İşte Zana'nın açıklamalarından satır başları:
Başbakan’dan STK’lara kadar herkesle görüşme talep etmiştik. 24. dönem başladığından bu yana, Meclis’e girdiğimizden beri, görüşmenin gerçekleşmesine yönelik talepler vardı.
[
](https://www.mynet.com/ilk-degerlendirme-basbakandan-110100638754)
Başbakan ile görüşmenin başında 21 yıl önce bu parlamentoda halkların kardeşliği için yemin etmiş biri olarak verilmiş bir sözüm olduğunu söyledim. Öncelikle Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı bir halk olduğunu söyledim.
Korkularıyla yüzleşme çabalarına rağmen süre gelen tutuklamalarla tedirgin olan toplumun samimi adımlara ihtiyaç olduğunu belirttim. Kesintisiz bir barış ortamı için herkesin adım atması gerektiğini belirttim.
Özür dilenmesi talep edilen halk başka devlet değil, kendi yurttaşlarınız dedim. Oslo sürecinin devam etmesi gerektiğini söyledim.
Sayın Öcalan’ı pekala ev hapsine alabileceğini belirttim. Seçmeli dersler arasında Kürtçenin olması olumlu bir gelişme, anadilde eğitim hakkı vurgusu yaptım.
Yaralarımız açık ve kanıyor. Bu nedenle gerçekçi olmayan talepler karşılıksız bulamaz. “Silahları bırakın operasyonu bırakın” talebi gerçekçi olmayan taleplerden, bunun altını çizdim.
2004’ten bu yana ortaya konan bir çabanın bir ürünü. Toplumsal beklentinin sonucunda gerçekleşti. Başbakan tüm taleplerimizi büyük bir dikkatle dinledi. Bu görüşmenin kesintiye uğrayan sürecin açılmasına katkı sağlayacağına, barışın gelmesine olumlu bir etki yapacağına inanıyorum.
Bilinmesini isterim ki aklım vicdanım yüreğim ve ön görülerimle hareket ettim. Tarihsel olark bu görüşmenin kimler arasında gerçekleştiği ötesinde olası sonuçları çok önemli.
Tıkanan bu sürecin önünü açmak için kaç kuşak kaç ölüm daha bekleyeceğiz? HEP, DEP, DTP ve diğer tüm bileşenlerin verdiği tüm mücadele göstermiştir ki bu topraklarda herkesin barışa ihtiyacı var. Onun için ben o diğeri fark etmez, herkes hem Türk hem Kürt halkları barışın içinde yer almalı.