Kevin Connolly
BBC Kudüs
Arkeolojik bulgulara bakılırsa, Orta Doğu kedilerin evcileştirildiği ilk bölgelerden. Ancak Kudüs sokaklarında kol gezen kedilerle insanlar arasında bugün pek de duygusal bir bağ yok.
Bu haber yazılırken hiçbir hayvana zarar verilmemiştir.
Birkaç çöp torbası yırtıldı, ben de ufak bir şok yaşadım ama onun dışında herşey yolunda.
Bunun bir kedi öyküsü olduğunu belirtmek için böyle başladım. Ancak benim karşılaştığım kediler, sizin bildiğiniz köpeklerden daha yırtıcı muhtemelen.
Yün yumaklarıyla oynayan sevimli yavru kedilerden bahsetmiyorum. Aksine, patilerinin kürkünü şöyle bir sıvayabilse, altından üzerinde hançer dövmesi bulunan kaslar fırlayacakmış gibi görünen, her daim kavgaya hazır kediler.
İsrail'de bulunan ve hemen hepsi de oturduğum apartmanın dışında çöp kutularının konduğu kulübede yaşıyormuş gibi görünen yaklaşık 2 milyon kediden bir kısmı bunlar.
Onları ilk kez çöpü dışarı çıkardığımda keşfettim.
İçinde çöp kutuları bulunan bahçe kulübesinden hafif ve ısrarlı bir vurma sesi geliyordu. Yabani hayvanlardan beklenecek tür bir ses değildi bu. Daha çok, bir sihirbazın güzel yardımcısının, içine kapatıldığı sandığın duvarlarının sağlam olduğunu göstermek için içeriden vurmasına benzer bir ses...
Kısa bir an için, Rusya'da yaşadığım ve çöp kutularında süs köpeği büyüklüğünde sıçanların gezdiği günlere döndüm. Ancak kulübenin kapısını açtığımda gördüğüm karanlıkta parıldayan üç çift sarı gözl oldu.
Kediler. Bidonları ve torbaları açmaya çalışıyorlardı.
Hareketsiz kalmışlardı, ama suç üstünde yakalanan birilerinin paniği içinde değil, işleri yarıda kesilen önemli kişilerin etrafına tepeden bakan havası içinde. Kendi çöplüğüme çöp atma cüretini gösterdiğim için bana terslene terslene gittiler.
Kedilerin burada günlük hayatın ne kadar büyük bir parçası olduğunu daha pek anlamamıştım.
Bu nedenle bir süre sonra, karanlıkta çöp atarken yer var mı diye elimi uzattığımda ıslak bir kedinin kaygan tüylerine değince şaşırdım.
Şaşırdım dediysem, arkasında siluetini bırakarak dama kaçan çizgi film karakterleri gibi havaya zıpladım.
Bir komşuma bunu anlatınca aldığım cevap "Boşver" oldu.
Orta Doğu'nun birçok yeri sokak kedileri ile dolu ancak eski bir sömürgeci gücün vatandaşı olunca, tüm sorunların hesabı sizden sorulabiliyor.
Kudüs'teki kedi nüfusunun artmasından da kentin İngilizlerin kontrolü altında olduğu dönemle farelerle mücadele için kedi getirilmesinden kaynaklandığı yolunda bir teori var.
Çöp kutularının durduğu kulübe üzerinde hak iddia etmek için kedilerle yaptığım savaş, bu bölgedeki en önemli toprak kavgası değilse de, diğer tartışmalar kadar çözümsüz kaldı.
Bu yüzden çöplüğümüze dadanan kedilerden biri ortalıktan kaybolunca, endişelendiğimi farketmek beni şaşırttı.
Diğerlerinden biraz daha büyük, tarlalarda görmeye alıştığımız, üfleyince uçuşuveren beyaz topaklardan birini lamba isine bulamış gibi, kül rengi kabarık tüyleri olan bir kediydi.
Berbat araç kullananlarla dolu bir kente, başına kötü birşey geldiğinden korktum.
Ancak sonunda, bir kulağı yırtılmış, 'siz bir de öteki kedinin halini görün' edalarında tekrar boy gösterdi.
Sokak kedilerinin liderleri var mıdır bilmem. Akıllarını benim çöpüme takmış olmaları dışında, belli bir alışkanlık sergilediklerini görmedim. Ancak sokak onlarsız birşeye benzemiyor.
Kediler ve ben birbirimize kızarak da olsa bir arada yaşıyoruz.
Komşu olarak gürültücüler, ama çöp kutularının yanına gitmeyi adeta bir safariye dönüştürüyorlar ve bir zamanlar İngiliz yöneticilerin keşfettiği gibi, fare sayısını azaltmakta işe yarıyorlar.