İSTANBUL (İHA) - Türkiye Hastanesi'nde görevli Dermatoloji Uzmanı Dr. Gonca Gökdemir, halk arasında "Kurdeşen"adıyla bilinen cilt hastalığı ürtikerin hayati tehlike taşıdığını belirterek, "Kronik formda oluştuğu zaman kişiyi uzun süre etkiler ve yaşam kalitesini düşürür" dedi.
Kurdeşen hastalığında doğru tedavi için bir dizi testler gerektiğini ifade eden Dr. Gökdemir, çok şiddetli durumlarda iç organların yanı sıra, özellikle dudak, nefes borusu ve göz kapaklarında kabarıklıklar oluşabildiğini söyledi. Hastalığın toplumda görülme sıklığının yüzde 20-30 oranında olduğuna dikkat çeken Dr. Gonca, "Ürtikerde cilt lezyonları vücudun her yerinde olabilir ve genellikle 24 saat içinde kaybolmaktadır. İyileşen lezyonların yanında yeni kabarıklıklar oluşabilir" dedi.
Dr. Gonca Gökdemir, ürtikeri akut ve kronik form olarak 2 gruba ayırdı. Akut formda, hastalığın 6 haftadan kısa sürede iyileştiğine dikkat çeken Gökdemir, "Ancak kronik formda: hastalık 6 haftadan uzun sürebilir ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir" diye konuştu.
Ürtikerin çok farklı nedenlere bağlı olduğunun ve bu nedenlerin başında alerjik faktörlerin geldiğinin altını çizen Dr. Gökdemir, "Özellikle ilaçlar (en sık antibiyotikler, ağrı kesiciler, epilepsi ilaçları) ve yiyecekler ( kabuklu deniz hayvanları, balık, süt, fındık, fıstık, patates, baklagiller, kereviz, maydanoz, havuç, baharatlar, pirinç, muz, elma, portakal) ürtikere neden olmaktadır. Ayrıca gıda katkı maddeleri, solunumla alınan alerjenler (çiçek tozları, ağaç polenleri), böcek sokmaları (arı) ve implantlar (diş protezi) da ürtikere neden olmaktadır" sözleriyle gıda ve ilaç tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini konusunda uyardı.
Dr. Gökdemir, ürtikerin alerjik bünyeli kişilerde daha sık görüldüğünü; çünkü bu bireylerin normal kişilerden daha duyarlı olduklarını ve daha kolay reaksiyon gösterdiklerini vurguladı. Ürtikerin bazı ortam değişiklikleri ve vücut ısısı değişikliklerine bağlı da oluşabileceğine dikkat çeken Dr. Gökdemir, "Ürtiker bazı ortam değişiklikleri ve vücut ısısı değişikliklerine bağlı da oluşabilir. Duyarlı bireylerde dondurma gibi soğuk yiyecekler tüketildiğinde ürtiker oluşabilir. Fizik egzersizler sondası terleme ile ürtiker oluşabilir. Titreşimli cihaz kullanımına bağlı ürtiker oluşabilir. Egzersiz ile birlikte fındık, buğday ve kabuklu deniz ürünü alımına bağlı ürtiker oluşabilir" açıklamasında bulundu.
Dr. Gonca Gökdemir, ürtikerin her zaman alerjik faktörlere bağlı oluşmadığını, vücutta bulunan enfeksiyon odakları (diş iltihabı, idrar yolu iltihabı gibi), radyolojik incelemeler için alınan radyo kontrast ilaçlar, cerrahi işlemler için kullanılan anestezik ilaçlar ve stresin de ürtikere neden olabileceğini açıkladı. 6 haftadan uzun süren ürtiker hastalarının büyük çoğunluğunda ürtikere neden olan etken bulunamayabileceğini belirten Dr. Gonca Gökdemir, "Bu durum sürekli kaşınmak zorunda kalan hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Ürtiker şikayeti ile gelen bir hastanın çok iyi değerlendirilmesi gereklidir. Eğer hasta iyi değerlendiremezse ve şikayetler şiddetlenirse hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir. Dudakta ve dilde oluşan ve bazen soluk borusuna yayılan şişlik hastanın nefes almasını engeller ve acil müdahale gerektirir" dedi.
Gökdemir, hafif olgularda tedavinin kolay olduğuna da dikkat çekerek, "Bu nedenle dikkatli muayene yapılmalı, hastanın günlük yaşamı, mesleği, alışkanlıkları ve başka hastalıkları çok iyi sorgulanmalıdır. Ürtikere neden olan etkeni saptamak için özel alerji testleri ve kan tetkikleri gerekebilir. Hafif olgularda tedavi kolaydır. Ancak uzun süren hastalık formunda tedavi, hem hasta hem de doktor açısından sıkıntı yaratmaktadır" açıklamasında bulundu.