Kamuoyunda kumpas davaları olarak bilinen Balyoz, Askeri Casusluk, Hrant Dink, Devrimci Karargah gibi davalara bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin eski üyesi Hamza Yaman'ın 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen, eski Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmalarına devam edildi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmada sanık Yaman hakim karşısına çıktı.
Duruşmada, sanık Yaman'ın ankesörlü telefonlardan ardışık arandığına ilişkin tespitlerin de yer aldığı dosyaya gelen yazı cevapları ve belgeler okundu.
Savunma için söz verilen Yaman, ankesörlü telefonlardan yapılan aramaların ardışık olmadığını, bir aramadan aylar sonra ikinci aramanın gerçekleştiğini öne sürdü. Yaman, bu aramaların sınav zamanları telefonlarını yanına alamayan çocukları tarafından yapıldığını, başka herhangi bir kişi tarafından aranmadığını savundu.
Arama yapılan ankesörlü telefonların şehrin merkezi yerlerinde olduğunu belirten Yaman, bu bölgelerdeki MOBESE kayıtlarından arayanların kimliklerinin tespit edilebileceğini söyledi.
Yaman'ın avukatı Adem Kaplan ise mahkeme heyetine başkanlık eden daire üyesi Abdurrahman Orkun Dağ ile ilgili hakimin reddi talebinde bulundu. Kaplan, heyete Daire Başkanı veya kıdemli üyenin başkanlık etmesi gerektiğini, Dağ'ın bu nitelikleri taşımadığını öne sürdü.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu'nun, müvekkilinin tutukluluğunun haksız olduğuna ilişkin karar verdiğini ancak bunun henüz ellerine ulaşmadığını anlatan Kaplan, Dağ'ın daha önce Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamasıyla gündeme geldiğini, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan bir üyenin BM çalışma grubunca verilen bir kararı da uygulamayabileceğini düşündüklerini söyledi.
Verilen aranın ardından talebe ilişkin karar açıklandı ve sanık avukatının hakimin reddi talebi kabul edilmedi. Başkan Dağ, mevzuatta heyete daire başkanı veya kıdemli üyenin başkanlık edeceğinin düzenlendiğini ancak her ikisinin de olmadığı duruma ilişkin mevcut uygulamayı engelleyen açık bir düzenleme bulunmadığını aktardı. Diğer itirazın ise bu dosyayla ilgisinin bulunmadığı belirtildi.
-Esas hakkındaki mütalaa
Daha sonra söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat, esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgeler yer aldı.
Örgüt üyeleri arasındaki ByLock yazışmalarında örgüt faaliyetleri kapsamında sanığın da isminin geçtiği belirtilen mütalaada, eski HSYK Genel Sekreter Yardımcısı FETÖ firarisi Engin Durnagöl'ün sanığın cemaat mensubu olduğunu söylediğine ilişkin tanık ifadeleri aktarıldı.
Mütalaada, sanığın grup sorumlusu olarak örgüt toplantılarına katıldığı, himmet verdiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesine örgüt tarafından özellikle seçtirildiği gibi tanık ifadelerine de yer verildi.
Sanığın, örgüt liderinin talimatıyla Yargıtaya seçilmesine karar verilen isimlerden olduğu, üye seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerini sürdürdüğü kaydedilen mütalaada, örgüt üyeliğinden soruşturma ve kovuşturma geçiren yargı mensupları ve sivil imamlarla bir araya geldiğinin ortak baz sinyalinden anlaşıldığı ifade edildi.
Mütalaada, sanığın Ankara'daki ankesörlü telefonlardan ardışık arandığına ilişkin kayıtlar da okunurken, bu ankesörlü telefonlardan FETÖ üyeliğinden yargılanan diğer yüksek yargı mensuplarının da arandığı bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada, Yaman'ın, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı belirtildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu vurgulanan mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı vurgulandı.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, tutukluluk halinin devamına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Yaman ve avukatları, esas hakkındaki savunma için süre istedi ve tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamını ve esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.