Kürt aydınları ile terör örgütü arasındaki ipler iyice geriliyor. Hainlikle suçlanan Kürt aydını Kemal Burkay'ın Öcalan için söyledikleri çok çarpıcıydı. Öcalan'ın yakalandığı sırada söylediği "Pişmanım, devlete hizmet etmeye hazırım" sözlerini hatırlatan Burkay, "Bir işbirlikçilik varsa bundan daha alası olmaz" diyerek tepki gösterdi.
PKK’nın yan kuruluşu Kürdistan Özgürlük Şahinleri’nin (TAK) Öcalan’a muhalif Kürt aydınlarını ‘hainlikle’ suçlanmasına tepki yağdı. Tehdit edilenler “Biz kimsenin, ne devletin ne de Öcalan’ın Kürdü değiliz” diyerek cevap verdi. Star gazetesi Kürt aydınlarının isyanını manşetine taşıdı. "Şiddet diline ortak tepki" başlığıyla verilen haberde aydınların zehir zemberek yanıtlarına ver verildi.
**VIZ GELİR TIRIS GİDER**
**Star gazetesi yazarı Mehmet Metiner:** Demokratik açılıma destek verdiğim ve
PKK siyasetinin Kürtlere zarar verdiğini söylediğim için hedef oldum. Biz kimsenin Kürdü değiliz. Ne devletin ne Öcalan’ın Kürdü değiliz. Vız gelir tırıs gider. ‘Apocu Türk aydınları’, PKK söz konusu olduğunda her eylemini neredeyse meşrulaştırıyorlar. PKK’dan bizim gibi insanlara şiddet gelince sus pus oluyorlar. ‘Hepimiz Hrant’ız’ diyenler, Nedim Şener için gözyaşı dökenler sahiciyse, bize yönelik açık ve yakın bir tehdit söz konusu. Neden susuyorlar? Kendilerini samimiyetsiz ilan ediyorum.Nedim Şener ve Ahmet Şık ile ilgili konuşanlar niye bizimle ilgili konuşmaz? Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve BDP Başkanı neden konuşmaz. Biz dağdaki insanlar da bu ülkenin insanları diyoruz. Siyasal mücadeleyi savunan insanlarız. Biz PKK’nın silahlı mücadelesinin son bulmasının gerektiğine inanıyoruz.
**ŞİDDETİ MESLEK EDİNDİLER**
**Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar:** Mehmet Metiner ile bizzat görüştüm, yanında olduğumuzu biliyor. Muhsin Kızılkaya ile de görüştüm. Bu gerçekten bizi üzüyor. Örgütlü güç her zaman susturur, bastırır. Çok az insan da olsak bunu zorlamamız lazım. Bir bedel ödenecekse ödenecek. Şiddetin beraberinde getirdiği bir dalga ve yayılma var. Bu kendi içinde bir rant üretiyor. Birileri bunu bir meslek edinmiş adeta. Genç insanların yaşam hakkı üzerinden bir siyaset yürüyor. Bu gerçekliği haykırdığınızda bu tür tepkilerle karşılaşıyorsunuz. Kürtler adına siyaset yaptığını söyleyenler buna bir dur demeli. Ben PKK’nın ya da devletin Kürdü olmam. Hepimizin kendimize inşaa ettiğimiz bir kimliğimiz var. Bu kimlik kimseye ait olamaz. Bu kimliği kimseye yaslayamayız.
**İŞBİRLİKÇİ ÖCALAN**
**Kürdistan Sosyalist Partisi eski lideri Kemal Burkay:** Abdullah Öcalan İmralı’daki hücresinden kendi dışında gördüklerini hain, işbirlikçi diye suçluyor. Halbuki yakalandığında söyledikleri çok açık. ‘Pişmanım, devlete hizmet etmeye hazırım’ gibi... Bir işbirlikçilik varsa bundan daha alası olmaz. Hükümet BDP ile neden görüşmüyor da Burkay ile görüşüyor diyorlar. BDP, PKK’yı ve Öcalan’ı muhatap gösteriyor. Devlete muhatap olmaya talip değil. BDP kendini ciddiye almıyor, kendini ciddiye almayanı başkası ciddiye almaz. Özgürlük Şahinleri’yle ilgili kuşkularım var. Derin devlet tarafından yöndendirildiği kanısındayım. Ne yazık ki böylesine taşeron örgütler yaratıldı. Bu ancak Kürt halkına düşman olanların yapacağı şeydir. Onlardan asla korkmuyorum. Onlar düşmanım demeyeyim de, demokrasi ve özgürlük düşmanlığının araçlarıdır.
**ÖCALAN’IN ÖLÜM FERMANI**
**Muhsin Kızılkaya:** Bu ifadelerin dışarı çıkmasına müsaade eden devlet de Öcalan kadar suçludur. ‘Birileri sus demeli’, bu ne demektir? Eğer devlet görevlilerinin huzurunda söylüyorsa ve izin veriyorsa gerçekten de ne demek ya. Ölüm fermanı dışarı çıkıyor. Orada devletin huzurunda dışarı çıkan bir durum bu. Şunun bunun Kürdüyüm dedem. Kürt olmam tesadüf eseridir. Annem babam Kürt olduğu için ben Kürdüm. Bununla ilgili olarak bu sözler tehdit olarak algılanacaksa dışarı çıkmasında avukatlar ve devlet suçludur. Devlet nasıl izin verir. Tutanağı elinden tutar izin birilerinin dışarı çıkması demektir.
**TC VATANDAŞIYIM**
**Orhan Miroğlu:** Kimsenin Kürdü değilim. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. Kimsenin Kürdü olmaya da niyetim yok.
**EYLEMSİZLİK BİLDİRİSİNDE HAZIR METİN ANLAŞMAZLIĞI**
Geçen hafta Diyarbakır’da toplanarak Kürt sorunun çözümü ve PKK’nın eylemsizlik kararını sona erdirmesiyle başlayan süreci değerlendiren sivil toplum kuruluşları (STK), BDP ve DTK yöneticileri, görüş birliğine varılamaması üzerine ortak açıklama yapamadı. Önlerine hazır bir metin konulmasını ve imzalanmalarının istenmesine tepki gösteren STK temsilcileri, bağımsız bir süreç başlattı. STK’ların tepki gösterdiği ve Cuma günü açıklanan metinde, PKK’nın eylemsizlik kararını bitirmesinden hükümeti sorumlu tutan’ ve ‘Abdullah Öcalan’a ev hapsi istenmesine’ yönelik maddeler dikkat çekti. Metne tepki gösteren Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu “Üslupta anlaşamadık” derken, Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, “Bir metin hazırlanmıştı ve imzalamamız istendi. Biz bunu kabul etmedik ve uzlaşamadık” dedi.