Hakkında kapatılma kararı alınan PKK çizgisinde yayın yapan Nuçe (Haber) TV’deki tartışma programına dün akşam konuk olan PYD Eş Başkanı Salih Müslim, hareket olarak ilkeleri bulunduğunu, dost veya düşman olacaklarsa da da birbirlerini tanıyarak hareket etmeye çalıştıklarını söyledi. Müslim, “Diyaloğu her zaman istedik. Son zamanlarda çeşitli vesilelerle medyada görüşlerimizi istediklerimizi söyledik. Diyalog çağrısı yaptık” dedi.
TÜRKİYE İLE DAHA ÖNCE DE GÖRÜŞTÜK
Salih, 25 Temmuz’daki İstanbul temaslarından önce Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın bazı sorumluları ile Kahire’de bir araya geldiklerini anlatırken şöyle dedi:
“Rojava (Kuzey Suriye) için geçici bir sivil yönetim kurulması projemiz vardı. Türkiye tarafından yanlış yorumlandı. Davet, Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. 25’inde İstanbul’da görüşmelerimiz oldu. Çok olumluydu. Her şeyi takip etmelerine rağmen, anlatacak çok şeyler olmasına rağmen, geçici yönetimi izah ettik. Oradaki çatışmalardan, halkın ambargo altında olduğunu, yardım yollarından bahsettik. Niyet belirleme konusunda çok iyi oldu. Karşılıklı olarak görüşmelerin sürmesini kararlaştırdık.”
YENİDEN TÜRKİYEYE GELECEĞİM
Salih, bu hafta içerisinde Türk yetkililerle İstanbul veya Ankara’da yeniden bir araya geleceklerini, çeşitli partilerden oluşan Kürt Yüksek Konseyi’ndeki bazı partilerin ziyaretini olumlu karşıladığını, bazılarının sessiz kaldığını söyledi.
"İMRALI’DAN BAHSEDİLMEDİ"
Salih Müslim, gelecekte Kürt Yüksek Konseyi temsilcileri ile birlikte Ankara’ya ziyaretler olabileceğini ifade ederken Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı’dan söz edilmediğini kaydetti. Müslim, “Görüşme tamamen Rojava, Türk- Kürt ilişkilerinin tarihsel ve günümüz ile ilgili boyutlarıyla ilgiliydi. Konular; Kürt olgusu birbirine bağlıdır. Etkileri de tartışılıyor. Kuzeydeki barış görüşmelerini halk, biz de izliyoruz. Sonuçları, etkisi Rojava’da olacaktır” diye devam etti.
Müslim, Türk yetkililere Kuzey Suriye’deki Kürtler’in ağır ambargo altında tutulduğunu anlattıklarını, görüşmede Kobani (Ayn-al Arab) (Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'nin karşısı), Afrin (Kilis ve Hatay'ın Cilvegözü İlçesi karşısı) ve Derbesiye (Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nin karşısı) sınır kapılarından insani yardımların ulaşması için çaba harcanacağına dair söz aldıklarını, Türkiye’nin Suriye’deki Kürtler’in çatıştıkları El Nusra’ya yardım iddialarını kabul etmediğini söyledi. Müslim, Kuzey Irak’taki Kürt Konferansı hazırlık toplantısında Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin hem kendi adına hem de, Öcalan ve Talabani adına konuştuğunu vurguladığını ifade ederken, İstanbul’da kendisine toplantının neden yapıldığının sorulduğunu anlattı. PYD Eş Başkanı, “Kendilerine, ‘Siz eğer doğru dürüst davranırsanız, her şeyi hizmetinize; dostluğun, kardeşliğin hizmetine sokabilirsiniz’ dedim” diye konuştu.
Salih, Suriye’deki Kürtler’in direnişe başladıklarında kendilerini yalnız hissetmediklerini bildirirken, "Tarih, yüzyıldır başkaları tarafından yanlış yazılıyor. Halka haksızlık edilmiştir. Rojava devrimi ile bunlarla hesaplaşmaya gidilecektir. Bütün bu haksızlıkların giderilmesi, tarihin yeniden yazılması ve gözden geçirilmesi için geçici yönetimi de oluşturacağız" dedi.
AYDAR: SINIR, AB BENZERİ OLMALI
Kürdistan İslami Partisi Başkanı Hikmet Serbilind, Kürdistan Komünist Partisi Temsilcisi Kemal Bilget’in de konuk olduğu programın diğer konuğu Kongra Gel Eski Başkanı Zübeyir Aydar, tren hattının belirlediği Suriye sınırını ‘Ülkeyi parçalayan bir hançer’ gibi tanımlarken, şöyle dedi:
"Başkan Apo, hem bize hem hükümete Misak- Milli Komisyonu oluşturulmasını önermiştir. Bugün ‘sınırları hemen kaldıralım’ demiyoruz. Bu sınır; 90 yıldır ölüm sınırları oldu. Oysa bu sınırlar, ticaret, kültür, insanlık ve dostluğun geliştiği ve birleştirici sınırlar olmalı. AB’deki gibi sınırlara dönmesi lazım. Türkiye’nin bugün yapması gereken bölge halkları arasında kardeşlik bağını güçlendirmek, anti Kürt cepheyi desteklemeden vazgeçmek. Kürtler’e kapatılan kapıların hepsi açılmalı. El Nusra’nın elindeki kapıların hepsi açık. Sınırdaki o mayın, tellerin sökülmesi gerek. Sınır zaten anlamsız hale gelmiştir. AB’deki gibi iki yaka arasında insanlar gidip gelebilmeli."
