Kurşunlar sınırdan duyuluyor!

Suriye ordusu, tüm uluslararası baskıya ve kınamaya rağmen isyancı muhalifler üzerine tank ve toplarla gitmeyi sürdürüyor.

27 günlük kuşatmanın ardından yüzlerce sivili öldürerek Humus’u muhaliflerin elinden geri alan askerler, bu kez de Türkiye sınırındaki köyleri önce ele geçirip sonra ateşe vermeye başladı.

Arap Baharı’nın Tunus, Mısır ve Libya’dan sonraki halkası olan Suriye’de Beşar Esad rejimine karşı isyan geçtiğimiz yılın Şubat ayında başlamıştı. Esad da aynı Kaddafi gibi muhalifleri teröristler olarak nitelendirdi ve üzerlerine binlerce askerini tanklarla birlikte gönderdi. 1 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmalarda 8 bine yakın Suriyeli hayatını kaybetti, Birleşmiş Milletler ve Arap Ligi başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluştan Esad rejimine hem kınama hem de yaptırım kararları çıktı. Ancak bunların hiçbiri Çin, İran ve Rusya’nın desteğini arkasına alan Beşar Esad’a geri adım attırmadı. Esad, önce babasının yıllar önce 14 bin kişiyi öldürerek katliam gerçekleştirdiği Hama’yı ardından da 27 günlük kuşatmanın ardından isyanın yeni kalesi haline gelen Humus kentini geri almayı başardı. Ölen yüzlerce Suriyeli’nin cesetleri ise halen morglara bile kaldırılabilmiş değil. Kızılhaç’ın Humus’taki binlerce yaralıya insani yardım götürme talebi Şam yönetimi tarafından kabul edilmesine rağmen 7 TIR’dan oluşan Kızılhaç konvoyu dün Humus’a sokulmadı.

Reklam
Reklam

Yaralılar Türkiye’ye

Vatan'ın haberine göre, Suriye’nin Türkiye sınırı yakınındaki Aynulbeyda köyü de sabah saatlerinde operasyon düzenleyen Suriye ordusu tarafından ele geçirildi. Görgü tanıkları, dün sabah saat 05.00 civarında 2 bin asker ve 15 tankla Aynulbeyda köyünü kuşatan Suriye ordusunun, köyün kontrolünü ele geçirdiğini aktardı. Görgü tanıkları, Suriye ordusunun, etrafında kurulan çadırlarda yaşayan insanlarla birlikte nüfusu 1000’in üzerinde olan Aynulbeyda köyünü ateşe verdiğini öne sürdü. Suriye ordusu ile muhalifler arasında yaşanan çatışmada yaralanan Suriyelilerin, muhalifler tarafından Türk sınırından geçirilip hastanelere ulaştırıldığı öğrenildi. Hatay’ın sınır köyü Güveççi’nin sakinleri de, sınırın Suriye tarafından sabah saatlerinden itibaren top atışı ve silahlı çatışma sesleri geldiğini doğruladı.

Şam’da hayat durdu Rastan kentinde aralarında çocukların da bulunduğu 12 kişinin havan topu saldırısında ölüm anlarını gösteren videonun YouTube görüntü paylaşım sitesinde yayınlanması dehşetin boyutlarını daha da artırdı. Görüntülerde patlamalar sonucu ceset parçalarının havaya uçtuğu anlar kameraya yansıdı. Muhalifler, giderek daha da sabırsız bir şekilde Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’den kendilerine silah verilmesini talep etmeye devam ediyor. Gösterilerin Başkent Şam’a da ulaşmış olması nedeniyle Şam’ın şehir merkezinde hiçbir toplu taşıma aracı çalışmıyor.

Reklam
Reklam

Beşar bizi özgür bırak sen istersen aya git! ABD merkezli saygın haber dergisi Time, Suriye’de yaşanan dramı bir kez daha kapak konusu yaptı. Esad karşıtlarının ellerindeki hafif silahlarla üzerlerine tank ve toplarla gelen Suriye ordusuna karşı direnişlerini anlatan kareleri yayınlayan dergi, aynı zamanda acımasız operasyonlarda yaralanan ve ölen Suriyeli sivillerin dramını da 39 özel fotoğrafla okuyucularına aktardı. Haberde çatışmalardan kaçarak Türkiye’nin Hatay kentinde kurulan çadırkente sığınan Suriyeliler’in ifadelerine de yer verildi. “Biz özgürlük istiyoruz, özgürlük güzel şey... Beşar git... Beşar Ay’a kadar git... Bizim özgürlüğe ihtiyacımız var. İsrail bile Filistinliler’e bu kadar zulüm yapmadı” diyen Hatay kampındaki Suriyeliler’in sayısı 10 bin 789’a ulaştı. Kızılay, Suriye’de boyutu her geçen gün artan insanlık dramının daha da kötüleşmesi durumunda 10 bin Suriyeli’ye daha ev sahipliği yapacak şekilde çadırkenti genişletiyor.

