İSTANBUL (İHA) - Akciğer kanserinden ölen yeraltı dünyasının ünlü kabadayısı "Kürt İdris" lakaplı İdris Özbir'in oğlu Ali Özbir, kardeşinin eski eşi antikacı Filiz Kansu'ya canlı yayında telefonla bağlanarak hakaret ettiği iddiasıyla hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, müşteki Filiz Tomurcuk Kansu' nun savcılığa verdiği dilekçesinde, özel bir kanalda 22 ocak 2006 tarihinde yayınlanan Reha Muhtar'ın tartışma konusu taciz olan Ateş Hattı'nın konuğu olduğunu anlattığı belirtiliyor.
İddianamede, Kansu'nun kayınbiraderi Ali Özbir'in canlı telefon bağlantısı aracılığıyla, "Fahişeleri programa çıkarmayın" diyerek kişilik hakkına saldırdığını belirtiliyor. Şüpheli Ali Özbir, ailelerin muhalefetine rağmen kardeşi Doğan Özbir ile 3 yıllık evliliğin ardından boşandığı, boşandıktan sonra da asılsız suçlamalarda bulunduğu, "Yediğim dolmalar" isimli kitabının reklamını yaparak satışını sağlamak amacıyla röportajlar vermeye başladığı; diğer eşlerinin yanı sıra kardeşini de aldattığından söz ederek Ateş Hattı programında bunu tekrarlayıp, kendisinden uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı olarak söz etmesi üzerine programa telefonla bağlandığı ve kızgınlıkla müştekiyi hedef almadan bazı sözler sarf ettiği belirtiliyor. Daha sonra programa ilişkin CD çözümlerinin bilirkişi tarafından çözümlenmesi sonucunda, Kansu'nun Özbir'e yönelik, "Şöyle bir alt yazabilirsek Reha Bey, Kokainden beyni dönmüş" dediği, bunun üzerine Özbir' in "Ben 8 tanıyorum, siz 8 tanıyorsunuz, lütfen fahişelere programda yer vermeyin" diyerek Kansu'ya hakarette bulunduğu anlatılıyor.
Ali Özbir'in, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde yargılanmasına başlanacak. "Sosyete Antikacısı" olarak tanınan Filiz Tomurcuk Kansu, 2002 yılında beşinci evliliğini yaptığı kendisinden 15 yaş küçük Doğan Özbir'den 3 yıl sonra boşanmıştı. Filiz Kansu, evliliğinin ardından Özbir Ailesi'nin ağır eleştirilerine maruz kalmıştı. Bu nedenle eski eşi Doğan Özbir, kardeşleri ve annesiyle arası açılmıştı. İki üniversite mezunu Kansu, yazdığı kitabında, ilk gençlik yıllarında öğrenci hareketlerine katıldığını ve 1979 yılında Suadiye Vapuru'nun kaçırılması eylemine de ön saflarda yer aldığını itiraf etmişti.