ANKARA (İHA) - TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, terörü "insanlığın en büyük ayıbı ve düşmanı" olarak nitelendirerek, terörün aynı zamanda küresel bir tehdit olduğuna işaret etti. Pakdil, buna hiç bir ülkenin kayıtsız kalamayacağını belirterek, "Bugün bizi vuran terör, bir gün kendilerine de dönebilir. Artık hiçbir yerin güvenli olmadığı bir dünyada yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Türk Parlamenterler Birliği ve Türk Parlamenterler Vakfı tarafından TBMM'de "Küresel Terörle Mücadele, Demokrasi ve Hukukun Rolü" konulu bir sempozyum düzenlendi. Birlik ve Vakıf Başkanı Hasan Korkmazcan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'ye yönelik uluslararası terörün Kıbrıs'ta Türk varlığı üzerinden yürütülen Yunan-ASALA, 70'li yıllarda uluslararası temsilcileri hedef alan ASALA-Ermeni ve 80 öncesi sağ-sol kavgası, 80 sonrası PKK/Kongra-gel terörü olmak üzere 3 boyutlu olduğunu ifade etti.
"Bu 3 görüntülü terör olayları birbiriyle hem bağlantılı hem de ortak amaçlıdır" diyen Korkmazcan, son dönemde terör eylemlerinin yine arttığına dikkat çekti. "Bugün vadesi dolduğu için, milletimize yönelik terörün sözde yazarlık, aydınlık, sanatçılık kisvesi altındaki destekçilerinin gerçek durumlarını ifade edebilirim" diyen Korkmazcan, "Onlar katıldıkları iftira korosunun çukurunda iddialarını kanıtlayamamışlardır. Milletimizden özür dileme onurunu bile gösterememişlerdir. bu sebeple artık eli kanlı terörün, aktüel maşaları konumuna düşmüşlerdir" ifadelerine yer verdi.
Korkmazcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terörün en alçak unsuru, dağdaki silahlı eşkıya değildir. Kışkırtılmış, şartlandırılmış ve aldatılmış olarak masum kitlelerin üzerine salınan çapulular da değildir. Terör cephesinin asıl insanlık onurundan mahrum unsuru, sözle, yazıyla, teşvikle, elinde kamu yetkisiyle teröristi ve terör ortamını destekleyenlerdir. Bunlar gafletle veya bilinçli olarak Türkiye'ye yönelik terör triyosunun işbirlikçileridir. Günümüzde üstlendikleri rol, terörün Yunan-Rum cephesinde AB şantajına, ASALA-Ermeni cephesinde "sözde soykırım" iddialarına, PKK/Kongra-gel cephesinde kanlı eylemlere yardım ve yataklık etmektedir."
Terörle mücadelenin kararlılık, süreklilik, güven verici bir duruş, birlik ve bütünlük, herkesin katılımı ve aktıf, atılımcı, öngörülü, engelleyici bir politika gerektirdiğinin altını çizen Korkmazcan, "Devlet olarak, Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelenin herhangi bir demokratik hukuk devletine tanıdığı bütün imkan ve yetkileri eksiksiz ve etkin biçimde kullanacaktır. Millet olarak Türk milleti, insanlık aleminin en köklü ve onurlu bir üyesi, tarihi ve kültürüyle evlatlarını şefkat ortamında bütünleştirme sınavını her zor dönemde göstermenin güveniyle metanetini koruyacaktır. Bu duruştan bir adım geri dönülemez, bir adım ileri taşıyamaz" ifadelerine yer verdi.
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil ise konuşmasında terörü "insanlığın en büyük ayıbı ve düşmanı" olarak nitelendirdi. Terörün aynı zamanda küresel bir tehdit olduğuna işaret eden Pakdil, buna hiç bir ülkenin kayıtsız kalamayacağını belirterek, "Bugün bizi vuran terör bir gün kendilerine de dönebilir. Artık hiçbir yerin güvenli olmadığı bir dünyada yaşıyoruz" açıklamasında bulundu.
Terörün tek bir tanımının yapılması ve mücadele unsurlarının küresel olarak bu tanımdan yapılması gerekliliğine işaret eden Pakdil, TBMM'de özellikle son 3 yılda çıkan demokratikleşme kanunlarıyla terör örgütünün oyunun bozulduğuna da dikkat çekti. Konuşmaların ardından sempozyuma geçildi. Sempozyumda, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve ASAM Terör Araştırmaları Danışmanı Ercan Çitlioğlu "Küreselleşme ve Büyük Ortadoğu Projesinin Terörizme Etkileri", ASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı Doç. Dr. Sadi Çaycı "Avrupa ve Türkiye'de Terörle Mücadelenin Hukuki Boyutları", Ankara Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren "BM Düzeyinde Terörle Mücadele ve Alınan Önlemler, Sorunlar" konularında sonum yapacak.