"Laikliğin eleştirilmesi bile kuşku çekiyor"

İSTANBUL (İHA) - İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Türk ulusunun hiçbir zaman dinle, etnik kökenle sorunu olmadı, bizim sorunumuz dincilerle, Kürtçülerle" dedi. Parlak, laikliğin tartışılmasının dahi sakıncalı olduğunu belirterek, bunun diğer unsurların önce tartışma ortamına çekilmesini ve ardından onlardan kuşku duyulmasına neden olacağını savundu.

İstanbul Üniversitesi 2007-2008 akademik yılı açılış töreni Fen-Edebiyat Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirildi. Törene İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, İstanbul Baro Başkanı Kazım Kolcuoğlu ve çok sayıda öğretim görevlisi katıldı.

Reklam
Reklam

Törende konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Üniversitenin çalışmalarından ve kaydettiği başarılardan söz eden Parlak, bu akademik çalışmaların kalitesini yükseltmenin temel koşulunun, özellikle altyapı gereksinimini yerine getirmek olduğunu söyledi.
İstanbul Üniversitesi'nin bir bireyi olarak yandaşı olabilecek tek şeyin cumhuriyet kazanımları, laiklik ve Atatürk ilkeleri olduğunu ifade eden Parlak, "Bu yandaşlığın dayandığı temeller Türk ulusunun tarihi geçmişidir. Bu ilkeler ulusumuzun temel değerleri arasındadır. Bunlar bizim sosyal ve kültürel dayanaklarımızdır" dedi.
Türkiye'nin ince bir süreçten geçtiğini ve bu süreçte karşılaştığı sorunların eskiden olduğu gibi dışarıdan dayatılan sorunlar olduğunu belirten Parlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türk ulusunun ne zaman din ile bir sorunu olmuştur, hiçbir zaman olmamıştır. Bugünkü sorunumuz din ile değil dinci iledir. Ne zaman etnik kökenli sorunu olmuştur, asla olmamıştır. Günümüzde Kürt kökenli yurttaşlarımızla bir sorunumuz yoktur, sorunumuz Kürtçülerdir. Bu oyunlar her zaman oynanmıştır ve oynanmaya da devam edecektir. Dost ve müttefik olduğunu söyleyen ülkeler, kışkırtarak, silah vererek ve her türlü yardımı yaparak bugün Kuzey Irak'taki teröristlere destek sağlamaktadır. Kendi yaptıklarını görmezden gelip, Türkiye'yi olmayan bir şeyle, soykırım yapmakla suçlamaktadırlar. Bunları da hiç çekinmeden ve herkesin gözünün içine bakarak yapmaktadırlar. Eğer bu yapılanların unutulacağını ve Türk ulusunun bunu görmediğini sananlar varsa çok yanılıyorlar, kesinlikle büyük bir hata içindeler. Her türlü yalanları, dost görünüp teröristlere silah yardımı yapanları, binlerce kilometre uzaktan gelip çoluk çocuk insanları katledenleri unutmayacağız".
Cumhuriyet kazanımı, laiklik ve Atatürk ilkelerinin karşı karşıya getirilmek istendiğini savunan Parlak, ancak bunu isteyenlerin başarıya ulaşamayacaklarını, çünkü cumhuriyet kazanımlarının bir ulusun tarihinin eseri olduğunu ifade etti. Parlak ayrıca, toplumsal dinamiklerin bu temeller üzerine kurulduğunu, üniversitelerin de cumhuriyetin birçok kurumu gibi bu dinamikleri besleyen kaynaklar olduğunun altını çizdi.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Mesut Parlak, üniter yapı, laiklik ve mili birliğin birbirini besleyen ve destekleyen özellikte olduğunu ifade ederek, "Özellikle laikliğe yönelik tehditler, aslında üniter yapıyı ve milli birliğimiz bozmayı amaçlamaktadır. Laikliğin değil ortadan kaldırılması, eleştirilmesi bile diğer unsurların önce tartışma ortamına çekilmesini ve sonraki aşamada da onlardan kuşku duyulmasını sağlayacaktır. Daha sonra ise milli birliğin ve üniter yapının yıkıcı eleştirilerle ortadan kaldırılması aşaması
ortaya çıkacaktır. Cumhuriyet kazanımlarının, laikliğin, Atatürk ilkelerinin, üniter yapının ve milli birliğin Türkiye'nin kalkınmasındaki yeri ve önemini görmek zorundayız. Bu ilkelerin ulusal kimliğimizin ve bütünlüğümüzün geleceğimizin teminatı olduğunu bıkmadan tekrarlamalıyız. Öte yandan, bütün bunların görmezlikten gelinip ilkelerin açık ya da örtük bir şekilde eleştirildiğini biliyoruz. Fakat bir şey bilmiyoruz. Onların yerine konulmak istenen nedir?" diye konuştu.

Atatürk ilkelerinin devlet bütünlüğünün belirleyici öğeleri arasında olduğuna dikkat çeken Parlak, "Bu ilkelerle oynamasının tehlikesi de buradadır: Değiştirilmesi ya da hatta değiştirilmesi, teklif dahi edilmesi sonunda üniter yapının zaafa düşürülüp yok edilmesi tehlikesini de beraberinde getirecektir. Şu bir gerçektir; Atatürk ilkeleri, siyasi yapının kültürel arka planını biçimlemektedir ve devletin bölünmez bütünlüğünün vazgeçilmez dayanaklarından birisidir. Fakat bunlar günlük politikanın, değişen
ekonomik ve sosyal yapının dışındadır. Dolayısıyla değişen politikalarla ilgili değildir" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Sosyal ve ekonomik yapının değişim ve gelişime açık olduğunu, ancak sürekli değişen sosyal, ekonomik veya ticari yapının Atatürk ilkelerinin uygulama alanı olamayacağını savunan Parlak, şöyle konuştu:

"Atatürk ilkelerinin devletin temel ilkelerinden olması başka şey, politikacıların siyasi söylemleri çerçevesinde dogmalar haline dönüştürülmesi başka şey. Cumhuriyeti kuranların böyle bir sorunu yoktu. Onlar coşkuluydu, inançlıydı, savaştı. Ölüme bile koşarak gittiler. Şehit olmayı en büyük rütbe olarak kabul ettiler. Sonra da bize cumhuriyeti miras bıraktılar. Onlar hep koştular, hiç yürümediler. Duranlar sadece aç, susuz bebeler ve ölen şehitlerdir. Geriye kalanlar yine koştular ve dediler ki biz
koşmaktan, savaşmaktan yorulmadık, siz de yorulmayın".