Fransız gazetesi Le Figaro'da yer alan Pierre Russelin imzalı yorum yazısında, Türkiye'nin Arap ülkeleri nezdinde niçin örnek ülke olarak görüldüğü sorusuna yanıt aranıyor.
Yazıda, Arap Baharı'nın ilk günlerindeki gelişmelerin Türkiye için de bir sürpriz olduğu belirtiliyor.
''Tunus'ta başlayan ve Ankara'nın dostane ilişkiler kurduğu baskıcı rejimlerden birinin devrilmesine yol açan ilk protesto eylemleri, Türk diplomatları da diğer ülke yetkilileri gibi hazırlıksız yakalamıştı.'' diyen Le Figaro, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya konusunda da önce Batı'nın müdahalesine karşı çıkarken, sonra gönülsüzce kabullendiği belirtiliyor.
Erdoğan'ın yakın zaman önce bölgeye düzenlediği Arap Baharı turunda ise, Libya müdahalesinin başarısından kendine pay çıkartmaya çalıştığı ve Arap sokaklarında bir rock yıldızı gibi karşılandığı kaydediliyor.
Yorum yazısında, ''Ankara'nın diplomatik çizgisi her zaman çok tutarlı olmasa da'', bazılarının ''sihirbaz'' lakabını taktığı Başbakan Erdoğan'ın, bölgeye hakim olan olumlu imajından kolayca yararlanabildiği belirtiliyor.
Pierre Rousselin, ''Türkiye, yaşayan bir demokrasi, müreffeh bir ekonomi ve uluslararası sahnede farkına varılır bir özerklik sağlamış Müslüman bir ülke.'' diyor.
''Arap Baharı'nın şu döneminde, Türkiye, bir ilham kaynağı.''
Fakat Le Figaro'daki yorumda, Türk dışişlerinin ilan ettiği ''sıfır sorun'' politikasının hedeflerine ulaşmaktan çok uzak olduğu yazılı. Gazeteye görüş bildiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk'ün ifadesiyle, ''Sıfır sorun diplomasisi değil, bol sıfırlı bir sorun'' demek daha doğru.
Le Figaro, Ermenistan'la yakınlaşma girişimlerinin çöktüğünü, AB'ye üyelik müzakerelerinin tıkandığını, bir zamanlar İsrail'le olan dostane ilişkilerin şimdi hat safhada gerginleştiğini, Doğu Akdeniz'de keşfedilen doğal gaz rezervlerinin Kıbrıs denklemini daha da çetrefil bir hale soktuğunu art arda sıralıyor.
Ancak gazete, bütün bunlara karşın Türkiye'nin bölge ülkelerinde sahip olduğu çekim gücünün inkar edilemeyeceğini kaydediyor.
İstanbul'da Boğaziçi Enstitüsü'nde konuşma yapan, İslam konusunda uzman araştırmacı Gilles Kepel, ''Türkiye bazen Arap ülkelerindeki İslamcılara örnek bir ülke olarak yansıtılıyor, fakat Arap ülkeleri açısından esas ilham kaynağı, İslam'ın Türk siyaseti ile bütünleşmesine olanak sağlayan süreçtir.'' diyor.
Gilles Kepel, ''AKP, bir sürecin sonucudur. Nedeni değil. Başbakan Erdoğan'ın partisi, bir toplumun, girişimci bir orta sınıfı meydana çıkartabilme yeteneğine ayna tutuyor. Arap dünyasında bunun bir benzeri var mı? Evet, Tunus'ta.'' diye devam ediyor.
Londra'da King's College'da öğretim görevlisi olan Suudi Profesör Madawi el-Raşid, Türkiye'nin çekim gücünü, ekonomik başarısında ve siyasi sistemin işlerliğinde görüyor.
Arap ülkelerinin aynı yoldan ilerleyişi önünde bazı engellerin durduğunu söyleyen Profesör el-Raşid, Türkiye'nin Osmanlı tarihinin bir uzantısı olan dünyaya açıklığının birçok Arap ülkesinde eksik olduğunu, Tunus ve Mısır istisnaları dışında laik bir askeri geleneğe sahip olmadıklarını, demokratik bir anayasa ve toplumu dönüştürme amaçlı bir politik vizyon gibi unsurların da Arap ülkelerinde genelde eksik kaldığını belirtiyor.
Le Figaro'da, Türkiye'nin ''örnek ülke'' konumuna rakip bir alternatif oluşturabilecek Tahran yönetiminin bu şansı, 2009 seçimleri esnasında İran'daki reform hareketine uyguladığı baskılar nedeniyle kaybettiği yazılı.
Bölgesel düzeyde Türkiye ve İran arasındaki rekabetin Suriye krizi nedeniyle de kızıştığını belirten Le Figaro, ''İran'ın silahlarına karşı tasarlanan Nato radar sisteminin Türkiye'de konuşlandırılmasına izin veren Ankara hükümetinin bu kararı, Batı diplomasisine yönelik kayda değer bir jest olarak algınabilir.'' diye yazıyor.
Yazıda, ''Beşar Esad rejimine en nihayet sırtını dönmeye karar veren Başbakan Erdoğan'ın bu politika değişikliğinin de Washington'la bir yakınlaşmanın işareti olduğu'' ifade ediliyor.
Le Figaro, Arap Baharı'nda Türkiye'nin karşısında duran en ciddi sorunun, 1999'dan bu yana güçlü bağlar kurulan Suriye olduğuna dikkat çekiyor:
''Beşar Esad rejimiyle ilişkilerini kesen Ankara, Suriye muhalefetine destek olmak amacıyla ABD ve Avrupa ülkeleri ile eşgüdümlü hareket etmeye hazır görünüyor.''
Yazının sonunda Kadir Has Üniversitesi'nden Soli Özel'in şu görüşüne yer veriliyor:
''İsrail'le arasına mesafe koyarken Batı'ya yakınlaşma adımları atan Türkiye, Batı'nın çıkarlarına hizmet eden bir çizgide yürüyeceğinin işaretlerini veriyor.''
Le Figaro'ya göre, ''iyimser'' bir görüş. Ama en azından Türk diplomasisine ''tutarlılık'' bahşediyor.