190 Suriyeli daha geldi İç karışıklıktan kaçan 190 Suriyeli daha, sınırı geçerek Hatay’ın Reyhanlı ve Yayladağı ilçelerine ulaştı. Sabah saatlerinde yaya olarak sınırı geçen 150 Suriyeli, Bükülmez köyüne geldi. Suriye’nin Atma Kasabası’ndan kaçtıklarını belirten Suriyeliler, ihbar üzerine olay yerine gelen jandarma tarafından alınarak Reyhanlı’daki Hac Konaklama Tesisleri’ndeki çadır kampa götürüldü. Suriyelilerin, yapılacak işlemlerin ardından bu kampa yerleştirileceği bildirildi. Sınırı geçen 40 Suriyeli de Yayladağı ilçesine geldi. Suriyeliler, ilçedeki kamplara yerleştirildi.

Reklam
Reklam

Gazetecilerin cesetleri teslim edildi Humus operasyonu sırasında en büyük katliamların gerçekleştiği Bab-u Amr semtinde bulunan ve havan topu saldırısında yaralanan iki Fransız gazeteci dün evlerine geri döndü. YouTube’da yayınladıkları yardım videosuyla varlıklarından dünyayı haberdar eden Le Figaro gazetesinden Edith Bouvier ile fotoğrafçı William Daniels, Humus’tan kaçırılmalarının ardından önce Beyrut’a oradan da Fransa’ya giden bir uçağa bindirildi. Aynı saldırılarda Sunday Times muhabiri Marie Colvin ve ödüllü Fransız fotoğrafçı Remi Ochlik hayatını kaybetmişti. Colvin ve Ochlik’lik cansız bedenlerinin Kızılhaç ve Kızılay yetkililerine teslim edilmişti. Dün akşam cesetler batılı diplomatlara teslim edildi.

Uluslararası toplum katliama ‘dur’ demeli Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul’da İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi di Sant’Agata ile yaptığı ortak basın toplantısında, uluslararası güçleri Suriye’deki katliama müdahaleye çağırdı: “Suriye’deki olaylar, düzenli ordunun kendi halkına karşı katliamına dönüşmüştür. Daha önce sadece gösteri yapanlara mermiyle müdahale ediliyordu. Şimdi hedefi belli olmayacak şekilde top ateşi yapılıyor.”

Reklam
Reklam

İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR

“Bu, savaş şartlarında dahi kabul edilemez. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Suriye yönetimi her gün bir insanlık suçu işlemektedir. Uluslararası toplum artık katliama dur demeli. Maalesef uluslararası toplumdaki mutabakat eksikliği de rejime bu yöntemi sürdürme cesareti vermektedir. Şimdi bizim uluslararası toplum olarak, bir bütün halinde, uluslararası değerleri birlikte savunmamız gerekir. Özellikle de böyle bir vahşet sürerken insani yardımın yollarının kesilmiş olması, BM temsilcilerinin Suriye’ye kabul edilmiyor olması ayrı bir suçtur. Dün (önceki gün) Suriye Ulusal Konseyi temsilcileriyle bütün bunları detaylı olarak ele aldık. Herkesin üzerine düşen görevler var. Suriye Ulusal Konseyi, İstanbul’daki Suriye’nin Dostları toplantısına giderken, kendi yapılanmasını çok daha güçlü hale getirmek durumundadır.”

BOSNA BENZETMESİ

Davutoğlu, Suriye’deki durumu 1990’larda Balkanlar’da yaşanan katliamlara benzetti. Davutoğlu, “Suriye yönetimi, bu kadar çok katliamdan, bu kadar çok savaş suçu niteliğinde suçlar işlendikten sonra diyalog şansını tümüyle kapatıyor” dedi: “Her türlü muhalefeti ’terörist’, her türlü toplantıyı ’ihanet’ olarak görürseniz, yapacağınız reformların anlamı kalmamış olur. Suriye yönetimi hep istedi ki ’kendi denetiminde kozmetik bazı reformlar yapılsın ama sistem aynı işlemeye devam etsin’. Son yapılan referandum da böyle bir referandum niteliği taşıdığı için Suriye halkı bunu kabul etmedi. Şimdi ise bu kadar çok katliam yapıldıktan sonra bir diyalog şansını tümüyle kapatıyor Suriye yönetimi.”

Reklam
Reklam

YEMEN MODELİ TARTIŞILIR

“Ama bir geçiş süreci ön görecek şekilde Yemen modeli gibi modeller her zaman tartışılabilir. Biz Suriye devleti iflas etmeden, devlet yapısı çözülmeden devletin halkla barışmasını istiyoruz. Artık vakit geçirilmeden Arap Ligi planı uygulamaya konmalı. Arap Ligi planı, bir barışçıl geçişin ana unsurlarını ortaya koyuyor.”

Anahtar Kelimeler: