ANKARA (İHA) - Avrupa Birliği (AB) Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Türkiye'de insan hakları konusunda hem ümit, hem de kaygı verici gelişmeler yaşandığını söyledi.
Lagendijk, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi'ni ziyaret etti. Lagendijk burada yaptığı konuşmada, prensip olarak sadece devlet ve hükümetle görüşmek değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini almak istediklerini belirtti. Bu kapsamda özellikle insan hakları derneklerinin verdiği bilgilerin çok önemli olduğuna değinen Lagendijk, insan hakları ile ilgili olarak diğer derneklerle de görüşeceğini söyledi. Bu derneklerin Türkiye'nin AB sürecinde çok büyük bir yeri olduğunu da kaydeden Lagendijk, "Çünkü bu süreçte demokrasi ve insan hakları ilkelerinin yerine getirilmesi önemli bir kriter" dedi.
Lagendijk, AB-Türkiye ilişkilerinde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir yeri olacağını da dile getirdi. İnsan hakları derneklerinin görüşünü almak istedikleri iki önemli konu olduğunu belirten Lagendijk, bunlardan birincisinin Terörle Mücadele Yasası olduğunu kaydetti. Bu konuda özellikle basın ve insan hakları derneklerinin, kaygılarını dile getiren açıklamaları olduğunu ve çok derin eleştirilerin yer aldığını belirten Lagendijk, bu eleştiriler konusunda bilgi almak, kaygıların temeline inmek ve bu konuda İHD'nin ne düşündüğünü öğrenmek için bu ziyareti gerçekleştirdiğini anlattı. İnsan hakları dernekleri, basın ve kamuoyunun Terörle Mücadele Yasası'na yönelik kaygılarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Lagendijk, ikinci önemli olan konunun ise Şemdinli Davası olduğunu söyledi. Lagendijk, "Bu konu bizim için çok önemli. Çünkü davanın başından beri güvenlik güçlerinin rolü sorgulanıyor ve söz konusu 3 kişinin yargılanıp yargılanmaması, cezalandırılıp cezalandırılmaması çok yakından takip ettiğimiz bir olay. AB bu süreci çok yakından izleyecek. 3 kişinin cezalandırılması, bundan sonra bu tür provokasyonların yapılıp yapılmaması konusunda oldukça belirleyici olacak. AB süreinde Şemdinli meselesi oldukça önemli bir konu" diye konuştu.
Daha sonra Lagendijk ve İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Alataş, Şemdinli Davası ile ilgili Lagendijk'a ileteceği izlenimlerinin sorulması üzerine, Şemdinli Davası'nın son derece önemli olduğunu söyledi. Davada 3 sanık olsa da, davada asıl yargılananın devlet içindeki yasa dışı oluşumlar ve çeteler olduğunu savunan Alataş, "Bu dava vesilesiyle, devlet içerisindeki bu oluşumlar, ama sadece son noktadaki, emir alanlar değil de bu işin asıl planlayıcılarının ortaya çıkması yönünde bir katkısı olacaksa, bu davanın anlamı olacaktır" dedi. Bu davanın Türkiye'de hukukun üstünlüğünün ortaya konulması ve kişi güvenliği açısından çok önemli olduğunu ifade eden Alataş, bu davanın yürütülmesi ile ilgili kaygıları olduğunu söyledi. Alataş, en önemli kaygılarının da mahkeme sırasında iddianamenin Türkiye gündemine damgasını vuran bölümlerinin okunmaması olduğunu kaydetti. Alataş ayrıca, davalıların tutuklanmasının ardından kendilerine gelen istihbarat bilgileri ile ilgili de savunma yaptıklarını iddia ederek, "Bu da bu kişilerin halen bir takım güçler tarafından çok ciddi olarak korunduğunu gösteriyor" dedi.
Alataş'ın 'sanıkların bazı güçler tarafından korunduğu' yönündeki iddiasının sorulması üzerine ise Lagendijk, "Eğer bu doğruysa, söz konusu 3 kişi, savunmanın bile ulaşamadığı bilgilere ulaşıyorsa, bu bilgileri kullanıyorsa ve bu bilgiler eğer 3 kişinin serbest bırakılmasını beraberinde getirirse, bu da bu davanın adil bir dava olmadığını ispatlayacak bir konudur. Bu, bizim açımızdan çok büyük bir hukuk eksikliğinin belgesi olacaktır. Çünkü bu bizim için oldukça önemli bir gelişme sayılabilir. Ama henüz davanın başındayız. O yüzden karar vermek için oldukça erken" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB'ye girmesini destekleyen biri olarak, Türkiye'deki insan hakları konusundaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise Lagendijk, Türkiye'de insan hakları konundaki görünümün oldukça karmaşık olduğunu söyledi. Orhan Pamuk'un ardından Perihan Mağden'e da dava açıldığını dile getiren Lagendijk, açılan bu davayı 'kaygı verici' olarak niteledi. Lagendijk, "Çünkü Mağden, sadece 'askerlik yapmayı reddeden insanlara alternatif bir devlet hizmeti fikri geliştirelim' dediği için kendisine dava açıldı. Bu davalar oldukça kaygı verici. Fikir özgürlüğü konusunda hem ümit verici, hem de kaygı verici gelişmeler var" dedi.
İşkencenin son 2-3 yılda azaldığı yönünde bilgiler aldıklarını da belirten Lagendijk, ancak Diyarbakır'daki olaylar kapsamında tutuklanan genç ve çocuk yaştaki insanların işkence gördüğü yönünde bilgiler geldiğini de öne sürdü.
Lagendijk, Şemdinli sanıklarının serbest bırakılması durumunda AB'nin ne yapacağının sorulması üzerine de, "Eğer gerçekten böyle bir şey olursa, bu konuda 2 gözleme varmış oluyoruz. Birinci gözlem şu; eğer Türkiye'de savcı olarak dokunulmazlığı olan bazı kesimlere, kurumlara dokunduğunuz zaman, işinizden yerinizden oluyorsunuz. Bu oldukça kaygı verici bir gelişme olur şüphesiz. İkincisi, suç işlediği belli olan, bir yerleri bombalayan güvenlik güçleri üyelerinin bazı kurumların desteği ile ceza almamaları, Türkiye'de gerçekten kanun karşısında eşitlik ilkesinin işlemediği anlamına gelir. Bu da Türkiye'de çifte standartlı bir hukuk sistemi olduğunun göstergesi olur ki bu, AB-Türkiye ilişkilerinde oldukça kaygı verici bir gözlem sayılabilir" diye konuştu.