Lice Adalet Arıyor Platformu’ndan ‘lice Davası’ Açıklaması

Lice Adalet Arıyor Platformu, İzmir’de görülen davanın ardından basın açıklaması düzenledi.Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, 1993 yılında dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın Lice'de şehit edilmesi ve 16 vatandaşın öldürülmesiyle ilgili davanın Diyarbakır’dan Eskişehir’e oradan da İzmir’e nakledilmesine davanın tarafları tepki gösterdi. Lice Adalet Arıyor Platformu üyeleri, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde bir araya gelerek duruşmayı değerlendirdi. Lice Adalet Arıyor Platformu Sözcüsü Şiyar Kaymaz, kendilerinin bu davanın gerçek boyutları ile ortaya çıkması ve kamuoyuna aktarılması noktasında çaba sarf ettiklerini söyledi. Kaymaz, “Bizler insanların adalete güven vermesi noktasında artık bir çaba gösterilmesi peşinde olması gerektiğini belirtmek istedik. Biz o dönemde Lice’de görev yapan emniyet müdüründen askerisine kadar o dönemde Lice’de görev yapan ve Lice’nin yakılmasında olan kamu kurum görevlilerinin bizim sesimizi duymasını istiyoruz. Onların vicdanlarının rahat olmadığını biliyoruz. Çıkıp gerçekleri anlatmalarını istiyoruz” dedi.Daha sonra konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ise, Lice Adalet Arıyor Platformu’nu hem şahsen hem de baro olarak desteklediklerini söyledi. Elçi, şöyle devam etti:“Ekim 1993’te Lice yakılmış, yıkılmış biri general olmak üzere 16 insan hukuksuz bir biçimde, keyfi bir biçimde infaz edilmiştir. Öncelikle bildiğiniz gibi 20 yılın sonunda açılabilen bu davada daha ilk duruşmada güvenlik gerekçesi ile nakledildi. Bugüne kadar Diyarbakır Adliyesi’nde görülen Lice davasından belki daha kapsamlı davalarda bile bir güvenlik sorunu, kamu düzenini tehdit eden veya bu tür davaların sanıklarına yönelik bir eylem girişimine tanık olunmamıştır. Özel yetkili ağır ceza mahkemesinden nakil talebi ile gelen dava dosyasını Yargıtay, özel yetkili ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı bir yere Eskişehir’e nakletmiştir. Bu hukuksuz işleme karşı başvurumuz üzerine, dosya Yargıtay’a dönmüş ve İzmir’e nakledilmiştir. 12 Eylül davasında 32 general zamanaşımı hükümlerinden yararlandırılmadan haklarında mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu çok isabetli bir karardır. Ama aynı askeri darbe döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde ve daha sonraki tarihlerde gerek Diyarbakır’da gerekse Türkiye’nin her tarafında işlenen ve aslında insanlığa karşı işlenmiş kabul edilmesi gereken suçlar ve daha sonra 90’lı yıllarda Lice’de olduğu gibi yaşam hakkına yönelik bu ağır suçlarla ilgili patır patır zamanaşımından dosyalar düşmektedir. Son 5-6 ay içerisinde savcılar, gerek 12 Eylül döneminde işlenen suçlar bakımından gerekse 90’lı yıllarda işlenen suçlar bakımından zamanaşımından dosyaları düşürmekte dosyaları kapatmaktadır. Bugüne kadar nakledilip de başarılı bir yargılama görüşmemiştir. Nakledilmiş hiçbir davada bugüne kadar pozitif bir sonuç ortaya çıkmamıştır.”