KURBANDA AFRİKA’DA OLMAK

Türk insanı Afrika’nın toprakları, madenleri, verimli çay bahçeleri, kahve, petrol, altın, elmas için gitmiyor.

Afrikalı çocuk aç,

Afrikalı çocuk ayakkabısız,

Afrikalı çocuk hasta,

Afrikalı çocuk yetim,

Afrikalı çocuk muhtaç.

Yardımsever insanımız her vesileyle Afrikalı çocuğun elinden tutuyor. Kurban bayramlarında her yıl binlerce kurban kesiliyor Afrika’da. Hayırsever insanımız gönüllü kuruluşlar vasıtasıyla Afrikalı çocuğa oyuncak gönderiyor, şeker gönderiyor, kitap gönderiyor.

Geçen yıl kurban bayramında ben de Çare Derneği ile birlikte böyle bir organizasyonda Ugandalı çocuklarla tanışma imkânı bulmuştum. Kesilen kurbanların muhtaç insanlara ulaştırılması, muhtelif gıda yardımları, dağıtılan kitaplar ve Afrikalı çocuğa çikolata… Bir çocuğun çikolatayı ambalajıyla birlikte ağzına attığı an hiç gözümün önünden gitmiyor. Günde bir iki lokmayı kardeşleriyle paylaşan, nöbetleşe su içen, ayakları yalın bir çocuk.

Reklam
Reklam

Kütüphane de on beş kitap, laboratuvarda dört cam şişe, yemekhanede boş kazan. Okula gitmek için kilometrelerce yalın ayak yürüyen Afrikalı çocuk okula gittiğinde karanlık bir sınıf, bir kara tahta, bir öğretmen buluyor. Servisleri kapıdan alan, akıllı tahtalarla ders yapan, tabletinde oyun oynayan çocuklarımız ah onları bir görselerdi. Kendi insanımız dururken elin Afrikalısından bana ne diyenler bir görselerdi. Sömürülmüş Afrikalının masum çocuklarının gözlerine bir baksalardı. Yirmibeş kilometre öteden çocuklarına su taşıyan anneyi kırk metrekarelik mutfakları dar gelen annelerimiz bir görselerdi. Evladı açlıktan ölen Afrikalı babayı kahvede okey oynarken düşünebiliyor musunuz?

Afrika’nın şehirlerinde teneke evlerde, kırsalında kamış evlerde açlıktan, hastalıktan bırakın yaşamayı, hayatı ve anlamını düşünmeye mecali kalmayan Afrikalı, insan olduğunu iddia eden insanlığın gözü önünde eriyor.

Afrika’nın bu günkü durumu ve bu duruma onları kimlerin getirdiği değil konumuz ama sömürgeci Avrupalılar bilsinler ki, Türk insanı Afrika’nın toprakları, madenleri, verimli çay bahçeleri, kahve, petrol, altın, elmas için gitmiyor. Afrika’da yitirdiğiniz insanlığı bulmaya, yaralı gönüllere merhem olmaya, hasta kalplere derman olmaya gidiyor. “Beyaz insan geldiğinde onların elinde kitapları, bizim topraklarımız vardı, şimdi onların elinde topraklarımız, bizim elimizde kitap var.” Diyen insanlara, Türk gönüllüler sömürmeden yardım götürmek, almadan vermek için gidiyor.

Reklam
Reklam

Geçen yıl meşakkatli geçen yolculuğumuzu şeker verip başını okşadığımız bir çocuğun bakışları unutturdu, bu kurbanda çaresizle çare olmak için Çare’yle birlikte yine düşüyoruz yollara. Gitmek ve görmek lazım, aksi takdirde anlatılanlar hikaye gibi geliyor insana. Hikaye değil gerçek Afrika’nın anlatılan halleri.

Kurban Bayramında Afrika’da olmak, bir çocuğu gülümsetebilmek, kendini unutup evladını düşünen anneye umut olabilmek, bayramda annemin elini öpüp, babamın kabrini ziyaret etmekten, ailemle çocuklarımla vakit geçirmekten, akrabalarımla komşularımla bayramlaşmaktan daha evla mıdır? Buyurun siz karar verin. Ama bayramda Afrika’da olmak bambaşka.

Afrikalı çocuk dikmiş gözlerini size,

Gel diyor,

Umutla bekliyor,

Afrikalı çocuk sen varsın diye umutlu,

Afrikalı çocuk sen geleceksin diye mutlu.

(Değerli okurlarımın Kurban bayramını şimdiden tebrik ediyorum.)

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz