İSTANBUL(ANKA)- Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, Türk girişimcilerin Kuzey Irak'ta yaptığı yatırımların sanıldığının aksine çok az olduğunu söyledi.
Türk yatırımcıların Kuzey Irak'taki faaliyetlerinin abartıldığını ifade eden Aksoy, "Kuzey Irak'ta Genel Enerji, Pet Holding ve Anadolu Grubu haricinde şu anda yatırım yapan Türk şirketi yok. Bu üç firma haricinde, yalnızca gazetelerde gördüğümüz restoranlar ve etrafı telle çevrilmiş depolama tesisleri var" dedi.
TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi Dış Politika Forumu tarafından düzenlenen "Irak Açmazı: Türkiye Açısından Temel Parametreler" konulu toplantıda konuşan Ercüment Aksoy, Türkiye kamuoyunun Kuzey Irak ile ekonomik ilişkiler konusunda yanlış bilgilendirdiğini söyledi. Aksoy, "Nasıl elektriği kestiğimiz takdirde 'Irak'ın yüzde 90'ını karanlıkta bırakırız, Barzani mum ışığında romantik yemek yer' dediysek, yatırım konusunda da aynı şekilde düşünüyoruz. Kaş yapalım derken göz çıkardığımız noktalar oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
-"HER YIL MİLYAR DOLARLIK TİCARET YAPILIYOR"-
Aksoy, şu anda Kuzey Irak'ta yatırım yapan yalnızca 3 Türk şirketi bulunduğuna dikkat çekerek, bunların Genel Eenerji, Pet Holding ve Anadolu Grubu olduğunu kaydetti. Bu üç firma haricinde, bölgede Türk sermayesine ait bazı restoranlar ve etrafı telle çevrilmiş depolama tesislerinin bulunduğuna işaret eden Aksoy, "Tabii ki ticari faaliyetler sürüyor. Türkiye'nin oradaki rakamsal boyutuna bakarsak, çok iç içe bir yapı var. Ticari olarak herşey Türk malı. Sadece Irak'a değil, oradan İran'a geçen mallarımız da var. Tam rakamsal boyutunu kimse bilemez ama her yıl milyar dolarlar üstünde seyrediyor" diye konuştu.
-"'BARZANİ'NİN FİRMALARI' LAFI, KÖRFEZ SERMAYESİNİ DE KAÇIRIR"-
3 Ağustos 2007 tarihli gazetelerde, İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarında o ayki en fazla yabancı sermayenin Irak Kürtlerinden geldiğine ilişkin haberler çıktığını, basına yansıyan başka bir haberde de Mersin'deki tüccarların özellikle Irak'a ticaret için kurulan çok sayıda Kürt firmasından rahatsız olduğunun dile getirildiğini belirten Aksoy, "Bu ikisini birleştirip, böyle bir kriz ortamında 'Barzani'nin firmaları' diye ortaya koyarsanız, iki gün sonra Dubai'den, Kuveyt'ten gelen yabancı sermayeyi de kaçırırsınız" dedi.
-"BABACAN DIŞINDA BAĞDAT'I ZİYARET EDEN OLMADI"-
Türk müteahhitlerinin yerel yönetimlerden ve BM fonlarından kullanılan paralar ile bölgede ihaleye girip iş aldığını işin tamamlanmasının ardından parasını alıp Türkiye'ye döndüğünü vurgulayan Aksoy, "Yatırım bunun neresinde?" diye sordu.
Irak ile ticaretin Kuzey Irak ile sınırlandırılmaması gerektiğini vurgulayan Aksoy, "Bugüne kadar Ali Babacan dışında hiçbir bakanımız Bağdat yönetimini ziyaret etmedi. Oysa bu ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. Kuzey Irak'ın nüfusu 4 milyon, Irak'ın toplam nüfusu ise 22 milyon. Ülkenin tümünü kapsayan ticarete ağırlık verilmeli" diye konuştu.
-"K. IRAK'IN PETROL REZERVLERİ ABD TARAFINDAN ABARTILIYOR"-
BOTAŞ Strateji ve İş Geliştirme Daire Başkanı Dr. Cenk Pala da, bugün bölgedeki petrol kavgasını anlayabilmek için, 19. yüzyılın sonlarına bakılması gerektiğini belirterek, Irak'ta bugün yaşananların 1920'li yıllarda imzalanan Ankara Antlaşması ve Turkish Petrolium Şirketi'nin imtiyaz sözleşmesi ile çok ilgili olduğuna dikkat çekti.
Kuzey Irak'taki petrol rezervlerinin ABD tarafından bilinçli olarak abartıldığını öne süren Pala, "Irak'ın toplam 115 milyar varillik petrol rezevlerinin yüzde 10'u Kerkük'te, yüzde 80'i ise batı çölü ve Güney bölgesinde. ABD, bilerek Güney bölgesini öne çıkarmıyor, gölgede bırakıyor" dedi.
Irak ve Kuveyt'in dünya petrol rezervinin yüzde 20'sini elinde bulundurduğuna dikkat çeken Pala, "ABD için petrol önemli çünkü, bu bölgeyi kontrol altında tutarsa, petrol fiyatlarını ve dolayısıyla Çin ve Hindistan'ı da kontrol altında tutabilecek" diye konuştu.
-ORTADOĞU'DA SU SAVAŞLARI-
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. İbrahim Mazlum ise, önümüzdeki dönemde Ortadoğu'da büyük su savaşlarının yaşanmayacağını, bunun yerine su ile ağırlaştırılmış çatışmalar yaşanmasının daha olası olduğunu söyledi.
Buna örnek olarak 1998 yılında Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gerilimi gösteren Mazlum, Türkiye'de kişi başına düşen su miktarının yıllık 3 bin 213 metreküp olduğunu, Türkiye'nin ne su zengini ne de su fakiri bir ülke olduğunu ifade etti. Mazlum, "2030 projeksiyonlarına göre Türkiye, Suriye ve Irak nüfusunun toplamı 300 milyona ulaşacak. Bu da, bölgedeki su potansiyeli de hesaba katıldığında ciddi gerilimler yaşanmasına yol açacak" dedi. (ANKA)