı olduğu bebekliğine de geri döner. Durum sadece anneye yapılan bir eziyet olarak algılanmamalı, aksine bunun annesiyle tekrar yakınlaşmaya çalıştığı doğal bir süreç olduğu unutulmamalıdır.

Reklam
Reklam

İnatlaşmak Çözüm Değil!

Kendi isteklerini anne-babasına yaptırmaya çalışan çocuklar, istediklerinin karşılığını alamadığı zaman öfkeli davranışlar sergileyebilir. Çocukların bu dönemde görülen en belirgin davranışları; her ortamda veya yürüyüş esnasında annenin kucağına gitmek istemesi, ısrar etmesi ve bazen bu konuda öfkelenip kendini yerden yere atmasıdır. Bunun sebebinin de anneden ayrılma, ondan uzaklaşma ve sevgisinden mahrum kalma korkusu olduğu bilinir. Ebeveynleri tarafından sıklıkla kucağa alınması ya da anne-babanın çocukla olan tensel yakınlığı bu sendromu tetikleyen nedenler değildir. Bunun aksine çocuğu kucağa almanın ve dokunmanın son derece olumlu etkileri vardır. Çocuk, kucak istediğinde bazen anne-babanın aşırı tepki gösterdiği ve çocuğa karşı reddedici bir tavır sergilediği de gözlenir. Burada yapılması gereken en doğru davranış çocuğu reddetmek değil, onun dikkatini başka yöne çekebilmek ve yürümeye teşvik edebilmektir. Bunu yaparken emir verici, azarlayan, bağırıp çağıran ve çocukla inatlaşan bir anne-baba tutumu, sorunu çözümlemekten uzak olacaktır.

Reklam
Reklam

İhtiyaçlarına karşı duyarlı davranın

Anne-babalar genellikle çocuğun sürekli kucakta oturmak istemesinin altında yatan nedenlerden biri olarak da şımarıklığı gösterir. Halbuki, çocuğun kucağa gitmek istemesi; onun şımarıklığının ya da sınır ve kural tanımaz bir çocuk olduğunun göstergesi değildir. Aslında sürekli olarak kucak isteyen bir çocuktan bahsediyorsak öncelikle bu sendromu yaş itibarıyla düşünmek gerekir. Çünkü zaman zaman sorun başka bir nedenden de kaynaklanabilir. Her istediğinde annesi tarafından kucağa alınan bir çocuk, bir süre sonra; sorumluluk almaktan ve kendini ifade etmekten kaçınır, kendisinin yerine getirmesi gereken davranışları başkalarından bekler, mızmızlanır; kucağa gitmek istediğinde reddedilen bir çocuk ise; özgüveni düşük, korkak, bağımsızlığını kazanamayan bir birey olur. Bu nedenle, böyle bir davranışı gösteren çocuğa karşı anne babanın tavrı son derece önemlidir. Sürekli kucak isteyen çocuğun davranışlarının arkasında; anneden ayrılma korkusu, güvensizlik duygusu, ilgi ve sevgi ihtiyacı, anne-babanın tensel sıcaklığını hissetmek gibi gereksinimler bulunabilir. Özellikle 2-4 yaş arasındaki çocukların bu ihtiyaçlarına göre ailenin daha duyarlı davranması önemlidir.

Reklam
Reklam

Zayıf noktanız sizi ele verir

Çocuğun, herhangi bir konuda ayak diremesi ya da tutturması arasındaki çizgiyi netleştirmek gerekir. Çocuk bazı konularda kucağa gitme davranışını; anne-babasına isteklerini yaptırmak, yani istediğini elde etmenin bir yolu olarak kullanabilir. Böyle bir durumda önemli olan çocuğun bu isteğine ne zaman olumlu veya olumsuz yanıt verileceğinin doğru olarak bilinmesidir. Çocuklar genellikle anne-babalarının hassas oldukları konuları iyi bilirler ve küçük yaşlardaki ben merkezci yapıları nedeniyle sürekli talep eden konumundadırlar. Eğer çocuk, anne-babasının kendisine "Hayır" diyemediğini fark etmişse doğası, alışkanlıkları gereği bu zayıf noktayı kullanacak ve istediğini elde etmeye çalışacaktır. Çocukların tam da "İnat Çağı" dediğimiz ve sıklıkla öfke nöbetlerinin eşlik ettiği 2 yaş civarındaki döneme denk gelen bu farklı davranış biçimlerine anne-babanın nasıl karşılık verdiği çok önemlidir. İsteklerini net ve bilinçli olarak ifade edebilen 2 yaş çocuğu, kişiliğine ilişkin belirgin özellikler de sergilemeye başlamıştır. Pek çok anne-baba çocuğunun dışa dönük, içe dönük, ılımlı, uyumlu, sinirli ya da huysuz gibi farklı kişilik özellikleri geliştirdiğini gözlemleyebilir. Bu özellikleriyle doğru orantılı olarak hem kendi taleplerini ortaya koyabilir hem de başkalarının kendi isteklerine nasıl yanıtlar verdiğini izleyip anlamaya çalışır. Önceden severek yaptığı birçok eylemi reddederek farklı olduğunu ispat etmeye başlar. Elbette bu bilinçli bir farklı olma davranışı değildir, ancak bilinçli bir bağımsızlık kazanma dönemine işaret eder.

Reklam
Reklam

Küçük oyunlar yaratın

Bilindiği gibi çocuklar özellikle dışardayken ve kalabalık ortamlarda her zamanki davranışlarından daha farklı hareket ederler. Bu " Benimle ilgilenin." demenin başka bir yoludur ve sosyal bir birey olma yolundaki ilk adımlarıdır. Dolayısıyla daha baştan çocuktan gelen bu tip bir davranışı reddetmek yerine kabullenici ve ilgili bir tutum izlemek çocuğun bu dönemi atlatmasını kolaylaştıracaktır. Çocuklar her ne kadar destek ve ilgi görmeye eğilimli olsalar da merakları ve keşfetme duyguları daha ağır basar. Özellikle de dışarı çıkıldığında kucağa alınmak istemesinin sebebi, dışarıdaki dünyanın onu ürkütmesi ve annesinin onu yalnız bırakabileceği endişesi olduğuna göre, bu ihtiyacını doyurmak öncelikli davranış olmalıdır. Her seferinde kucağa almak yerine, çocuğun ilgisini başka yerlere yöneltmek ısrarcı tutumunu değiştirecektir. Bu dönem belirli bir süreçtir ve yaklaşık olarak 4 yaşın sonlarında kendiliğinden kaybolur. Bu sürecin atlatılmasında anne ve babanın küçük oyunlara başvurması son derece yararlı olur. Bir alışveriş sırasında çocuk kucak istediğinde, taşıyabileceği küçük bir paketi ona vermek, alışveriş arabasını itmesini sağlamak ve yardımı olmaksızın bunları yapamayacağını söylemek iyi bir yöntemdir. Bunun dışında "Hadi beni yakala" oyunu oynamak da küçük yaramazı çok eğlendirecek ve onu kucak ısrarından vazgeçirecektir. Yine küçük adımlarla birbirini yakalamaya çalışmak ve kaldırımda seksek oynamak her iki tarafı da çok eğlendirir. Yoldan geçen arabaları saymak, renklerine göre sınıflandırmak hem çocuğun algı ve zekası için çok yararlıdır hem de neşeli bir oyun oynamanızı sağlar.

Reklam
Reklam