"Kuralları millet belirlemektedir"

ANKARA (İHA) - TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin büyük bir değişim içinde olduğnu belirterek, "Siyaset yenilenmiştir ve artık kurallarını millet belirlemektedir" dedi.

TBMM'nin 84. kuruluş yılı dolayısıyla 'Milli Egemenlik ve Siyaset' konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyuma, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, çok sayıda eski ve yeni milelvtekili, akademisyenler ve davetliler katıldı.

Sempozyumun ilk bölümüne, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ başkanlık etti. Konuşmacı olarak da TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal katıldı.
Elekdağ'ın sunuş konuşmasının ardından TBMM Başkanı Bülent Arınç ilk konuşmayı yaptı. Arınç, konuşmasında, Türkiye'nin 180 yıllık demokrasi tecrübesine değindi. "128 yıllık parlamenter yaşamımız çeşitli vesilelerle kesintiye uğramış ve yaralı bir parlamento yaşamımız oluşmuştur. Her kesinti, parlamenter geleneği aksatmış, toplumda demokratik kültürün oluşmasına engel olmuştur. Fakat sevindirici olan şey, 128 yıl boyunca kesintilere, engellemelere rağmen, Meclisimizi her defasında yeniden açmaktan, yeniden milli egemenliği istemekten asla vazgeçmemizdir. Dolayısıyla, Türkiye'de yaşayan herkesin genlerine milli egemenlik arzusu derinden işlemiştir ve asla millet iradesinin ülke yönetimine hakim olmasından vazgeçilmeyecektir" diyen Arınç, "Cumhuriyetimizi kuran irade, 1920'de Meclis olarak siyasette daha fazla etkin, toplumda daha fazla itibarlı ve daha güçlüydü. Aradan geçen 84 yıl boyunca, yıpranan siyaset kurumu ve Meclis dışındaki siyasi objelerin güçlenmesi nedeniyle, Meclis'in siyasi arenada etkinliğinin ve itibarının zayıflamasına neden olmuştur. Başta siyaset kurumunun aktörleri olmak üzere, kanaat önderleri, siyaset bilimciler ve aydınlar Meclis'in itibarı ve gücü konusunda nedense çok büyük bir arzuyla hareket etmemişlerdir. Halk iradesinin duygusal atıflardan öteye, doğrudan ve toplumun her kesimini temsil eder şekilde yönetim erkine yansımasını yeniden gözden geçirmeliyiz. Türkiye sahip olduğu demokrasiyi derinleştirip, yerleşik bir demokrasiye dönüştürmek için, onun katılımcı ve çoğulcu niteliğini geliştirmelidir. Ancak bu sayede kesintilerle oluşturamadığımız parlamenter gelenek ve demokratik kültür oluşacaktır" ifadelerine yer verdi.

Reklam
Reklam

Arınç, konuşmasında vatandaşlık bilincinin aktifleşerek, milli egemenliği bireysel düzeyde yaşanır hale getirmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Elbette kamu yönetiminin halkın doğrudan siyasi katılımını besleyecek şekilde yapılanması bu süreci hızlandıracaktır. Demokrasinin çoğulcu karakterinin geliştirilmesi, Türkiye'de siyasi iktidar alanlarında karar vericilerin belli kişi, kurum ya da grupların belirleyiciliğinden kurtarılarak, çok sayıda ve farklı etkiye açık hale getirilmesi anlamına gelir. Türkiye'de siyasi iktidar yapısının elitist-çoğulcu niteliği, çoğulculuk istikametinde dönüştürülmeli, hatta hukuk devleti anlayışına uygun bir çeşitliliğe kapı aralamalıdır" ifadelerini kullandı.
Yasama organının güçlendirilmesi, TBMM'nin, yani milli egemenliğin en önemli temsilcisi olarak siyasetin merkez üssü haline getirilmesi, önümüzdeki günlerde gündemimize gelecek olan Anayasa değişiklikleri ortamında yeniden tartışılacaktır" diyen Arınç, Anayasa değişikliğine de temas etti.

Arınç, şu ifadelere yer verdi: "Toplumsal bir mutabakatla, ortak bir konsensüsle, tüm hayatımızı şekillendiren Anayasamız'ın biçimlendirilmesi gerekir. Türkiye artık geleneksel tutucu alışkanlıklarını bir kenara bırakarak hukuk devleti, demokrasi, ortak hedefler ve toplumun ihtiyaçlarını göz önüne alarak siyaset kurallarını yenilemelidir. Anayasamız toplumun mutabakat metniyse, bu metin üzerindeki tartışmaları da ortak yapmalı, ayrılıklarımızı değil, ortak yönlerimizi belirleyerek Anayasa değişikliğini gerçekleştirmeliyiz. Bu konuda önemli bir tecrübe geçiren Fransa, bizim açımızdan oldukça dikkat çekicidir. 1958 Fransız Anayasası, 1789 Devrimi'nden sonra Fransa'daki 16. anayasadır. 1958'de oluşturulan bu anayasa ile Fransa soluklanmış ve anayasa tartışması tüm toplumsal tarafların mutabakatıyla çözülmüştür. O zamana kadar belirli siyasi güçlerin belirlediği metinler olan Fransız anayasaları, 1958 anayasası ile bir toplumsal mutabakat metni olarak vücut bulduğu için, Fransız siyaseti rahatlamış, kaos içeren politik sancılardan kurtulmuştur. Demek ki Fransa tecrübesinde ortak mutabakat, 1789 devriminden 169 yıl sonra son şeklini almıştır. Bugün Türkiye'de siyaset kurumunun önündeki en önemli ödev, bir toplumsal mutabakat metni olarak yeni bir anayasanın oluşmasına katkıda bulunmaktır. Bundan dolayı tartışmaların olması, farklı fikirlerin ortaya atılması doğaldır ve bundan korkmamak gerekir. Fransa'da 169 yılda son halini alan Anayasa, bizde de bir süre sonra ortak bir konsensüsle son halini alacak, ülkemiz siyasal bir rahatlamaya kavuşacaktır. Millet iradesi, ancak bu şekilde gerçek anlamda egemenliğin kaynağı ve en önemli kullanıcısı haline gelebilir. Burada biz siyasetçilerin, siyasetin alanını sürekli genişleterek anayasal sistemin kuralları içinde dinamik bir mutabakat oluşmasına katkıda bulunmaktır. Aksi tutum ve davranışlar, Türkiye'nin kör noktalarını, tıkanmış damarlarını görmezden gelmekle eşanlamlıdır. Bu da sorumlu bir siyaset anlayışıyla bağdaşmaz".

Reklam
Reklam

Arınç, konuşmasında Türkiye'nin AB üyelik sürecine de değindi. "Türkiye medeniyetlerin ortak potasıdır" diyen TBMM Başkanı, "Muhteşem bir geçmişten, parlak bir geleceğe doğru yol alan, hem kendi toplumu, hem de tüm insanlık çapında muazzam katkılar ortaya koyabilecek bir ülkedir. Bunun için gereken tarihsel misyon, kültürel altyapı, devlet tecrübesi, medeniyet düzeyinde bir bakış açısına da sahiptir. Böyle bir ülkenin, modernleşmenin şu andaki virajında Avrupa Birliği hedefine kilitlenmiş olması, tüm dünya için önemli bir kazanımdır. Avrupa Birliği'nin dünyanın gerçek bir siyasi ve askeri güç haline gelmesi ve böylece küresel güç dengesini tek aktörlü olmaktan kurtarması, Türkiye'nin bu birlikte oynayacağı rolle yakından ilişkilidir. Zira dünya yeni medeniyetlerin inşasına gebedir. İnşa halinde bir medeniyet t'fdn elitist-çoğulcu niteliasavvuru olarak Avrupa Birliği, müslüman dünyaya ve İslam'a ilişkin tüm bakış açısını, Türkiye'nin üyeliği ile yeniden gözden geçirecektir. Böylece çatışma, iletişimsizlik ve yok sayma yerine; anlama, diyalog ve işbirliğine dayalı bir Avrupa vizyonu, en sağlıklı biçimde Türkiye'nin katkılarıyla oluşturacağı inancındayım. Avrupa Birliği'nin, oluşturmakta olduğu Avrupa tasavvurunun, dünya barışına ve refahına uzanan bir köprü olabilmesi için, Türkiye'yi kendi içine alma konusundaki tereddütleri hızla gidermesi ve Türkiye'nin üyelik sürecine ivme kazandırması ertelenemez bir zorunluluk haline gelmiş bulunmaktadır. Türkiye'nin üyeliği için uygun siyasi, ekonomik ve kültürel ortamı hazırlamak da bu Meclise nasip olmuştur. Çıkartılan uyum yasaları bütün dünyanın hayranlıkla izlediği bir hızda ve kararlılıkta olmuştur".

Reklam
Reklam

Meclis'in sorumluluğnunu bununla bitmediğini kaydeden Arınç, "Şimdi elde ettiğimiz hukuki hakları, sosyal hayatımızın her alanında uygulamaya koyarak, gerçek anlamda demokratik ortama kavuşmalıyız. Büyük Türkiye hedefimiz, özgür Türkiye idealimizin gerçekleştirilmesi, yeniden ve daha büyük bir inançla çalışmaktan geçmektedir. Çalışmalarımızın merkezi ise halkın temsil yeri olan TBMM olmalıdır. Her geçen gün itibarı ve saygınlığı artan Meclisimiz yakın bir gelecekte siyasetin en güvenilir kurumu olacaktır" dedi.

Arınç, Türkiye'nin büyük bir değişim içinde olduğunu da vurgulayarak, "Türkiye büyük bir değişim içindedir. Yılların getirdiği kronik sorunlar tek tek çözüme kavuşturuluyor. Değişimi kavrayamayan ve Türkiye'nin önünü kesen eski siyaset anlayışındaki kişiler, kurumlar ise siyaset sahnesinde çekiliyorlar. Bu nedenle herkesin artık siyaset kurumunun değiştiğini, halkın tercihlerinin farklılaştığını görmesi, köhne siyaset anlayışlarının yakın gelecekte yer alamayacağını görmesi, anlaması gerekir. Siyaset yenilenmiştir ve artık kurallarını millet belirlemektedir" ifadelerine yer verdi.

Reklam
Reklam