"PYD, TÜRKİYE'DE TEMSİLCİLİK AÇSIN"
Aydar, önümüzdeki dönemde Kuzey Irak’taki gibi; PYD ve Suriye Kürt Yüksek Konseyi’nin Türkiye’de temsilcilik açması gerektiğini; ilişkilerin gelişmesinin sürece büyük katkı sağlayacağını, Kürt Ulusal Kongresi’nin mimarının Abdullah Öcalan olduğunu belirtti. Aydar, Suriye, Irak, İran ve Türkiye arasındaki sınırların Kürtler ve bölge halklarını ayıran değil birleştiren, kardeşleştiren bir konuma gelmesi gerektiğini, demokratik devlet temelinde bütün halkların demokratik yaşam birlikteliğini amaçladığını savundu. Aydar, Ağustos ayı ortalarında Kuzey Irak’taki Kürt Ulusal Kongresi’nin yapılacak olmasında Türkiye’deki ‘Çözüm süreci’nin önemli rol oynadığını, Türk Hükümeti’nin anket, seçim hesabı yapmadan bölgenin gerçeklerine göre hareket etmesi gerektiğini öne sürdü.
"KÜRTLER DEVLET KURMAK İSTEMİYOR"
Programda KCK Genel Başkanlık Konseyi üyesi Mustafa Karasu ile Kandil Dağı’nda yapılan röportaj da yayınlandı. Karasu, ‘Kürtler’ denilince bölgedeki devlet ve muhaliflerin akıllarına boyun eğmiş bir halk geldiğini demokratik, özgür yaşam isteklerine karşı çıkıldığını öne sürdü. Karasu, “Kürtler’in tek derdi;, kendi bölgelerini, özgür yaşamlarını korumak. Kim statülerini kabul ederse onlarla görüşmeye hazırdır. Suriye’deki Kürtler kesinlikle çatışmak istemiyor. Devlet kurma şeyleri de yok. Elbette kendi yönetimlerini kurmayı, özerk olmayı istiyorlar. Ama devlet olmak istemiyorlar. Başkan Apo’nun ideolojisinde, felsefesinde iktidar ve devlet olmak yoktur. Kürtler, demokratik yaşam içinde diğer toplum kesimleri ile yan yana yaşamaya hazırdır. Rojova; Kürtler’in bir nevi Filistini’dir. Sahiplenmesi gerekir.”
KÜRT YÖNETİMİ SINIRI KAPATTI
Karasu, Kuzey Irak’taki Kürt yönetimin insani yardım yapılmasını engellediğini Suriye Kürtleri’ne sınırı kapattığını, “Sınırı kapatayım, benim dediklerime gelsinler” anlayışı ile hareket ettiklerini bunun çok ciddi eleştirilecek bir konu olduğunu belirtirken, “Böyle dar, basit politika olabilir mi?” diye sordu.
Karasu, geçmişi 100 yıla dayanan Kürt sorunun seçim hesaplarına kurban edilemeyeceğini, son dönemde çekilen PKK’lıların kemiklerinin yakınlarına teslim edilmesinin eleştirildiğini ifade ederken, şunları söyledi:
"Gerilla çekilirken arkadaşlarının cenazelerini kurda kuşa mı bırakacak? Arkadaşlarının kemiklerini toplayıp, ailelerine teslim etmesinden doğal olarak ne olabilir? AKP adım atmamasına bunları gerekçe gösterecekmiş? Bu ipe un sermek, kılıf bulmaktır. Rojava’da Kürtler Serikani’yi (Resulayn) kurtarmışlar. Oraya bayrak asılmış. Daha önce çetelerin bayrağı vardı, ses çıkarılmıyordu. Çetelerin bayrağına ses çıkarmamak, Kürt bayrağına karşı çıkmak en azından kendi halkına saygısızlıktır. Kürtler, haklarından vazgeçmez. Kürtler, Türk devletine de karşı değil. Kendi toraklarında özgür yaşamak istiyor. Biz güçlerimizi çektik. Başka ne adım atıldı? Yüzde 10 barajı için bile adım atılmıyor. ‘Seçim yaklaşıyor, oyalarım’ yok böyle bir şey. Kürtler çatışmasızlık ortamını sağlamıştır. Türkiye’deki; oyalayan, ‘Alavere- dalavere Kürt nöbete’ yaklaşımıdır. Soruna basit demogojik yaklaşıyorlar. "
"PATRONA HALİL SESSİZLİĞİ"
Karasu, sözlerinin son bölümünde Türkiye’de hükümetin henüz sorunun özüne gelmediğini, karakol ve ‘Kürt kültürünü boğma yatırımı’ olarak nitelendirdiği baraj yapımını durdurması gerektiğini ileri sürerken, “Havaalanını da askeri amaçla yapıyorsun. Önderliğimiz (Abdullah Öcalan) de, hareketimiz de sabırlıdır. Sabrın da sınırı vardır. Sessizlik çözüm değildir. Kürt sorunu çözülmezse o sessizlik 'Patrona Halil sessizliğidir.' Kimse Kürtler’den köleliğin sessizliğini bekleyemez. Adım atılmazsa 1 günde Kürtler sesini yükseltir.” (DHA)