'Kuzeyli Nazuğum' 50 yıl sonra yeniden görüntülendi!

Son Buzul Çağı'ndan kaldığı bilinen, Türkiye'de ilk kez 1970'te Ağrı Dağı'nın 4 bin metre rakımında kaydedilen "Kuzeyli Nazuğum" isimli kelebek türü, yaklaşık 50 yıl sonra yeniden görüntülendi. Yaban Hayatı Uzmanı Emin Yoğurtcuoğlu, "12 bin sene öncesinden beri ülkemizde olan bir türden bahsediyoruz. Hakkında sadece bir tane kayıt olan, başka hiçbir şey bilinmeyen bir canlı. Bunun tekrar ortaya çıkarılmasında yer almak benim için büyük bir heyecandı." diye konuştu.

Latince ismi, "Euphydryas iduna" olan, kalın kenar çizgileri ve beyaz benekleriyle görenleri kendine hayran bırakan "Kuzeyli Nazuğum", dünyada nesli tükenme tehlikesi altına girebilecek canlılar kategorisinde yer alıyor.

AĞR DAĞI'NIN YÜKSEK YAMAÇLARINDA OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR

Yaygın olarak İskandinav ülkelerinde yaşayan, Türkiye'de ise yalnızca Ağrı Dağı'nın yüksek yamaçlarında bulunduğu düşünülen kelebeğin, Son Buzul Çağı'ndan bugüne kadar burada yaşamını sürdürdüğü biliniyor.

Araştırmacıların Türkiye'de 4 Ağustos 1970'te Ağrı Dağı'nın yaklaşık 4 bin metre yüksekliğinde kaydettiği ve o günden sonra hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamayan "Kuzeyli Nazuğum", 50 yıl sonra Doğa Korumacı ve Kelebek Araştırmacısı Süleyman Ekşioğlu ile Yaban Hayatı Uzmanı Emin Yoğurtcuoğlu tarafından tekrar görüntülendi.

Reklam
Reklam

Ekşioğlu ve Yoğurtcuoğlu, kelebeği arama çalışmalarını ve bölgedeki 3 günlük keşif yolculuklarını anlattı.

'HAKLARINDA ÇOK AZ ŞEY BİLİNİYOR'

Süleyman Ekşioğlu, uzun yıllardır doğa koruma ve kelebeklerle ilgili çalışmalar yaptığını belirterek, özellikle haklarında çok az şey bilinen kelebekleri daha ilgi çekici bulduğunu söyledi.

Kuzeyli Nazuğum'u da bu sebeple araştırmaya karar verdiğini vurgulayan Ekşioğlu, kuşlarla ilgilenen Emin Yoğurtcuoğlu'nun kendisine bu süreçte yardımcı olduğunu ifade etti.

'İNANAMAZ DURUMA GELDİK'

Ekşioğlu, 3 günlük bir yolculuğun ardından Yoğurtcuoğlu ile Ağrı Dağı'nın 3 bin 800 metre yüksekliğine çıktıklarını, kelebeği bularak fotoğrafını çektiklerini anlattı. Hedeflerine ulaşmanın mutluluğunu yaşadıklarını vurgulayan Ekşioğlu, "İlk dakikalar gördüğümüz şeye inanamaz duruma geldik. Daha sonra tabii bu türün başka bireylerini de gördük. İyi fotoğraflarını çektik." dedi.

'AĞRI DAĞI'NDA SIKIŞMIŞ BİR TÜR'

Ekşioğlu, kelebeğin, bundan 12 bin yıl önce, Son Buzul Çağı'nda aşağıya indiğini, buzullar çekilmeye başlandığında da kuzey ikliminin yaşandığı Ağrı Dağı'nın kuzey yamaçlarında kaldığını belirterek, "Normalde kelebeğin doğal yaşam alanı burası değil ama Son Buzul Çağı'nda coğrafyamıza doğru geliyor ve burada kalıntı olarak kalıyor. Gidebileceği de hiçbir yer yok. Ağrı Dağı'nda sıkışmış bir tür." dedi.

Reklam
Reklam

Kuzeyli Nazuğum'un soğuk iklimde yaşayan bir tür olduğunu aktaran Ekşioğlu, "Zaten o yüzden Ağrı'nın kuzey yamaçlarında yaşıyor. Bu, bir gösterge tür olabilir. İlerde bununla ilgili yapılacak çalışmalar bize küresel ısınmanın etkisiyle ilgili pek çok bilgi verebilir. Düzenli olarak izlenip küresel ısınmanın üzerinde ne kadar etkisi olup olmadığına bakılması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.

Emin Yoğurtcuoğlu da Ekşioğlu'nun davetinin kendisi çok heyecanlandırdığını ve kısa sürede hazırlanarak bu geziye çıktıklarını ifade etti.

'RESMEN KÜRK GİYMİŞ GİBİYDİ'

Yoğurtcuoğlu, "Kuzeyli Nazuğum" hakkında şu bilgileri verdi:

"Bu tür, aynı zamanda kalıntı bir tür. Yani tarih öncesindeki bir canlıyla karşılaşmak gibi bir hissiyat uyandırıyor. 12 bin sene öncesinden beri ülkemizde olan bir türden bahsediyoruz. Hakkında sadece bir tane kayıt olan, başka hiçbir şey bilinmeyen bir canlı. Bunun tekrar ortaya çıkarılmasında yer almak benim için büyük bir heyecandı. Hayvan resmen kürk giymiş gibiydi, soğuğa karşı dayanıklı bir hali vardı. Bu kelebek, beyaz zemin üzerine nakışlar işlenmiş bir kelebek, üzerinde kırmızı, kahverengi, siyah desenler ağırlıkta ama alt zemini beyaz. Daha yaygın olan yakın akrabaları var. Onlardan farkı da bu beyaz noktaları."

Reklam
Reklam

Yoğurtcuoğlu, emek sarf ederek bilinmeyenlerin peşinde dağa tırmanmanın kolay olmadığını belirterek, "Oradayken 3 bin 500 metreden sonra attığınız her adım vücudunuzda bir işkence gibi etki bırakır. Nefes almanız zorlaşır ve nereye gittiğinize dair fikriniz de yoktur, sadece bir öngörüyle oradasınızdır. O yüzden, ilk bulduğunuz an hayatta yaşayabileceğiniz en güzel anlardan biri oluyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Anahtar Kelimeler: