Kuzu'dan 'seçim barajı' açıklaması

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "Anayasa Mahkemesi bugün çok isabetli bir yola girdiğini göstermiş oldu' dedi.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "Anayasa Mahkemesi bugün çok isabetli bir yola girdiğini göstermiş oldu. Beni üzen taraf bazı üyelerin karşı yazılarının olması ve 'Biz buna karşı çıkıyoruz' demeleri, Ben neyine karşı çıkmış ve ne yazmıştır diye merak ediyorum" dedi.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin seçim barajıyla ilgili bireysel başvuruları konu bakımından yetkisizlik nedeniyle oy çokluğuyla reddettiği kararı değerlendirdi. Son dönemin en çok tartışılan konularından "Anayasa Mahkemesi siyasallaştı mı?" konusuna cevap veren Kuzu, 4 eski bakanla ilgili Soruşturma Komisyonu'nun "Yüce Divan'a sevk edilmemesi" kararına da açıklık getirdi.

Reklam
Reklam

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "Anayasa Mahkemesi bugün çok isabetli bir yola girdiğini göstermiş oldu" dedi.

"İNCELEME KARARI DEVAMI ÇOK TEHLİKELİ BİR KARARDI"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın birkaç ay önce yaptığı açıklama nedeniyle yüzde 10'luk barajının "Sanki gündeme alınıp kaldıracağı yönünde algılandığını" hatırlatan Kuzu, "Bunun başına döndüğümüz zaman, 3 siyasi parti ayrı ayrı müracaat ediyorlar, bunların oyları da yüzde 2.2 bile yok. Maksat fit sokmak. İsimlerini zikrettiğim zaman da kendilerini bir şey zannediyorlar, zikretmeye gerek yok herkes isimlerini biliyor" diye konuştu.

Kuzu, sözlerine şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesi 'İncelemeye alacağım' havası verirken biz hep bunu inceleyemez, bireysel yoluyla bir kanun iptal edilemez, bu yolu açarsanız yarın emlak vergisi yüksek, iptal ettim, stopaj yüksek onu da iptal ettim' der, bu yolu açmış olursun. Ve bu yolla artık yasama organının, hükümetin bir anlamı kalmaz, bizim varlık sebebimiz biter. Dolayısıyla devamı gelecek olan çok tehlikeli bir karardı. Eğer o yanlış yolda devam edilmiş olsaydı."

Reklam
Reklam

"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KABUL ETMESİ GEREKEN BUYDU"

Anayasa Mahkemesi'ni yüzde 10'luk seçim barajı konusundaki başvuruyu reddetmesinin çok önemli olduğunu belirten Kuzu, "Zaten kabul etmesi gereken de buydu. Ama beni üzen taraf bazı üyelerin karşı yazılarının olması ve 'Biz buna karşı çıkıyoruz' demeleri. Ben neyine karşı çıkmış ve ne yazmıştır diye merak ediyorum. Bir an için belki şunu dediğini düşünelim, 'Bu konu bizim 5 kişilik dairenin bakabileceği bir konu.' Peki neye karar vereceksin. İptal edemeyeceksin. Eğer iptal gerekecekse Genel Kurul'un bakması gerekiyor, 17 kişilik gruba ve kurula gitmesi gerekiyor. Ona da gönderemezsin, ona yetkin de yok. Peki neyi görüşeceksin? O zaman anlıyorum ki sanki azınlıkta kalan üyeler 'Biz bunu (yüzde 10'luk seçim barajını) iptal de edebiliriz' yaklaşım içinde gibi ama sonuç olarak kararın bütünlüğü önemlidir, sonuç bölümünün böyle çıkmış olması önemlidir" ifadelerini kullandı.

"Yüzde 10 seçim baraj meselesini yıllardır tartışıldığını, Türkiye'ye koalisyon belasından perişan olduğu için getirildiğini" anlatan Kuzu, "Benim 30 yıldır tez olarak hep müdafaasını yaptığım, 'Yüzde 10 barajı kaldıralım başkanlık modeline geçelim. İstikrarı başkanlıktan sağlarız, adaleti de yüzde 10'luk barajı kaldırarak sağlarız. Yani bunları düşünmeden 'Canım kaldırın da hele bakarız, istim arkadan gelsin' dediğin zaman bu memleket yönetilemez hale gelir, emin olun memlekette hükümet kuramazsınız, koalisyonlar, perişanlıklar arkasından gelir. Türkiye'nin etrafı ateş çemberi zaten güvenli bir liman olan Türkiye'de eğer böyle bir duruma düşerse Ortadoğu ve Doğu tam bir kaosa doğru gider. O bakımdan bu güvenli bölgeyi korumada istikrarlı hükümetler çok önemli. Yüzde 10'luk baraja biz böyle bakıyoruz" açıklamalarında bulundu.

Reklam
Reklam

ANAYASA MAHKEMESİ SİYASALLAŞTI MI?

"Anayasa Mahkemesi siyasallaştı mı?" tartışmalarına da net bir cevap veren Kuzu, "Anayasa Mahkemesi Başkanının adli yıl açılışında Sayın Başbakanı hedef alan cümleleri, artık Anayasa Mahkemesi'nin eskiden olduğu gibi 'siyasete ders verme, sıraya geçme, Demokles'in kılıcı olma, askerin yerine geçme, yargıyı siyasallaştırma, yargıçtay devletine gitme' algısını doğurdu. Ergenekon ve Balyoz davalarında sergilediği tutum bilhassa Twitter hususunda vermiş olduğu karar, TİB ile ilgili verdiği karar... Dozu kaçmış, Anayasa Mahkemesi'nin takdir hakkını çok öte götüren türden kararlar. Bu da eskiden bizim dert yanarak geldiğimiz, 2010 referandumuyla tarihe karıştığını düşündüğümüz siyasallaşma yapısının halen devam etmekte olduğunu maalesef gösterdi. Tabii bu üyelerin çoğu AK Parti'nin hükümet olduğu dönemlerde atanmış üyelerimiz. Elbette bizim yanlışımıza uysunlar demeyiz ancak siyasallaşma gibi çok tehlikeli bir yola gitmesi insanlarda kaygı uyandırıyor. Peki o zaman ne yapacağız? Sistem diyelim yanlış ondan kaynaklanıyor, sistemi düzeltiyorsun kişi aynen devam ediyor. Dün A grubundan çektiğini B grubundan çekiyorsun. Sonuçta vesayetten sıkıntı ve kaygı duyan milli iradenin kendisi oluyor, demokrasinin bizzat kendisi zarar görüyor" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"MUHALEFET SONRASINI DÜŞÜNMEDEN 'HELE BİZ KALDIRALIM' DİYOR"

"Anayasa Mahkemesi'nin siyasallaştığı algısının yüzde 10'luk seçim barajını incelemeye almasıyla daha da güçlenmişti" diyen Kuzu, "Yani böyle bir karar çıksaydı, o zamanda söyledim, 'Yok hükümdedir, tanınmayacak, hukukta karşılığı yok ve Anayasa Mahkememizin varlığı tartışılır hale gelir' diye. Bunu bilerek söyledim. Herkes kendi hak ve hududunun çıkmaması lazım. Bazen ufak rötuşlar olur. Anayasa Mahkemesi bir karar veriyor, eleştiriyoruz ama yetkisi içinde. Yahu 'Niye böyle verdi, vermeseydi iyi olurdu' diyoruz ama 'Niye verdi, nasıl verir' diye bir feverana girmiyoruz. Burada verseydi hakikaten girilirdi. O zaman bu memleket yaşanmaz hale gelir" ifadelerini kullandı.

Kuzu, şunları kaydetti:

"Muhalefet sonrasını düşünmeden 'Hele biz kaldıralım' diyor. Peki sonrası ne olacak? El insaf, el merhamet. Bir siyasi parti lideri muhalefette olsa dahi bunu diyemez, dememeli. Yani bu barajlara bir çözüm bulalım ama bu cevabı bulurken bu memleket nasıl yönetilr sorusuna cevap vermemiz lazım. Konuya bu çerçevede bakmak lazım. Anayasa Mahkemesi daha temkinli davranır, Anayasa ve yasa çerçevesinde hareket eder, böyle yaptığı gibi bizim de o zaman söyleyecek lafımız olmaz, baş tacı yaparız."

Reklam
Reklam

SORUŞTURMA KOMİSYONU'NUN "YÜCE DİVAN" KARARI

4 eski bakanla ilgili Soruşturma Komisyonu'nun "Yüce Divan'a sevk edilmemesi" kararını değerlendiren Kuzu, "9 üye AK Parti'den 6 üye de muhalefetten 15 kişilik komisyonu vardı. 1'i çekildi 5'e 9 kaldı. Şimdi deniliyor ki bu 9 üye göndermeme yönünde karar verdi. Peki 5 üye de gönderilsin yönünde karar verdi. 9 üyenin kararı yanlış, 5'inin ki doğru. Bu yaklaşım siyasi bir yaklaşım olur. Eğer biz doğruluk derecesini bulunduğumuz siyasi konuma göre hareket ederiz, doğruyu bulamayız. Komisyonun 14 üyesinden 9'u böyle karar verdiği için kararın isabetli olduğunu düşünmemiz gerekir" dedi.

Kuzu, şöyle devam etti:

"Eğer komisyondan karar Yüce Divan'a gitsin yönünde gitseydi, bizim Genel Kurul olarak 'gitmesin' deme yetkimiz elbette var ama bunu diyemezdik. Kolay değil, neden? Çünkü komisyon tüm delillerin, bilgilerin, belgelerin, bilir kişinin, keşfin olduğu tamamen bulunduğu mekandan çıkan bir karar olacaktı. Buradaki üyeler o kadar hakim olamaz o konuya. Dolayısıyla böylesine konuya hakim bir kurul kararı böyle vermişse bence karara uyulmalı. Ben kararın Genel Kurul'dan bu yönde çıkacağına inanıyorum, oylama her ne kadar gizli de olsa. Biz bu operasyonları 17-25 Aralık'ta yapılan ve bizim için 'kumpas, şantaj, montaj' dediğimiz bir operasyonun devamı bu. O iki dava yani bürokratları, bazı bakan çocuklarını, 41 iş adamını, kimi belediye başkanlarını, Halk Bankası genel müdürünü kapsayan dava alt tarafta bitti. Her iki davaya bakan mahkeme 'Böyle bir örgüt yoktur' dedi, paralarını geri verdi. Şimdi adama sorarlar, 'Bu davanın altı bitti de üstünü nasıl devam ettireceksin' diye. Komisyon bu davanın üstü, aşağısı bakamadığı için biz bakıyoruz. Anayasa ve yasalara bunların yargılama usulünü Meclis'e bıraktığı için biz devam ediyoruz. Aşağısı bitmiş, dolayısıyla biz nasıl devam ederiz. Bu bir tezata giderdi. Beraatı zimmet asıldır ve bir suçsuzluktur".

Reklam
Reklam

"ASIL ÇÖKERTEN NE OLDU?”

17-25 Aralık tarihinden beri muhalefetin Meclis'te AK Parti Grubu'na, 'hırsızlar' diyerek ağır ithamlarda bulunduğunu anlatan Kuzu, şunları kaydetti:

"Hakikaten melek gibi bir grup yoksa her gün kavga çıkar. Verilen bu kararı saygıyla karşılamak lazım. Şunu doğru bulmam: Madem 4 bakan hakkında bunlar söyleniyor, 'Gitsinler Anayasa Mahkemesi'ne aklansınlar, gelsinler.' Niye gitsinler, Anayasa Mahkemesi yıkama yağlama yeri mi ya da Gençlik Parkı mı 'Dolaş da gel' der gibi. Olmaz böyle bir şey. Oraya neyini göndereceksin. Eğer varsa bir itham gönderirsin. Çünkü bunlar tarihe 'Yüce Divan'a gitmiş bir bakan olarak' geçecek. Herkesin çoluğu, çocuğu, geçmişi, geleceği var. Dolayısıyla durduk yere doğru bulmam. Somut bir şeyler olsaydı Soruşturma Komisyonu bunu Yüce Divan'a gönderirdi zaten kapatamazdı.

Asıl bence çökerten ne oldu. Bu deliller, şantaj ve montajla, gayri kanuni dinlemelerle elde edilen deliller olduğu için. Bizim Ceza Kanunu, bu yolla elde edilen deliller yok hükmündedir' diyor. İmha edilmesi lazım. Yani bunların yok edilmesi lazım. Bunların Anayasa ve yasada hiçbir değeri yok, dikkate alamazsın. Biz bunu hukukta 'Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir' biçiminde özetleriz. Ben konuya böyle bakıyorum, artık hayırlısı. Biz bunu seçim döneminde değerlendireceğiz, vatandaş soracak biz cevap vereceğiz. Aksi halde bu arkadaşlarımız 'Yüce Divan'a diye gönderilsin, sırf aklansın, oraya giden her iki üç günde bir duruşma, televizyonlar şakır şakır onları verecek, ben sahada bu ne hal hoca görmüyor musun yargılanıp duruyorlar, yahu kardeşim yargı devam ediyor işte gönderdik, bakalım ne çıkacak' desen bile o görünen tablo siyaseti, seni beni yıpratacaktır. Yani sahada durduk yere yıpranan bir hale düşersin. Diyelim ki dava 2 sene sürdü, beraat ettiler. O zaman partinin alacağı yara da orada kalır. Dolayısıyla bence konuya şahsi bakmak lazım. Yanlış hesap Bağdat'tan döner. Ben verilen kararı doğru buluyorum."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: